Gencim, Yakışıklıyım, Bekarım, Hayatımı Yaşarım, Yeşil Karta Bakarım!

ıIhıII I Iıııııı ıı vura-p… _

GENGİM, YAKISIKLIYIM. QEKABIM.
HAYATIMI YASAIIIM. YESIL KABTA
BAKABIIVI!’

lli sene önce zâten kazanılmış olan

verem savaşını önce kaybedip, sonra

tekrar kazandığını iddia eden sağlık

bakanımız Yıldırım Aktuna ilginç
bir çabaya girdi.

Basının tabiriyle, “kadın-kız peşinde”…

Kendi deyimiyle, “Gencim, yakışıklıyim, bekârım, işler tıkırında, sazendelerin,
assolistlerin, üvertürlerin peşindeysem kime ne?” `

‘lîıkırında olduğunu söylediği işler ne?

Oncelikle “yeşil kart”…

Muhtaçlara yeşil kart dağıtmış, hastanede rehin kalan artık yokmuş… Parasız
sağlık hizmetleri herkese sunuluyormuş,
daha da sunulacaknuş…

Bozacının şahidi şıracı…

Babası oğlunu desteklemiş… “Yeşil
kart alnımızın akıdır. Hastaneye gidip de
kapıdan dönen varsa, gelsinler bizim 31
numaraya, paralarını ben vereyim… Sonra
da terslik yapanları becereyim… Kart dağıttıysak dağıtılmış demektir…”

o o o

Hastanenin adını vermiyorum. Hekimlerin, hemşirelerin, nöbetçi personelin adını vermiyorum. Maazallah, vermeye kalkışsam, sevgili bakanımız, yeşil
kartına çamur sıçradığına sinirlenip kapılan omuzlar, çalışanları dehleyerek düze çıkar. l ,

10 Mayıs 1993 gecesi, Ankara’yı
seller götürdü. Yükselen değerlerin
tabiriyle “Singing in the Rain” yoktu, bırakın şarkı söylemeyi, herkes .
suya düşmüş sıpaya dönmüştü,
arabalar yürümüyordu.

Gazeteci arkadaşlarımızdan
birinin oğlu rahatsızlandı. ‘

Komşu katta oturan doktor

__ arkadaşını kaldırdı, çocukçağızı ‘ _
arabaya attılar, hastanenin acil f ı o

senisine ulaştılar.

Yarım saatte…

Uç saat önce Kırıkkaleden
kalkan bir başka araba da
aynı sıralarda acil servisin kapısına dayandı.

Saat on dokuz sularında prematüre ş
doğmuş bir bebek
vardı ikinci arabada… Derhal kuvöze,
alınması gerekiyordu, Kırıkkale’de o dediklerinden yoktu, Ankara’ya zar-zor yetiştirilmişti.

TEİPOI26

Korkudan tir-tir titreyen baba, hem
kendi yeşil kartını, hem doğum sonrası
nekahat döneminde olan eşinin yeşil kartını uzattı.

Yeşil kart diyaloğu ondan sonra başladı. ‘

“Bebeğin kartını görebilir miyiz efendim?”

“Né kartı? Doğalı 4-5 saat oldu…”

zaman para yatıracaksınız…”

“Ustümde para mara yok kardeşim…
Yeşil kartım var… Eşimin kartı da nah
burada… Kasap et derdinde, koyun can

_ derdinde… İki saatlik bebenin ne kartı

olur?”

‘ -; “Elimizden bir şey gelmez, yönetmelik
açık efendimî.. Hasta kimse, yeşil kart
onun adına olacak…”

o ı o

Memleketimizin “medâr-ı iftihar”ı olan
yeşil kart manzaralarına devam…

Bir yaşındaki bebekleri “havale geçiren” gecekondulu ana-baba rahattı. Çocuklarinın yeşil kartını çıkartmış, sarıp
sarmalayıp acil servise getirmişlerdi.

Azar işittiler: “Ne biçim annesin sen?
Ateşli çocuğu bu kadar nasıl giydirirsirı?”
“Kusura kalma doktor hanım…
Biz cahilik… Vücûdu
sıcak, üşütmesin istedik…”

“Yeşil kart çıkartmayı biliyorsunuz… Biraz da sağlık

öğrenin…”
i o o o
Annesi, babası ve
kendisi yeşil kartlı olan
bebenin problemleri üç
saatte çözüldü. Fırtına
gibi soyuldu, serum takıldı, üstüne soğuk sular serpildi, pencereler
açılıp oda havalandırıldı.

