Gerekirse yelkenleri atlastan halatları ibrişimden yaparız anam!
OLAN YERDE
‘ıı ‘ştim. .
ll› ı ımn hüzünlü hikâyesiydi.
ı : dı bizim ahbap çavuşlar…
ş , korumasız bankacıların kafalarını
‘ “Heybetlû ve devletlû’ Union
i acifıc trenlerini soymaya
, : ştılar. Yaptıkları, kilise duvarına küçüksu dökıııekti.
ı ‘Müstakbel ve muhtemel’
iıilcümle eşkıyaya hem
ş gözdağı hem ibret için,
‘Vahşi Batı’nın en yılmaz,
en aman vermez beş silahh kanun adamını, “Gördüğünüz yerde öldürün!” emriyle, bizim kafadarların peşine
` taktı şirket… Filmin sonuna kader, bizimkiler kaçtı, büyük aptes
j yaptıkları yere kadar öbürleri kovala’ dı.
Güney Amerikamn ücra köylerinden
l ° birindeki silahlı çatışmada can verirken
i de, fılm boyunca tekrarladıkları ‘replik’
dudaldarındaydı.
“Kim bu herifler yahu?”
1? ‘k ‘k
Delikanlılığın raconudur. Kime posta
attığım bileceksin…
1920 Anvers Olimpiyatlarfna alınmadık…
Almanya, Avusturya-Macaristan ve
Bulgaristanla eksen olup öbür dünya
devletlerine fena posta koymuştu İttilıat-Teraklçiciler…
Yenildik. Postanın faturası spora çıktı. Bütün “savaş mağlupları’ gibi, Osmanlı da “olimpiyat boykotu’ yedi.
7 T.’ ?İ
Dünyanın bütün büyük devletlerine
1952’de de posta koyduyduk…
Helsinki Olimpiyatları’nın hemen
– . öncesiydi.
Taze Demokrat Parti iktidarı önemli
160
7 Gerçekten yaşamış (1890’larda), ama î
larından büyük işlere kalkışınca me- İ
z erken gitmiş iki sevimli banka eş- ı
Filmin başında mütevazıydı, kana- i
‘ “Az olsun, bizim olsun, bin bereket l
_va :CI ..” felsefesiyle, kıyıda köşede kal
‘l U t: U M
GEREKİRSE YELKENLERİ ATLASTAN
ATLARI İBRİŞİMDEN YAPARIZ ANAM! l
:Paul Newmanla Robert Redfordun ,
dıkları ‘Sonsuz Ölüm’ (Butch Cas- ‘ı
and the Sundance Kid) filmini çok l
bir yeniden yapılanmaya, “Tek parti yönetimi ne yaparsa, biz feriştahını yaparız!” diyordu. Londradan (1948) Akar,
Bilge, Atik ve Doğu dört altın getirmişse, onlarla beraber, DP’nin isimsiz pehlivanları en azından sekiz tane “altın”
alırdı.
Hanlar, hamamlar dağıtıldı pehliyanlara…
Uluslararası “amatörlük” kuralları
çiğnendi. Boykotu yedik.
Dönemin Maarif Vekili Tevfik İleri
dellendi. “Pehlivanlarımızı büke büke
Helsinki`ye götürür, büke büke güreştiririz. Paçaları sıkıyorsa mani olsunlar…”
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin (IOC)
Türkiye nezdindeki
büyükelçisi Suat Erler, araya girip
“Aman abiler, kusura
bakmayın, biz bir ka
bahat ettik… Siz bizi
Helsinki’de boykot etmeyin, dört sene sonra Melbourne Olimpiyatları’nda
durumu düzeltiriz…” dedi,
kıçımızı kurtardık…
Üstten posta atıp alttan
almayı biliriz vesselam…
‘k’ 1:’ ‘A’
Kesilen sakalları eskisinden gür çıkartan, İnebahtı`da topyekün batmış
donanmasının lengerlerini gümüşten,
halatlarını ibrişimden, yelkenlerini atlastan yapan bir ırkın ‘ahvadıyız. Kulağımızdan gelen kanı, ‘kızılcık şerbeti’
sanırız…
Artan vaktimizde, yeniden kurıılması muhtemel dünyalarda kendimize muhayyel yerler arar (İnönü), “Ya biter, ya
biter!” diye kükrer (Ecevit), uluslararası toplantı masalarına yumruğumuzu
küttadanak geçirip (Demirel), “Vallaa
billaa bu sefer bitecek!” deriz.
Yani?
Yanisi şu… Ezelden beri kötülüğümüzü isteyen şer kuvvetlerine biz fena
ı posta koyarız abicim! Kızdırmasınlar,
l bir koyarız, pir koyarız. Evvel Allah,
‘düvel-i muazzama’ bizden it gibi korkar, “abi” der, karşımızda tir tir titrer.
