Garba açılan pencere ve”Hikaye-i Tansu”

KURTHAN. FİŞEK

Rahmetli Aziz Nesin, “Garba Açılan Pencere” hikayesini yazdığında, 44 yaşındaydı. Tarih yaprakları 1959’u
gösteriyordu.

Papağanların üretmediğini, duyduğunu tekrarladığını
anlatıyordu.

Seçimlere (veya ertelenmesine) beş kala, Tansu Çiller’i
ne zaman dinlesem, hep “Garba Ãçılan Pencere” gelir aklıman:: – .. › v ;u

“Ya biter, ya biter…”

“Ya yapacağız, ya yapacağız…”

ı “Ya olur, ya olur…”

Bu türkçe lafın mucidi Bülent Ecevit’tir. Koalisyon ortağı Necmettin Erbakan’a çok sinirlenmişti. Yıl i 974… “Koalisyon” için konuştu.

“Ya biter, ya biter…”

± ± i’

Her şarkı arasında kostüm değiştiren assolistlere benzeftiğim “baston yutmuş” Çiller ne zaman konuşsa aklıma,
Aziz Nesin’in garba açık penceresi geliyor.

ı› ‘k v:

Beldeye ilk defa tren gelecektir. Yetmişini geçkin, aksakallı müftü efendi, taşra lisesinin yakın çevredeki tek mezununa haber gönderir: “Bizim

penceredir. Bu pencereden ziya girecek, yalnız ziya değil
başka şeyler de girecek… Medeniyet, tekerleklerin üstüne
binerek bize kadar geldi. Tekerlek ne demektir? Tekerlek
medeniyetin ayağıdır. Tekerlek olmasaydı, dünyada hiç birimiz olamazdık. Biz bugün tekerlekler sayesinde ilerliyoruz.
Bu tünele, şu dağlann içine açılmış deliklere bakınız. Şu gördüğünüz delikten neler doğacak neler. Nurlu istikbal bizimdir…”

Alkış kıyamet…

Müftü cuşa gelip devam eder: “Bu bir hazinedir. Eline
geçirdiğin bu hazineyi iyi kullan hemşehril iyi kullanırsan
çok para kazanırsın, zengin olursun, itibann artar. Tekerlekler raylar üzerinde kayacak Her seferi seni zengin edecek
hemşehri! Kaç sefer olursa o kadar karlısın. iş yol açılıncaya
kadardı. Bir kere yol açıldı ya, artık bütün hemşehrilerimiz
bu yolun üstünden kolaylıkla gidip gelecek..”

Kreşendoya gelinmiştir artık.. Müftünün sesiyle kalabalığın heyecanı beraber tırmanır.

“Cumhuriyet sayesinde önümüze gelen bu malın kıymetini bilelim… Binerken, üstüne basarken, içine girerken
TEMPO 160

GARBA AÇILAN PENCERE
VE “HİKAYE-İ TANSU”

titremeliyiz. Dikkatli binmezsek bozulur, sonra bizden başkaları kullanamaz. Elin, yabancının malı değil ki, hor kullanalım. Kendi malımız, bütün hemşehrilerimizin malı. Hepimizin, ortak malımız…”

ı r v:

Nutuk çok tuttu ya, 0 günden sonra nerede tören-toplantı olsa, aynı nutku tekrarlayıp durur müftü efendi… Tarlaya ilk traktörün girişinden ilk kereste fabrikasının açılışına
kadar her yerdeßonu okur.

Tren yerine “traktör” diyerek, döşenen rayların, boruIarın yerine “kereste” koyarak…

Ahali de zevkle dinler, bıkmadan, usanmadan…

t ir ir

Derken bizim delikanlının zengin akrabası Ziya İstanbul’dan gelin getirir. Aile son derece mutaassıptır, ama, gelin ne de olsa istanbullu’dur. Yemek bittikten sonra harem
selam kalkar, kadınerkek bir araya gelir, müftü efendiden
konuşma istenir.