Bütün bunlar olup
. . ‘ biterken dört saat önce

doğmuş bebesine yeşil kart
çıkartmayı akıl edemeyen
baba hastane nöbetçi müdü

. .
3 , rünün peşindeydi.

Bir ara “yeşil kart mucidi”
olarak tıp tarihimize geçecek
olan bakammızı aramayı düşündü. Gazeteleri okuduğu için aramaktan vazgeçti. Genç, yakışıklı,
bekâr, _hayatını yaşayıp yeşil karta bakan birini ossaatte nerede bulsun?

I
İ

à r
SÜLEYMAN DEMİREL (‘lcranin başı olacağım” lâlını
söylemeyibukadargecildirdiğiicinl….. …o
SÜLEYMAN DBAİREL (Murâdına ermeyi başaıdiğı icin) …… .. 6

İSMET SEZGİN (Onca politik tecrübesine rağmen da
şimdiden havasına girdiği için)

..3

TANSU (Monetarist Thatcherla tabansız Mitterrandii:
ipiyle liderlik kuyusuna inmeye kalkıştığı için) …………………….. .. 1

ERDAL İNÖNÜ lGuleç yüzüyle olup bitenleri seyretmeye
devam ettiği

HİKMET ÇETİN (Sosyal demokratların da Mercedese layik
olduklarini söyleyecek kadar vizyon sahibi olduğu icin) ……… ..2

HİKMET ÇETİN (Tek Mercedesle yelinmeyip 50 tane istediği
için) 0
CAVİT ÇAĞLAR (Serhat lürkulerıyle Ariantin tangolarinm
sentezini yapmaya kalkisliğı için) …………………………………….. .. 2

HÜSAMETTİN CİNDORUK l”Anayol mimari” olarak gezme’
Bedrettin Dalan’ın laçasını lena bozduğu için) ………………….. .. .5

CEVDET SELVİ l”Meclis yaz-kış çalışsın!” diyerek milletin
vekillerini kızdırdiktan sonra. kendisinin milletvekili olmadığı
anlaşıldığı için) ……………………………………………………………………. ..0

CUMHURBAŞKANI

BABAN ŞUH KUMARCI
(“BA”J0ker) 1′ î _ __ l
SÜLEYMAN DEMİREL ‘

EL-EMİR, MADAM LÜSYEN i g
(“MA”J0ker) l `

BAŞBAKAN ADAYLARI
ŞAKA SANDILAR BABA
(“S”Joker)

TANSU ÇİLLEB_
UTANSA SEÇILIR
(“SİA ” Joker)

CAVİT ÇAĞLAR
AÇ CAVIT AGLAR
(“A “Jaker)

İSMET SEZGİN _
MEST GEZSIN MI?
(“M”Jaker)

GÖKBŞRK ERGENEKON
0 NE KOR GOBEK, NE GEREK? lll
(“EÜ” Joker)

SÜMER ORAL _
SOR, AL, UREMI
(“İ” Joker)

AHMEIKENAN EVREN

o ŞIMDI_ ASKER DEGIL, cEVDEr
SELVI’NlN ADAYI

#önünü ŞİMDİ SOSYAL DEMOKHAFJOKeI)

YILDIRIM AKBULUT
KULU BAYILTIR Ml?

UİASTIBMA SEFEBBERL

Milletçe “seferberlik” yapmaya bayılırız… Veremi, sıtmayı yok etme seferberliğini başlattık,
bir ara ikisi de yok olmuştu, yine hortladılar. Eğitim seferberliği yapıp dururuz, Türkiye’nin doğusunda neredeyse açık, öğretmenli okul yok…

Ulaşmayı, ulaştırmayı, 0 konuda seferber olmayı da çok severiz… Tek parti döneminde yurdun dört bir tarafını demir ağlarla örmüştük,
kesmedi, DP döneminde her yeıi asfaltladık, yine
. . _, ,_ , kesmedi, otoyol yapı
‘ ` mına soyunduk, ihag 1 leyi alanları da, ve’ “ ` renleri de ihya ettik.

