Hariciyede “monşer” kaldı mı?

` Zorda kalmış, da

llîllllîlýßllß “MOIISEI”

EÇENLERDEKİ bir yazımda,
t dil alışkanlığı, hariciyecileri
miz için “monşer” tabirini kullanmıştım. Sözbirliği etmişçesine çulIandılar üstüme…

“O monşerlik çok, çok eskilerde
kaldı. Yepyeni, pırıl pırıl, bilgili, görgülü, gerçekçi bir
kuşak geliyor.
Geldi bile…”

Olabilir. Öyleyse kusur ettim,
affola!

*k*

Genç kuşaklar
bizim zamanımızın hariciyecilerini bilmezler…

ra düşmüş vatandaşlarımızı elçilik, konsolosluk kapılarından kavaslara, polislere kovdurtur, sürünen vatandaşlarımızı görünce gevrek gevrek
gülerlerdi.

Genç kuşaklar yine bilmez, bizim
eski hariciye kibarlık ve zerafet sembolüydü. Kabalık olmasın, ayıp olmasın diye, Sen Nehri’ne “Siz Nehri” diye hitap edenler bile vardı aralarında…

Değiştiyse, yenilendiyse, sadece
sevinmek düşer bana…

Kurthan FISE
kaldı mı?
*H .

“Monşer” demek suretiyle hariciyecileri üzmenin pişmanlığı içinde
kıvranırken, telefon yine çaldı. Mülkiye’de talebeliğimi yapmış “genç kuşak” hariciyecilerimizden biriydi. _

.îı;’°*°’rr
gaı a… e .
Arayanların dediklerini anlattım.
Güldü, “Pek 0
kadar da değiş_medık” dedı. Bır
olay aktardı.

Koalisyon kurulmak üzere,
Hikmet Çetin’in
bakanlığı garanti… Çetin’in esmer ve bıyıklı olmasına şaşır n
yabancı clip 0matlardan biri, bizim diplomatlardan
birini kıstırmış, “Nerelidir kendisi?”
diye sormuş…

Diyarbakır’ın Lice’sindendir Çetin…

Hariciyecimizin diplomatik ömrünün büyükçe bölümüyse fransızca
konuşulan memleketlerde geçmiştir.

Ağız alışkanlığı, Nice’ten mülhem, “Lis” demiş bizimki…

Sahi, çok mu değişti hariciyemiz?
Hiç mi “monşer” kalmadı?

“î XWQQŞÄamQİS

ı ı ı
INDİEEMEZQINIZ!..

I

Icraatın
I I ‘
ıcınden.

5

PO’nun kravat takıp PKK’nın
bahar taarruzunu bir süre daha
rtelemesi, içişleri bakanı İsmet Sezgin’i de rahatlattı. Garibim
perperişan olmuş, sararıp solmuştu.
Mukabil bahar operasyonunu “ikinci bir emre kadar” erteledi, kolları
sıvadı, icraate başladı.

İcraat yapacak elbette… Babanın
ikinci 500 gününü anlatacak “İcraatın İçinden” programına malzeme
lâzım…

Bilin bakalım, bugün (pazar) nerede?

Kırk yıl düşünseniz böyle icraat
gelmez aklınıza… Tokat’ta… Gıj Gıj
Lokanta ve Piknik Tesisleri’nin açılış

ıtöreninde… Tek başına mı? Saçmalamayın… Tarım ve köyişleri bakanı
Necmettin Cevheri de var yanında… İkinci 500 günün açılış kurdelasını beraber kesecekler…

SÜLEYMAN DIİEMİREL

Otuz sene evvel problem
yoktu.

Zonguldak’ta iki işçi kurşunlanıp öldürüldüğünde, o işçilerin, ailelerini tanımayanlar için,
“Türkiye’nin problemi işsizliktir!” sözleri hoş espriydi.

Devr-i iktidarında nümayiş
yapanlara söylediklerin de eğlendiriciydi. Meselâ, “Memleketin meselelerini bağırarak
halledebileceksek, hepimiz
meydanlara toplanalım, bağıralım!” demiştin… Yine meselâ,
yolların (ve pabuçların) yürümekle eskimeyeceğini buyurmuştun…

Komediyle tragedya arasında kılpayı vardır, nüans vardır.
Tarih de, zâten iki kere tekerrür
eder. Ilkinde trajedi, ikincisinde
fars (bizdeki muadili “tülûat”)
olarak… “Olmuşsa olmuş demektir!” sözlerine kimse gülemiyor bugünlerde…

girdiğinde, siyasetçinin pisliği

“İnsanın pisliği banyoya

seçimde ortaya çıkar…”
(Mark Twain, 1901)