0 da söze giren “Muhterem hemşehrilerlm! Yeni kuru
lan bu yuva garba açılan bir penceredir. Bu pencereden ziya girecek, yalnızca ziya değil, başka şeyler de girecek…”

Bu nutkunu irad ederken, tıpkı treni gösterdiği gibi,
eliyle gelini göstermektedir

oğlan bana bir nutuk yazsın, müftü efendi… Erkek tarafının
trenin geldiği gün okuyaca- homurtularını duymaz, İstanğım…” buI’dan kız aldığı için yayılan
Kendisine verilen bu kut- dedikodulara zaten sinirli olan
sal görevin ağırlığı altında ezilir, damadın kaşının, gözünün oybüzülür delikanlı… Ama, çare namaya başladığını görmez.
yok, emir yüksek yerden gel- coşkuyla nutkunu sürdürür.
miş, üç gün uğraşır didinir, yaz- – “işte, karşınızda bir tedığı metni müftüye ulaştırır… kerlek! Tekerlek ne demektir?
ir ir t Tekerlek olmasaydı, dünyada
Trenin beldeye girişinde hiç birimiz olmazdık. Tekerlek
halk istasyona yığılır, kurban medeniyettir. Biz bugün tekerkesilir, alkış tutulur. Valinin kı- leğe, medeniyetin tekerleğine
sa konuşmasından sonra da, kavuştuk…”
molla ağırlığıyla kürsüye yürü- Hızla artan homurtuları
yüp nutkunu irad eder müftü “takdir tezahüratı” zanneden
efendi… müftü efendi, damat Ziya’ya
“Tren garba açılan bir dönerek devam eder.

“Eline geçirdiğin bu hazinenin kıymetini iyi bil hemşehri! İyi kullanırsan çok para kazanırsın, zengin olursun,
memlekette itibarın artar. Her seferi seni zengin edecek.
Kaç sefer olursa o kadar karlısın genç hemşehri…”

Arkadaşları elinden, kolundan, bacağından yapışmasa, kan çıkartacak duruma gelmiştir damat… Ama bunu da,
konuşmasının damatta yarattığı tekdir duygularına verir
müftü efendi… Devam eder.

“İş bir kere yol açılıncaya kadardır. Yol açıldı ya, herkes rahat rahat gidip gelecek. Arkadaş, Cumhuriyetimiz sayesinde sahip olduğumuz bu kıymetli malın değerini bilelim.
Binerken, içine girerken titremeliyiz. Dikkatli binmezsek çabucak bozulur, başkaları istifade edemez… El nıalı, yabancı
malı değil ki, hor kullanalım. Kendi malımız…”

Damat Ziya arkadaşlarinca derdest edilip salondan çıkarıldığı için konuşmanın bu son bölümünü duymaz, müftü
efendi her zamanki çılgın alkışları niye almadığına hayret
eder.

Üç gün sonra, gelini baba evine pastalar “penceresi”
üya.. Boşanırlar.

ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
ı
ı
o
o
o
ı
o
ı
ı
o
o
o
o
o
ı
o
ı
ı
o
o
0
ı
ı
o
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
ı
o
o
ı
o
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
ı
ı
o
o
ı
ı
ı
ı
ı
o
o
ı
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
ı
o
o
ı
ı
o
ı
o
o
ı
o
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
o
o
ı
o
ı
ı
ı
ı
o
o
ı
ı
o
o
o
ı
ı
ı
ı
ı
ı
o
o
ı
ı
o
o
ı
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
o
o
ı
ı
ı
ı
ı
ı
o
o
o
o
ı
ı
o
o
ı
ı
ı
o
ı
o
o
ı
ı
ı
o
ı
ı
o
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
ı
ı
o
ı
ı
ı
ı
ı
o
o
ı
o
o
ı
ı
o
ı
o
ı
ı
ı
ı
ı

sırıncı ııocııııııı
r ıııor ııısrreııı

YAŞAR KEMAL GÖKÇELİ (Bayram-seyran olmamasına rağ- g
men, Mesut Yılmaz tarafından niye üçü/düğünü henüz anlaya- “Ğ
………………………….. ..RAPORLU r

madığı için) ………………………….. ..

NUSRET DEMİRAL (Ülen köpeğinden sonra kurt/ara da ağıt i
D v

düzme ye başladığı için). ………. ..

CEM BOYNER(Kendisinin ve muhterem retikasının kime
“gıebe” olduğu yavaş yavaş ortaya çıktığı için) ………………… …D

TANSU ÇİLLER (Servetinin kökenlerini açıklamak için, rahmetli annesinin Mustafa Necati beyden kalan emekli mal mü
dürü maaşına sığındığı için) …. ..