Peki, ulaştırma
mn neresindeyiz şim
di?

lar…

tacağız…”

Dünyayla
gal, türlü irtibatı yılın do
” kuz ayı kesik olan
“Doğu’nun Parisi” Bahçesaray’da (Van), derinliği
10 metreyi bulan kar temizleme çalışmaları devam ediyor. Yiyecek, içecek sıkıntısı son sınırında… Van-hhanın tespitine göre, 46 kilometrelik
yolun sadece 21 kilometresi açılabilmiş… Yani,
ilkbaharı görmeden yaza girecek Bahçesaraylı
Ama, ulaştırma seferberliğindeki hükümetimizin Bahçesaraylılara önemli bir müjdesi var:
“Bahçesaraylılafa iki bayramı aynı anda kutla
laşan, çabuk küsüp tez barışan bir
milletiz… Atatürk’ün karakteri “bağımsızlık” olabilir, ama,
atası olduğumilletin karakteri anlaşma, uzlaşma, hoşgörüdür.
Hep bunu iddia
etmişimdir, ama,
Hürriyet HaberAjansı’mı2ın ge-rx
çen haftaki iki .ha-RJ/
berini okuyunca, güvenim sendeledi, sarsıldı
doğrusu… r
Bursa hha’mıza göre,
on yıllık iki arkadaştan
biri öbürünü bıçaklaya
her

tül katile “Ulan çakal, eli.ni çabuk tut da biraz _daha rakı koy!” demiş… İçki
sofrasında oluyor bu…
Katil sinirlenmiş, maktûlü sofradaki kör bıçaklardan biriyle doğramış…
“Pişmanıml” demiş mahkemede…

Hoşgörüyü yitirmeye

rak öldürdü. Niye? Mak-`

İNÖNÜ’DEN ngıyıjnısıxa_
“amman” osunısnı

Rahmetli İsmet İnönü klasik
müzik hastasıydı, konser kaçırrnazdı. Ama, müziğin icra ediliş tarzını
beğenmeyince, kulağındaki pilli ses
yükselticiyi ya çıkartır (aktif protesto), ya kapatırdı f pasif pr0test0)…

Siyasî hayata da taşıdı bu huyunu… Duyma özürlülüğünü (aslında
fazla yoktu) bahane edip, sevmediği
sorulara, “Hııı hııı? Ne dedin? Bir
daha söyle!” karşılığını verip makam arabasına yürür, arazi olurdu.

Mahdumbeyden (ortak) olmasa
bile, paşababadan (muhalif) çok şey
öğrendi Demirel…

İngiltere’nin dıdının dıdısı bakanlarından biri, tarım ve balıkçılık
sorumlusu John Gummer Ankara’daydı geçen hafta… Kim ağarlayacak, uğurlayacak? Tarım Bakanı
Necmettin Cevheri kıvırttı, “Ben
balıkçılıktan anlamam!” dedi, topu
henüz nereye baktığı anlaşılamayan İbrahim Tez’e attı. O da topu
geri fırlattı: “Daha denizcilik, balıkçılık bakanlığının kuruluş kanunu
çıkmadı, ben kanşmam…”

Rahmetli paşa zor günlerin adamıydı. Demirel ondan çok şey öğrendi. “Bana getirin adamı, ben konuşurum!” dedi.

Ingiliz bakanın derdi tarım, balıkçılık falan değil… Asil Nadir…
“Kıbrıs’ın kuzeyinde durumlar biraz
karışmış galiba…” diye girizgâh
yapmaya kalkiştı. Baba duymazlıktan geldi. ‘Yani, şu Polly Peck meselesi…” diye tekrar konuyu açmaya
çalıştı, baba anladı da anlamadı,
“poliüretanın tarım ve balıkçılıktaki
faziletleri”ni anlattı.

Randevu süresini doldurdu kısacası… Hürriyet Ankara büromuzun
haberine göre, ”Avam Kamarasfııda mutlaka katılması gereken

_bir oylama olduğu gerekçesiyle, ge
zisini kisa keserek İngiltere’ye döndü Gummer…”

Babaya vaktiyle “bir bilen” dediklerine bakmayın… Bir bilen, her
şeyi bilmez… Birilerinden öğreneceği bir şeyler muhakkak vardır. Babanın 69 yaşında olduğuna da bakmayın, öğrenmenin yaşı yoktur.