Ama durup düşünmek lazım…
Bu herifler bizi niye sevmiyor acaba?
sıııııcı ııııcııııııı_
1997 ııııı ıırıırııı
YILDIRIM AKTUNA-YALIM EREZ (”Biz Iıu hâllere düşecek adam ı
mıydık?” şarkısını birlikte terennüm ettikleri için) ………………… ..U ‘
HÜSAMETTİN CİNDORUK (Demirel’e Tapanlar Partisi’ni, yani
DTP”yi sekiz ayda itlas ettirdiği için) …………………………………… .. U
HASAN CELAL GÜZEL (Ne yaptığını anlamakta ve anlatmakla
kendisi de güçlük çektiği için) ……………………………………………… ..U
HÜLYA AVŞAR (Magazin medyasına dokuz dnğurtup kendisi henüz duğuramadığı için) ………………………………………………………… ..U
TANSU ÇİLLER-ÜZER ÇİLLER (Parti ııe mal edinme hırslarını
1997’de de sürdürdükleri için) …………………………………. ..IJ
ONBAŞI KADİR SARMUSAK (Siyaset-Asker-Pulis üçgeninde tula- ê
ya geldigi için) …………………………………………………………………….. ..U i
MÜSLÜM GÜNDÜZ-FADİME ŞAHİN-ALİ KALKANCI-EMİRE KALKANCI lTaaddüd-ü zevcadın kanunlarımıza aykırı olduğunu yeni i
öğrendikleri için) …………………………………………………………………. ..D
KAMER GENÇ (Konuşma ııe idrak özürlü olduğu için) …………… ..U «
NECMETTİN ERBAKAN (Bilmem kaçıncı partisini kapattırdığı ş
için) …………………………………………………………………………………….. ..o
tanıtımının..BÜLENT ECEVİT
Bir milletvekilin var. Fevzi Aytekin… 1946 Tekirdağ doğumlu…
Aziz Ferit ve Emineden olma, Devı let Mühendislik ve
h Mimarlık Akadeg misi Işık Mühen> 4 – – dislik Yüksek Okulu mezunu… Müteahhitlik yapıyor, evli, 2 çocuk babası…
Mecliste konuşuyor.
“Zinanın suç olmaktan çıkarılması gerektiğine
inanmıyorum… Yanlıştır. Zina büyük bir ahlaki sorun… Bana kalırsa, zina yapan kim olursa olsun, idam
edilmelidir…”
Hoş geldi, hoş getirdi, İran şeriatının 12 Ekim 1982
tarihli ‘Had ve Kısas Kanundnu…
Sayın başkanım… DSP milletvekillerinin ilk vukuatı bu değil…
Çok mu aradınız böylelerini?
DSP oylarının ’70 12.72’ye niye düştüğünü aile meclisinde hiç tartıştınız mı, soruşturdunuz mu?
*ßnnuftbîıîhfnnsûiynıilurw
H A’F r A N ı N î
tlğirilmıymııım,
mmldıyprtııımuft’
;İ .İIİIIIMenreDgıareTİt-îjßşßizjs t
HİKMETİ
Tempo s: 1997
ı E sı
FUTBOL DEĞİL BU
DİYARBAKIR KARPUZU HİÇ DEĞİL i
Futbol deyip yabana atmayalım
Sahada 22 adam var. 4 de hakem… ‘Iiibünlerde 25-30 bin kişi,
ekran başında birkaç milyon…
Kan gövdeyi götürüyor; ` i
Futbol* (ayaktopu) nedir?
Rulı ve sinir hastalıkları uzmam, spor psikoloğu D0ç.Dr. Ergun Başerin kitabı geçti elime…
Futbolda Psikoloji Ve Başarıî..
Eline sağlık, hastalarına bereket…
İtalya’da yapılan 1990 Dünya
Futbol Şampiyonasfmn özelliği neydi?
a. Almanya’nm şampiyon olması
b. Aşırı hakem hatası
c. Aşırı sertliklerin
olması
d. Hepsi
Futbolda başarının sırrı
nedir? 9 i,
a. Yıldız oyuncular
b. Gol atıııak
c. İyi bir forvet
d. Sağlam defansın arkasında güveniiır bir kaleci
e. En basit biı hareketi en hızlı
bir şekilde yapmak
Futbolda tekniğin temelini
hareket oluşturur. Futbolda
hareketler kaça ayrılır?
a. Toplu
b. Topsuz
c. Hepsi
Futbolda toplu hareketler nelerdir?
a. Stop etmek
b. Topa vurmak
c. Dribling
d. Kafa vuruşları
e. Çalım atma
f. Markaj
g. Taç atışları
h. Ceza atışları
ı. Kaleci atışları
i. Hepsi
r Futbolda ‘sistem’, oyuncuların
‘ nitelikleri göz önünde tutularak, takımın gereksinme ve oyun
sistemine uygun sahaya dizil
mektir. Dünyada kaç sistem vardır?
a. WM
b. 4-2-4
c- 4-3-3
13512 .
