Haklısın baba, kabahat erikte!

müşümdür. Onlara kalsa, memleketi

yalnız kendileri kurtarır. Bana sorarsanız, ülke ekonomisini mühendislerin
emin ellerine (ve beyinlerine) topyekûn
teslim etmekten ka çâremiz, kurtuluş
umudumuz yok… ktisatçılar ellerini (ve
burunlarını) ekonomiye cırt-pırt sokma
İKTİSATÇI dostlarıma hep ters düş

E FENDiMmsAHsEN BEN.

Kurfhcın F. EK

Haklısın haha, kabahat erikte!

Mühendislerin en büyük avantajı, her şeyden anlamalarıdır.
“Plan değil pilav” gibi makro-iktisat,
“Borç yiğidin kamçısıdıı” gibi sadomazoşizm, “İhracat ithalatla patlar’ gibi mantık, “İsteyen viski buluyorsa, ekmek-peyniri herkes haydi haydi bulur”
gibi ev ekonomisi,
“Çalışmak istemeye

ya devam ederlerse, A ne işsiz denir” gibi
ne enflasyon hızı ke- j; H HuyımßukfwıM_ ARZ sosyal politika kavsilir, ne delikler (beş V spazm!.. ram ve vecizeleri ilk
tane) kapanır. w onların aklına gelir,

Efendim, bütün dillerinin ucundadır.
umudumun niye Yani, memleket

mühendislerde top

ekonomisini teslim

landığını kısaca anla- almak için mühentayım size… dislerde yok yok…
Bkilerin ilm- *i*
ı iktisat de Sağolasın baba,

dîkleri sev, hesaırkî- _. ..
tap işidir. Aldıkları
tahsil-terbiye itibariyle, aritmetiğin dört
işlemini en iyi, en çabuk mühendisler
yapar. Trilyon, katrilyon gibi çok sıfırlı
sayıları en iyi onların kafaları alır.
@Mühendis çoğunluğu vizyon
sahibidir. Mağaraya bakıp
apartmanı, yağmura, dereye bakıp barajı, kadın bacağına bakıp araba tekerleğini, merkebe bakıp içten patlamalı motoru, kuşa bakıp tayyareyi tahayyül etmek her babayiğidin harcı değildir. O
yüzden, mucitlerin ezici çoğunluğu
mühendislerin arasından çıkar.

Çankaya’ya çıkara
yak, mühendislere
olan güvenimi bir kere daha tazeledin…
Üstelik, faili meçhûller diyarında, enflasyonun suçlusunu kıskıvrak yakaladın…

Ankara’daki bir hipermarketin açılışında yeşil eriğin fiyatının 25.000 lira olduğunu görünce, “Bu fiyata erik olur mu
yahu? Böyle olursa entîasyon Iabî &işmez. Enfiasyorııın sonınlusu işte bu…”

Ben de öteden ‘ erikten şüpheleniyordum, ama, gı ır geçerler diye te
laffuz etmeye cesaret edemiyordum.
Tekrar sağol baba!

ÇANKAYA iCiN
85240514

Basur ‘çiziyoı
DAHA iYlGî,

KARŞIMDÂKİ GiBi ßiiîisif. _

ııasrıeırramam
uelılllı bakanlara

EYİ reddettiklerini kendilerinin

de pek bilmediği “red cephe
si”nin kurulmaya çalışıldığını duyunca arkadaşlara söyledim: “Baba
Çankaya’ya çıkar. Damarına basılmasından, üstüne gidilmesinden hoşlanmadığı için, ölmek var, dönmek yok,
sırf inadına çıkar…”

Peki, onun yerine kim başbey olacak?

Ortaya atılan kabine içi isimlerin hiç
birisine aklım yatmamıştı. İdeal ismi genel yayın yönetmenimiz Ertuğrul Özkök
buldu, çıkardı. DPT müsteşarı İlhan Kesici… Bence bu iş tamam… AP’nin 1964
kurultayında da, aynı şekilde, Demirel
şapkadan çıkmıştı. ilişkilerinin yumuşaklığıyla, SHP-DYP koalisyonunu da azıcık
revizyonla devam ettirir Kesici…

_Geldik bakanlara…

iki “demir Ieydilik” kontenjanından
biri Çiller’in… Ya ikincisi? Ona da aday
var. Sessiz-sedasız çalışan biri… Genç
dersen otuzunu az geçkin… AlımIı-havalı dersen, görenler görmeyenlere anlatsın… Tahsil-terbiye, yabancı dil dersen, Kasım Gülek çatlasın… Diplomalann sayısı 6, bildiği yabancı dil 7… Akıl

– dersen gani… Adı bakana çıkmasın diye
köşe-bucak saklanıyor…
Haydi, meraktan çatlatmayalım…
Fethiye Özver…

OLAY renk vermeyen bir üslû
bun olduğu için, cumhurbaş
kanlığı, başbakanlık, koalisyonun istikbali, bakanlıklar konusunda
ne düşündüğünü bilmiyorum, kestiremiyorum. Ama, başkanı olduğun
parti, tam bir mezbeleye döndü. Her
kafadan bir ses, her kasadan bir rapor
çıkıyor. Memleketi kurtannak, meseleleri çözmek için, babanın gitmesini
beklemişler sanki… Şunları sustur artık! Kendilerine pâye ararken papazı
bulacaklar, farkında değiller… Kendileri bulsa yine gam yemem de, koalisyona bulduracaklar…

“Politikada,

zehiridir…”
(S.J. Perelman, 1961)