ankğğğffğgaîîğy_ W BENI HERKES ANlIYUB,
AMA. .YANUS ANIJYUH!
G
/”” i ı

G

l

r for…

başlar- y
san, son pişmanlık fayda
etmez…

o o o

Söz hoşgörüsüzlükten, yanlış anlama ve anlaşılmadan açıldığına göre, Bursa-hhamızın bir
haberini aktarmadan geçemeyeceğim…

Biri 28, öbürü 25 yaşındaki iki arkadaş Yalova’da taksi çevirmişler…
“Çekl” demişler… Nereye?
Gemlik, Bursa _ve .Uludağ’a, oradan da İzmir’e…

Araba Izmir
yoluna çıktıktan bir süre
sonra, “Sola
sap!” demiş
bizimkiler… Şoför “Abicim burası patika, çıkmaz
yol…” deyince de, birisi
kafasına odunu vurmuş, öbürü boynuna
kordon bağlayıp sıkmaya bağlamış…
“Arabadan zor
kaçtım…” diyor şo
Ya sanıkların ifadesi?

“Şoför arkadaş bizi
yanlış anladı. Uzerimizden çıkan gaz tabancasını
hiç kullanamamıştık.
Kabloyu evimize götürüyorduk. Plastik eldivenleriyse, eşlerimiz bulaşık
yıkarken kullansınlar diye almıştık…”

Çabuk anlama, anlaşma, uzlaşma, hoşgörme
alışkanlığımızı yitiriyoruz galiba…~Katiller yanlış anlaşılıyor, maktûller
devamlı yanlış anlıyor artık…

TÜRKİYE’DE KADIN

OLMAK!

Erzurum-hha’dan
Sayıl Harmanlıoğlu arkadaşımızın bilcümle feministlere habeıidir.

“Erzurum’da anne ve
babalarının ihmali nedeniyle nüfus kâğıtları çıkanlmayan, yaşları 7-13
arasındaki 6 kardeşten
Medine, Neşe, Hatice

Filiz, Elâ ve Murat

e*

Doğan, aynı günd
nüfus kâğıtlarına kavuşarak kimliklerini, v,
kişiliklerini buldu)
lar…”

Erzurum Yüzveren
köyündeki Ahmet Doğan, “doğan” ilk beş kız
çocuğunun nüfustan, çocuktan saymamış zahir… Altıncısı erkek çıkınca “Ohh be!” deyip
hepsini toptan nüfusuna
almış…
Goçum beim, erkeğim
benim!

Ayrıca, Sayıl’ın minik bir
de dostu var.
Türkiye’nin nü

._ Q
&ı/ı,
( İ.

Sayılı fusunu 55 milçok zaman- yon, doğudır tanırım, soylu sayıince mizah ya- sını 5-6
nı gelişkindir. milyon zan
Kendisine sor- o ‘
madım, ama, “kadının adının olmadığını” söyleyenlere azı-‘
cık dokunuyor,
dokunduruyor
galiba…

nedenlere bayram hediyemdir.
Nüfusa yazdırılmayanlara “saklı nüfus” diyorlar. Sayıları
su içinde 3 milyon muş…

l 27 TEMPO

duman olan yercıe..; KURTHANFİŞE

m”
x.
m
‘P’
o
Ü
o
İh
m

m
“P”
o
Ü
o
|h
m
.x
m
‘P
o
$
o
ü

TEMPOîŞîO

ELİ CİNTONİKLİ, BAŞI AÇIK
BU ARKADAŞI SEN DE SEVMEDİN GALİBA…

PEKİ, İSMETÇİĞİM, HAKLISIN!
SHP’DEN HİKMET TEKLİF GETİRİYOH…

ULAN! AKL|NLA BİN YAŞA İSMET!

OLMADI. SAYIN! ş

ŞEVKEI nımiııgı

(Ortakçı)

ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz cürmü kadar yer
yakar, bomba olsa kendi kendine patlar. “Red Cephesi” di- ‘ ‘
ye bir şey icâd etmeye çalıştı, olmadı. Hem› ‘ va_
dını aldı, ismini soydaşlannın bile zor tela..
tikleri birini (Kâmranbey) cumhurbaşkanlıgına
uygun gördü. Doğuştan “redçi” (ve kadayıfçı› olan
bir partinin en aklı başında üyeleri bile doldumşê
gelip “alternatif aday” gösterdiler. Işe yaramadı
Muhalefet dağılmaya koyuldu.