………………………………………… ..D r

ÖZER UÇUHAN ÇİLLER (Aile servetinin kökenleri kunusun- ç
da, ne hikmetse, hiç istitini bnzmadığı için) ……………………. ..,..0 ş

SÜLEYMAN DEMİREL (“Herkes bakabi/eçeği kadar çapa/Ã?’
yapsın!” diyerek, Erdal Inönü ve Bülent Eçevitle, beraber, deIaylı mal beyanında bulunduğu için). ………………………………… ..D~ .

CEMAL ŞAHİN
ÖNAY ALPAGO
HÜSEYİN ÖZALP
VEYSEL ATASOY
AKIN GÖNEN

(Kendilerine “fırdöndü” dedirttikleri için). …………………………. ..D

t:

OLDU SAYIN…
NUSRET DEMİRAL

(iýıifıivi iıcıçtsrııvcı ;skısil

“Goldie” isimli köpeğinin Çankaya belediye başkanlığı zabıta
ekiplerince zehirlenerek
öldürülmesinden sonra
ağlamıştın… Köpek leşinin başında döktüğün
gözyaşları, arkasından
düzdüğün ağıtlar beni
çok etkilemişti.

Benzetmek gibi olmasın, ama, Milliyetçi
Hareket Partisi’ne kaydını yaptırırken kendini tekrarladın…

“Gemim beni politika limanının iskeleslne getirdi. İskeleyi
seçmeden önce vasfı tayin benim için önemliydi. Çizgim, ortanın solundan ortanın sağı içinde
olacaktı. Bu çizgi ve ortamda ve
ortanın sağında üç iskele vardı.
Büyük Türk MiIleti’ni temsile
aday MHP birinci iskeleydi. İşte, bu lskelede gemimden indim. Ayrıca MHP’Iilerln ‘Başbuğ’ dedikleri liderlerine ben de
yüce insan, önder diyebilece

ğim için MHP’ye girdim. Tek
hedefim, gençliği MHP’de birleştirmek, toplamaktır. Şehit ve
gazi ailelerini, devletimin ülkesi
ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü korumaya yürekten ka’
rarlı olan görevlileri bu pariİl/e
taşımaya geldim’…”

insaf!

Devletin savcılığınl Yap*
mış biri böyle konuşmaz!

Moralini bozmak gibi olmasın, ama, seçmenimiz keriz
değil, böylesini de kendisine
vekilyapmazl

kia

HAFTANIN HİKMETİ

“İtaat etmek, yönetmekten çok daha kolaydır…”

(Thomas & Kempis, 1458)

BİR nıEcLİsiN AlVATQMİSİ:
noN BABA ımNELıM:

Bunca yıldır siyasetin içindeyim,
böyle bir ‘yüce meclis l’i ne gördztm,
ne işittim. 450 milletvekilinin
Lastamam 139 tanesi parti
değiştirrrıiş… Hapse atılanlan
cabasr…

Şimdi seçimler Allah ‘ın izni,
Anayasa Mahkemesi ‘nin kavliyle
yenilenecek…

Kim gider, kim kalır, bilemiyorum,
ama, Allah encamımrzı lrayreyleye…
Keşke yeni gelenler eskilerini
aralznasa…

Ünlü bir ağız armonikacısıyla soya
daştır. SHP’den yola çıktı, DSP’ye
giremedi, DYP’de karar kıldı. Adı Cemal
Şahin’diı. Memleketi neresidir?

v a. Kayseri

b. çorum
c. Şırnak
d. Beytüşşebap
TBMM’nin i15’inci istifa dilekçesi
onundur. Yaptığı işle soyadı arasında uyum vardır. Bilim bakalım kim?
a. Mehmet Dönen `
b. Sırrı Satılmış
c. Bestami Teke
d. Nedim Paragöz
Politik nedenli istifalar milletvekillerini genellikle bağımsız sandalyelere
taşıdı. 1994’ün ilk günü DYP’den istifa

ğ eden Abdülmelik Fırat, “Atatürk’e karşı”
‘ bir dilekçeye imza atarak RP milletvekili

Hasan lüezarcryla buluştu. Kimin torunudur?

