Gün Mayk Hammer’lerin günüdür!
niü iıııîvıasi
KURTHAN FİŞEK
24 Ocak 1994
PAZARTESİ
AŞANAMIZ DYP’lilere fena sinirlendi. “Hürriyet’e bu haberi kim sızdırdı?” diye, önüne çıkanı haşladı.
“Vallaaa biz sızdırmadık anacığım!”
diye sızlandı hepsi…
Sızdırılan haber
öyle atla deve değil… Zannedersin,
Rosenberg’ler atom
sırlarını S0vyetler’e
sızdırmış… Değil…
DYP Başkanlık Divanı üyeleri, kendi
yoksulluk günlerini
hatırlamış olacak ki,
memurların cebinden hükümetin elini
çekmesi için, minik
bir eınrivâlâ yapmışlar…
Aslında, belki yine de yapmazlardı,
ama, Los Angeles depremzedeleriyle telefonda konuşmak istemesi yüzünden, toplantının 2 saat geç başlamasına sebep olmuş başana… Çocuklar da aç-bilaç beklemekten sıkılmışlar…
Gerisine bakın…
Azarlayacak birini aramaya koyulmuş
başana… En uygun aday kim? Eski sağlık
bakanı, yeninin DYP genel başkan yardımcısı Rıfat Serdaroğlu…
Tam ensesine vurulup lokması alınacak garibanın biri… Mehmet Gazioğlu gibi bakanlıktan alınmaya dellenmesi yok…
Makam arabasına almış Serdaroğlu’nu… Ağız arıyor.
Gün IVIavIı Hammerlerin Glinüılür!
“Rıfat ayıp ettin, sana yakıştıramadım… Haberi sen sızdırmışsın, elimde
teyp bantları var…”
Serdaroğlu sinirlenmiş… “Ben yapmadım, o teyp bantlarıl nı dinlemek istiyorum…”
Klasik ağız arama
taktikleri boşa çıkınca, kır atı (ve kazı)
yanmadan çevirmiş
başana…
__ “Kih kih kih…
Obür başkan yardımcısı Ismail Karakuyu söyledi…”
İsmail Karakuyu’dan _yemin-billah… “Iki gözüm
önüme aksın, böyle
bir şey söylemedim… Yüzleşmeye hazınm…”
Kadersiz Serdaroğlu görevinden istifa
etti.
*t*
Küçük alaturka kumazlıklara takıldı, gidiyor Çiller…
Ama, DYP’lilere kara bir haberim var.
Orhan Ergüder’in (ANAP) “Ozel Dedektiilik Yasası” meclisten geçti, yerli
Mayk Hammer’lerimize gün doğdu.
Ipsiz-sapsız, sefil-süfelâ birisini evlerinin etrafında, telefonlarının başında bulurlarsa bilsinler, yeni kanundan yararlanan
başanamızın özel dedektifleridir.
“Türk-Amerikan Sentezi” vaziyetleri…
.. _ ı
Yu #ARDA
Yine PTT`NİN
T ‘sı
cALıvoız…
BİI’ Vßflßfllßll
_baslamak lâzım
ARIŞ Manço DYP’den Kadıköy
adaylığını açıklarken gazeteciler
den biri sordu: “Aklımda yanlış
kalmadıysa, 1971 yılında cumhurbaşkanı olmaya karar vermiştiniz… Kadıköy nire, Çankaya nire?”
Manço güldü: “Bir yerlerden başlamam gerekliydi…”
ProfDr. Nurettin Yıldırak,
ANAP’tan Muş adayı oldu. Köy sosyolojisi, kırsal kalkınma ve tarım ekonomisi konusunda ihtisas sahibidir kendisi… 12 Mart sırasında doktora çalışmaları için yurt dışındaydı, döndü, tutuklandı, Dev-Genç dâvâsında yargılandı.
12 Eylül’de Ankara Ziraat Fakültesi’nde
sözleşmeli doçentti, sakıncalı bulunarak sözleşmesi feshedildi. “Ankara
nire, Muş nire? Dev-Genç nire, ANAP A_
nire?” diye soruldu kendisine…
Yıldırak buruk güldü: “lç göç yüzünden Muş’un çok büyük konut sorunu var. Bir yerden başlamak lâzım…
ANAP’tan ba ka bana ve fîkirlerime
sahip çıkan yo …”
28 Mart’ı iple çekiyorum. Ziyadesiyle renkleneceğiz… ı
İSMAİL AMASYALI
DYP ve ANAP’taki bir kısım milletvekili_yle RP’nin tamamının Yekta Güngör 0zden’i sevmediklerini biliyorum.
Olüm tehditleri vardı, küfürler vardı, hakaretler vardı. Ama, bunların hiçbiri yıldırmadı zden’i… Cumhuriyetimizin
temel direği olan “lâiklik” ilkesini savunmaya devam etti. ‘
“Karşı taraf bakalım ne yapacak?”
diyordum ki, kendin gibi düşünen 19
arkadaşını yanına alıp çağdışı bir kanun
teklifi hazırladın… Anayasa Mahkemesi
başkan ve üyeleri, gazete, radyo ve televizyonlara hiçbir şekilde demeç veremeyeceklermiş, verirlerse görevlerinden
çekilmiş sayılacaklarmış…
Cumbabanın vaktiyle sözünü ettiği
“Gonuşan Türkiye”nin, yalnızca “garnından gonuşan” değil, “gendileri gibi
gonuşan Türkiye” olduğunu bundan
daha güzel anlatamazdın… Eline, ağzına sağlık, oturduğun yere dikkat et…
A” _ “Başkasının başına
Eâîitlîîîî’
(wııı Rogers, 1928)