Peki, babanın derdi ne? Karşısında öyle muha.
lefet olan, 864 metrelik Çankaya’ya değil. (mm.
p0s’a tırmanır. Niye suratı asık? __ i

Şevket Demirel biraderi ORUS`ten > 51.
mış, malları kapatmış, fiyat artışlarına karşı _xulu_
nu bulmuş.”

“Ne var bunda?” demeyin…

Sunta var.

15 yıl önce Yahya’nın suntaları vardı, 15 _s11
sonra amcasının oldu. Yani, “odun mâmullerinde
ailecek ilıtisaslaşma”…

Babanın suratı elbette asılır. En olmaz” .::ızıanlarda karşısına odunlar çıktığı için…

“Tartışmak aptallara
mahsustur… Akıllı insan tek
şey yapar. Karar Ver& ”
(Pierre Abelard, 1137)

“Damad-ı Hümâyun” adaylarından Ilhan hos:ci’nin Türkiye’nin güneydoğusuna y’atıı’ıî” lYŞ-“UÜ
yapmasından sonra, hem ticaret amı. ‘ ‘*”5*”
pıkların sayısı… , ç

Inşaat malzemesi satan Reşdnuıı îek-z- ::tı gxaiw
Açtı.

“Buyuriysen…”

“Helesen, galwanizli boru var nııdir?”

“Wardiıx Ne kadar istiysen?” _ w_

“Yirmi metre istemişemdir, ama, _viYnN-?W *””””‘
kesiysen…”

Ilkini kesmiş Reşo… Telefon çalnııs

“Helesen babo! Kesmişendir?”

“Kesmişemdirm Nireye gönderiyırm

“Göndermiysen, arkana sokiyseıı… _ m_ ,m

Denileni yapmış Reşo… Yarım saat sonm .”
lefon… Heyecanla açmış… Aynı ses…

“Dediğimi yapmışendir?”

`Yapmışemdir…”

“Iyi… Şimdi çıkarıysen…”

.
İ
3
r/

.. Au … n
`….ıv uc. H.

_ İ Ti’- &:0

a
ışıvırgrışıuu DEV ANKETİ:
LIDEHINIZ NASIL OLSUN?

Siyasi pamleıimizin “zıltematıflider” üretmek
gibi bir alışkanlıkları olmadığı içiıı, cidcü şekilde bunalım çıktı.

Liderler nasıl olmalı?

Herkes bu konuyu soruyor, her kafadan başka

SORU l. “Liderimin boyu boyuma uygun olmalıdır…” Anketimi cevaplandıranların yüzde
13’ü böyle dedi. Kısa boylu oluşunu kompleks yapıp makam koltuğunun ucuna tüneyen, ayak başparmağının mutlaka yere değrnesini isteyen lider
kimdi?
a. Hitler

c. Napolyon

b. Lenin _
d. Erdal Inönü

SORU 2. “Liderim günde iki defa tıraş olmalıdır…” Anket cevaplarının yüzde 8’i böyle istedi.
Rahmetli Mark Twain de, buna benzer şekilde,
“Poiitikacı günde iki defa tıraş olmaya mecburdur!” demişti. Ne gerekçe göstermişti?

a. Temiz yüzlü görünmek zorunda olmaları

b. Opüşürken başkalarının tahriş etmemeleri

c. Iki yüzlü olmaları
d. Berber esnalinı sevindirmeleıi s’ ı

SORU 3. “Liderim korkusuz olsun…” Cevapların yüzde 11’i bu l
yöndeydi. Çankaya Köşkü’nün
bahçesini kargaların pisleyebileceği korkusuyla, “hava koruması” yaptıran cumhurbeyimiz kimdi?

a. ÇevdetSunay

_ b. Ismet Inönü

c. Celal Bayar

d. Turgut Özal

SORU 4. “Liderim sağlıklı
olmalıdır…” Böyle isteyenle- -~
rin oranı yüzde 14’tü. Amerikan Tıp Birliği’nin
tespitlerine göre, 60 yaşını geçen politikacılar
arasında, en çok, hangi ameliyat türüne rastlanmaktadır?
a. Prostat

c. Bademcik

b. By-pass- I
d. Katarakt

SORU 5. “Liderim şık ve çağdaş giyinmelidir…” Bu cevabın anket payı yüzde 12’ydi. Atatürk, Erzurum Kongresi’nde, başkanlık kürsüsüne üniformayla çıktı. Gümüşhaneli Zeki beyle Sivaslı Fazlullah Bey bağırdı: “Uniformayı, apoletlerl, ispoletleri, kordonları, madalyaları çıkar…
Yüce Meclis’in üzerinde askeri tahakküm yaratıyorsun…” Peki, Atatürk ne cevap verdi?

a. Beğenmeyen çıkıp gider
:ama 132

sesler çıkıyor. Şalısım adına söylemem gerekirse, benim liderini. zeki, çalışkan, çevik ve ahlaklı olmalıdır.