e. Hepsi
Futbolda antrenörler tarafından verilen taktiklerin ortak
özelliği nedir?
a. Yenilmemek
b. Yenmek
c. Berabere kalmak
d. Şartlara göre değişir
Bir futbol takımında
75 kim ilk ve son adamdır?
a. Kulüp başkanı
b. Orta sağın merkezinde oynayan
c. Santrafor
d. Kaleci
Kaleci, takımın
belkemiğidir. Ni
a. Yenilgiyi kolay kolay kabul etmemesi
yüzünden
b. Maçın sonucunu etkilemesi
zünden
c. Genellikle ortalamanın üstünde iri bir vücut yapısma sahip olması
d. Hepsi
Futbol takımlarında kimler
bütün saldırı ve savunma sistemlerini bilmek zorundadır?
a. Stopper
b. Libero
c. Bekler
d. Açıklar
e. Santrafor
Yalnız futbolda değil bütün
spor dallarında ekip çalışması başarıyı getirmektedir. Futbol kulüplerimizde kim bu ekibin
içinde bulunmamaktadır?
a. Kulüp başkanı ve yönetim
b. Teknik dörektör ve antrenör
c. Masör
d. Spor hekimi
e. Psikolog
f. Sporcu
“N01 ‘9 (641) (S ‘P l!. ‘q (9 ‘3 (9 `l (t ‘9 (8 A9 (ET (I
Tem:: 52 r 1997
ısiııisiıvı
mîıııişııavı
(Hanaıık “Devlet Büyükleri”
Anagraııılınnız)
BERNA YILMAZ
BEN RAZIYIM
(`l’ Joker)
NAZMİYE DEMİREL
ERDEMLİ ZAMÂNE
(`A’ Joker)
FATMA GİRİK
TAM FRİKİK
(`K’ Joker)
TÜRKAN AKYOL
OYLAR KADÜK
(`D’ Joker)
ZERRİN YENİCELİ
EN REZİL `İNCİR’
OYA ARASU
AY, o SARALI!
SEMA PİŞKİNSÜT
P.S. MİSKİN AşÜı-‘IE
(Peşin özürlerimle ‘F’ Joker)
MERAL AKŞENER
EN ŞAKRAK MERET
(`TK’ Joker)
SEMRA ÖZAL
OF. MASKELİ FUKARA
(`FAK-İ FUK’ Joker)
TANSU ÇİLLER
T.L. ÇİLE SUNAR
(`..’ Jıçker)
,, -~~rısıLıı?-›?.iý/’RTJPA BİZİ NE DIŞLAİİ? ı
ETILEN îlßıRSA BERİ GELSÜ ‘î
Avrupa Birliği’nin bize niye i
kelek çektiğini pek anlayamadık. Meclis kulislerinde ‘bir bi
len’ aradı arkadaşlar…
ANAP’1ı sızlanıyordu: “Her
istediklerini yapıyoruz… Niye
dışlıyorlar bizi, anlamak
kün değil…”
RPli fıkrayla müdahale etti.
İlkokul talebesi, fırlamanın
daniskası, tembelin dikâlâsı,
ama sempatik keratanın biriy
miş..
sözlüye kaldırmış…
“Söyle bakalım… Cumhuriyetimizin kurucusu aşağıdaki- ;
lerden hangisidir? Atatürk, Ka- î
rabekir, Özal, Çiller…”
Velet atlamış… “Çil
ler…”
“Ya sabır`°g
çekmiş hoca… p/
Sormuş… i’
Sınıfta kalıp okuldan atıla- f* i.,
cak… Hocası son bir fırsat verip
KURTHAN FİŞEK
« tarzının r _
Son sayımda boğaya sormuşlar: “Kırmızı sende nasıl etki
yapar?”
Boğa çevap vermiş: “Kırmızı
gördüm mü rahatlanm babol”
Boğaya sorınuşlar: “Ot sansi
renk sende nasıl etki yapar?”
Boğa cevap vermiş: “Saranp
solarım, ama saldırganlaşırım
babo…”
Boğaya yine sormuşlar: “Ya
çimen yeşili?” ı ş
Boğa cevap vermiş: “İçimden
otlanmak gelir, ama, saldırırım
babo…”
o o o
Herkes şaşkın…
Sorulmuş: “Boğalar kırmızıya kızmaz mı?”
Cevap gelmiş: “Aslında, ben
de kırmızıya heyecanlaniyrem,
ama inek yerine konmak hoşu
. . r
ma gıtmıyr…” ,a
i “Cumhuriyetimizin başkenti
aşağıdakilerden hangisidir? Ankara, Silopi, Şırnak, Beytüşşe
hap…”
Velet hoplaımş… “Silopim”
Hocanın sinirleri tepesin
vurmuş, çaktırıp kovmuş veleti…
O da sızlanmaya başlamış…
“Ağzıımzla kuş tutuyoruz, size yine de yaranamıyoruz naif
kör herifler… .
.::a \