Halifelik” için Ankara’ya geliyor…

3Mayıs1994
_ l g~ SALI

Emin Özgönü|’ün kulağına ilginç bir haber çalındı: “Yemen
Temsilciler Meclisi Başkanı Şeyh Abdullah bin Hüseyin Al-Ahmar, resm”

GAzErEMlzIN TBMM büro şefi

bir ziyaret için Türkiye’ye geliyor. Al
Ahmar’ın bu isteği
TBMM başkanı
Hüsamettin Cindoruk’a iletildi…”

Özgönül’ün ‘ilk
tepkisi normaldi.

“Clinton geldikten, Çiller gittikten
sonra, normaldir
böyle ziyaretler…”

Sonra çilesi başladı.

“Ziyaret zamanı ne?” diye sorunca, arkası çorap söküğü gibi geldi.

Kurban bayramında gelmek_ istiyormuş… “Hassaten” öyle istemiş… “Ankara’daki resnı^ zi aretlerini bitirdikten sonra, 10 gün ük kalışı süresince
İstanbul, Bursa ve Edirne’ye gitmek,
bir de sanayi tesisi gezmek” istediğini
belirtmiş…

Olabilir. Devlet parasıyla turistik
seyahat yapmak bize özgü değildir,
dünyadaki bilcümle parlementerlerin
gülhakkıdır.

“On gün az zaman değil, merak
ettiği bir şey mi var?” diye sordu Özgönül… Cevabını aldı.

“Yemen’in kurmaya çalıştığı çok
partili demokratik sistem .için Türkiye’nin derin ve engin tecrübelerinden
yararlanmak istiyoruz…”

“HaIilIik” icin Ankara’ya yeıiııuı… i

Hooopppp! Orada azıcık dur! lstanbul Boğazünı, rakımızı, rokamızı,
güzel kızlarımızı beğenen Alman teknik direktörlerden çok çekti bu millet… Ozgönül meraklandı, kimliğini,

künyesini soruşturdu Al-Ahmarün…

Oğrendi.
“Yemen’deki
Al-lslah partisinin
w ve Hasheed kabile’ ler federasyonunun
en güçlü lideri

Devlet Başkanı
Tümgeneral Selah
ile de akraba bulunan Al-Ahmar, Yemen’de devam
eden siyasi bunalımda arabuluculuk
da yapı or.

Suu i Arabistan yönetiminin de en
itibar ettiği kişi olan ve Suudi yönetiminden mali finansman aldı ı bildirilen Başkan, Yemen’de kaçırı an Batılı
Eetrol şirketlerinin temsilcilerinin

urtarılması için de devreye girerek
Batı ile de ilişkilerini sıcak tutuyor…”

***AV

lki şey daha öğrendi Özgönül…

Al-Ahmar, tüm Müslüman ülke0 lerin tek halife altında birleşmesini yıllardır savunmaktadır.

“Resnî ziyaret” olarak, Türki@ydde bir tek Necmettin Erbakan’la görüşmek istemiştir.

Ayıptır sorması, bütün bunlarda
medyanın suçu ne.?

ÇİLL

ı, ı

ER: BATlk

SAP veışışcısış..

NASIL DEDİĞİM ÇIKTI..İŞTE HESAP VERİYOR!..

olan, aynı zamanda .

a&

Artık Isimız
duaya kaldı

VUZ Gökmen’in
üç gün önceki yazısının başlığı şıktı.

“Ekonomi Ancak Dua `

ile Kurtulabilirl”
Doğru… IMF de
“dua” üzerine kuruludur. İnşallah, Maşaallah, Fesüphanallah…
Istanbul belediye
meclisinin ilk oturumu
ı nu duayla açtık, sonra

yağmur duasına çıktık.
RP’li belediyelerde dualar ediliyor, ”mariinal
eylem” olarak Atatürk
ve devrim şehitleri için
saygı duruşuna geçiliyor. Ulaştırma bakanı
Mehmet Köstepen,
TURKSAT uydusunun
başına bu sefer “bişiyler gelmesin” diye duaya çıkıyor.

Peki, ya şuna ne demeli.?

Fransızların dünyaca ünlü hazır giyim
markası Pierre Cardin’in Türkiye’deki ilk
şubesi İzmir’de dua
okunarak açıldı. Geçen yıl imza/anan lisans anlaşmasıyla ünlü
markanın üretimine
başlayan Aydınlı/ar
Tekstil firmasının Fevzipaşa bu/varındaki
mağazasında sadece
erkek giyim Ürünleri
satılacak. Izmir vali
yardımcısı Hikmet
GüryıIdız’ın kurdeleyi
kesmesinden sonra, Izmir müftü yardımcısı
Şahabettin Yağdı, Izmir Pierre Cardin ‘inde
bereket/ı’ alışveriş olması içjn hayır duası
okudu (lzmir-hha)

İİ Az
bekleyen,
ço
isteyebilir…”

(Gabriel Garcia
Marquez, 1981)

YETMİŞ sente muhtaçlıktan

“elektrik satar” olduk. Şimdi,
günlük kesintiier yine başladı.
Suç kimin, kabahat kimin, ben
karışmam… Ama, şöyle bir haber
ok um.

“Kadınca dergisinin düzenlediği 94 Erkek Güzeli yarışmasına
katılmak İsteyenlerden iki fotoğraf
ve fotoğrafların orjinal âlimlerinin
istendiğini; ‘

.SEDAT YILDIZ. a(T GenelMüdürü) ~
BÜ yarışmaya Sivas’tan katılanyakışıklı ve seyrek saçlı TEK şerinin fazla masraf etmemek için,

hastaneye sevk yaptırıp iki mntgen rîlmi çekilerek gönderdiğini;
_Kadınca deıgisi 1994 yı/ı Erkek Güzeli jürisince ıontgen !ilmleri incelenen TEK serinin ‘Yürek
ve böbrek’ güzeli seçildiğini;
Yakında ödülünü almak üzere
Sivas’tan Istanbul’a gideceğini biliyor muydunuz?” `
Sen ne yaparsın? Kimi, nereye
oturtqrsun… Misaürimsinbugün…