Ama, benim gibi düşünen de pek yok galiba…
Tuhaf tuhaf cevaplar geldi anketime. ..

ı b. Başka elbisem yok
c. Hangi terziyi tavsiye edersiniz
d. Ver seıpuşunu, al kalpağımı

SORU 6. “Liderimsözünü tutmalıdır…” Bunu
diyenler yüzde 7’lik bir azınlıktı. “Sen başbakanlığı

_ kabul et, Ça_ııkaya’dan işine kanşmayacağım!” sö
zü hangi ikili araşında geçti?
a. Atatürk-Inönü

b. .fltatürk-Orbay

c. Qzal-Akbulut

d. Ozal-Demirel

SORU 7. “Liderim teröre tâviz

vermemelidir…” diyenler yüzde 8’di.
devletin askerini, polisini unutup, terörle mücadelede sivillerden kim yardım istedi? ı
a. Ismet Inönü
b. Ismet Sezgin
c. Tansu Çiller
d. Köksal Toptan

SORU 8. “Liderim lâik olmalıdır…” diyenler yüzde 9’du. “Beni size Tanrı gönderdi!” mealinde seçmenlere mesaj göndermeyen lider hangisi?
a. Isa
c. Ozal

b. Musa
d. Atatürk

SORU 9. “Liderim mütevazi olmalıdır…” diyenler yüzde
14’tü._ En mütevazi makam
arabasını kim kullandı? Ipucu: Suikast teşebbüsü
de o arabaya binerken olmuştu.

” . a. Atatürk b. Inönü
c. Demirel d. Orhan Kilercioğlu

SORU 10. “Liderim unutkan olmamalıdır…”
diyenler yüzde 4’tü. Nümayişler ve darbeler tarilıimizde baba neyi unutmadı?

a. Şapkasını

b. Devetüyü paltosunu

c. Kader arkadaşlarım

d. “Kendim için bir şey istiyrorsam nâmerdim!”

sözün ü

CEVAPLAR
l) b, 2) c, 3) a, 4) d, 5) b, 6) b, 7) a, 8) d, 9) b, 10) c.

..ı U Lu. ıkı…” …ı iç’

UMUMHANE

HERKESİ
CANDAN BEZIJİHDİ!

Once Matild Itlanukyan
canından bezdirdiler.

Kadıncağızın vergi ;mı
mekten başka suç: .k
Vergisinikuruşu k_ __ ;n
ödeyince, basın ayağa kalin
yor: “Bir umumhaneci kad:
olamadınız!”

ı ı
ş

Ertesi gün işadamlarından serzeniş… “Bizi umumhaneciye benzetmeye hakkınız yok… Ayıptır…”

Sen vergini namusunla
öde, ne benzersin, ne benzetilirsin…

Neyse, demem o değil.
umumlıanecilik 5: ‘Irlâîll”Ekonomik bakımdan zor durumdayım!” diyen Emel Efe*
kan, Çanakkale’deki kârhanesini satışa çıkardı. `

Çanakkale-hhadan GUI*
gör Yıldız arkadaşımızın h&berini okuyoruz… l v _

“Iki yıl önce Şebr; ‘~`
çıkartılan ve 3.07 ‘
alan üzerine ku: ~_
Çanakkale genelew. ‘
ları, binası Ve iÇlnd
birlikte, 5 milyar lirik” ›
cüye çıktı. Modem ‘h3ll“”_^”‘_’_
kaloriferli, ayrıca gülle? “İL
jili yeni tesisler Ş9lî1T’_“_l’^`°”`r
taşındıktan sonra Elit”,
satlaştığını söyir” ”
ekonomik soru’
genelevini satış.: W**
söyledi…”

Yakın zaııman w n.
formu” yapı mal”- – Ç,
değerlerin, genç kuşa?
rı gitti gider. Habenmz

ırĞIF*

-1 n”
da yeğ-Uçt
foto-şaka foto-şaka foto-şaka

duman olan :şıreı-de… mwmırışg

ıvh
`

f

ŞURADA NE GÜZEL KAFA BULUYDRDUK.
BU FISTIK DA NEREDEN ÇIKTI ŞİMDİ?

ı,ı
a

..fF/’a

Tu
,ı . ı
Z

ne . ‘i 3.& 1” b; vvg’ /

SEN ÜZULME KIZIM, BİZİM IPLİKÇİNİN
KÖTÜ NİYETİ YOK, AZICII( MUSTEHCENDİR!

TEIPOl28

BABADAN SANA ÖZEL MESAJIM
VAH GAVITÇİGİMI BEGENDİN Ml?

OLMADI SAYIN…
SÜlEYMAN namına d.şı”î.’.iî`ğîî.lî’ğiı,îââ:

) ci cumhuriyetin doku
zuncu cumbabası oldun… Vatana, millete. üçüncü, dördüncü cumhuriyetlere. yavruvatan Kıbrıs’a. dış temsilcilikleıimize, soydaş cumhurluklara hayirli-uğurlu olsun…

Efendim, ortada henüz fol, yumurta ve üçünc
tur yokken , “Bir yere gittiğim yok, hükümetin başından ayrılıyorum, icranın başına geliyorum!” dedin…

Yanlış yaptın…

Cunıhurbeylerinin tarafsızlığı konusunda aşırı derecede hassastır milletimiz… Atatürk hassastı. Inönü
hassastı. Ortalarda sadece tek parti göründü,, çın.
tarafsız olmaya elleri mahkümdu. Bayar biraz “tersr
davrandı. Ele gelen topuz kısmı DP amblemli ol.
bastonuyla dolaştı, durdu, başına sırf 0 yüzden 27 .’ı
yıs geldi. Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ve Mustafa Kenan Evren (Yoksa ilk ismi Ahmet
miydi?) tarafsız davrandılar. Atatürk ilke İnkılaplarına, milletin ve devletin bölünmez bütünlüğüne halel
getirebilecek durumlarda “azıcık taraf tuttulaı”, ama,
0 kadar olur. Rahmetli Ozal (seléfl taraflıydı. Çok uğraştı, ama, kalbi, eli, hep kurduğu partiye gitti.

Aslında, .doğru yoldasın… “Olmadı sayın!” diyec
ğime, “Oldu sayın abicim, helâl olsun!” demem gr:kirdi. Başkanlık sisteminin meraklısı olduğum iç…
değil, insanın elli yıllık siyasî inançlarını değiştirmesini beklemenin, leopardan beneklerini döknıesiııi istemeye benzediğini bildiğim için… Olmaz… Tarafsızlık, siyasî eşyanın tabiatına aykırıdır.

(Dokuzuncu tarafsız cumhabıı

“Dâvâ uğıuna ölmeye hazır olan lıerlçcsıı.
hay-‘alinde ölünısüzlük yntzır…”

(Iclîcrson Davis. 1858)

“ “Xîîi ~
. molası.

Arap yağı bol bulunca poposuna sürermiş
da parayı bol bulunca lüks araba alıımış… Iı .. . _
mının kol gezdiği dönemlerin Ameıikasında. .âlim
palazlanan zencilerin “pembe Cadillac” almaları *isali… Çarptığın araba, yaptığın kazâ, ezdiğin ğzır
yanına kâr kalır.

Hüsso bastırmış parayı, almış son model .
des’i… O kadarı kurtarmaz, kesmez… Son zam:
rın modası olan stickerları (çıkartmalaııi bir› ‘ `
pıştırması lâzım… “Is There Life After Colle `
versiteden sonra hayat var mı?) yarama
sek tahsil seviyesi (yakın çevrede) hızları
kokul terk… “Bu yazıyı okuyabiliyorsan çok ş& › -^
demektir!” diye tampona yapıştırılan olmaz… Etmfmda tur attığı Atatürk Barajı gölünde başka ami”
yok… Koyunlar, keçiler, çobanlar var. _

Sosyal statüsüne (ve ortama) uygun stickerı bel’
muş sonunda… Ozel sipariş, şaseye ,vaplştll`“”ı`
Arabanın altına…

“Helesen babo! Bu yazıyı okuyabiliyst-Iî `
yemişin demektir…”

-..,._. ız-.ı-aza… .ı g, ~a,>..