a. Şeyi. Sait

b. Mustafa Kemal Atatürk

c. Ahmet Kenan Evren

d. Turgut Ozal

Mustafa Yılmaz SHP’nin “yolsuzluk
lara kucak açtığını” söyleyerek
DSP’ye geçmişti. SHP’den sıtkı sıyrılıp istifa ettiğinde ne bakanıydı?
a. Yolsuzluk
b. Bayındırlık
c. Kültür
d. Kadın

27 Mart’ta “yeni ufuklara” yönelerek, Leyla Yeniay Köseoğlu’yla bir
likte D_YP’ye geçen ANAP İstanbul millet; vekili Ibrahim Ozdemir, yine ANAP’a dön. dü. Bu sefer yanında kim vardı?

a. Necdet Yazıcı

b. Necdet Yazar

c. çönül Yazar

d. Ibrahim Müteferrika

. ANAP İstanbul milletvekili Tunca
Toskay ve Osman Ceylan’la birlikte
MHP’ye geçti. Şimdi, MHP’nin DYP’yle değil, ANAP’la ittifak yapmasını öneriyor. Bu
değişken milletvekilimiz kim?
a. Hun imparatoru Attila
b. Halil Şıvgın
c. Börklüce Mustafa
d. Mustafa Taşar
En olaylı istifa söylentisinin kahramanıdır. Bu olay kendisine hatırlatılınca çok kızdı, ANAP’lı BaIcılar’a “sen eşcinsel misin?” dedi. Kimdir?
a. Zührevi Hastalıklar Hastanesi
haşhekimi
b. Kamer Genç
c. Mazhar Osman
d. I-lalil Ibrahim çelik
Yukarıdaki sayın milletvekilinin öfkesi dinmemişti. “Ağzıma fermuar
mı koydurayım?” dedi. Hızını alamadı.
ANAP’lı Şükrü Yürür’e de giydirdi. Ona ne
dedi?
a. Boyun kadar aklın yok
b. Kıçının üstüne oturturum
c. Ebleh misin?
d. Gelirsem oyarım

Asıl kıyamet milletvekili listeleri

açıklanınca kopacak… Listelerin
açıklanmasını 25 Kasım’a ertelemek için
“can düşmanı” partiler aynı dilekçeye imza koydular. Dilekçeyi aşağıdaki partilerden hangisi imzalamadı?
a. DSP b. MHP
c. ANAP e. DYP e. CHP

Watergate skandalı yüzünden Amerika’da yer yerinden oynarken, Avrupa ilğisizdj. Amerikalı bir gazeteci, Fransız Komünist Partisi
genel sekreteri Marchais’e
sordu: “Niye tepki gösterilmiyor Avrupa’da?”

Marchais güldü: “Telefon
dinlemek devletin aslî görevidir. Muhalefetin telefonlarını hükümet dinlettirmiyor
olsaydı, asıl 0 zaman şaşardım…”

Hürriyet’in Ankara büro
şefi Faruk Bildirici’nin enfes
bir yazı dizisi yayınlandı, bitti.

“Telekulak”…

Herkesin ağız tadı damağında
kaldığı için, Faruk’un üzerinde
“Şunu kitaplaştır!” baskıları yoğunlaşmaya başladı bile…

II. Abdülhanıit’in 33 yıl saltanat sürmesinde “telefon dinletme”
var. Devlet memurıı Talat’m kısa
zamanda İttihat-Terakki Cemiyeti’nin kuvvetli adamı, sonra da Osmanlı’nın sadrâzamı olmasında,
Edirne P’l”l”sinde dinleme memur

(Haftalık Anagram Analiziniz)

NECMETTİN CEVHERİ ,
NE CICI VEREM ETTIN!
( “I” Joker)

MEHMET TAHİR KÖSE ,
HEM KOR, HEM ATEIST

,, ÖMERBARUTÇU
OMER BARBUTÇU
( “B ” Joker)

_ ERTEKİN DURUTÜRK,,
DIRENEN KURU KURT

SALMAN KAYA
AsAL MANYAK
İSMAİL CEM IPEKÇİ_

PEK AcEMı MıLıs

, FİKRİ ounııııu SAĞLAB
FILMDIR, KU u SAGAR

_MEHMET GAZİOĞLU
OGLUMA HEZIMET

MEHMETAL] YILMAZ ,
EN ZAHMETLI MULAYIM
( “UN” Joker)

duman olan yerde…

BU KİTABI BEKLEYİN!
?BEN pEVLETIM,
,DINLERIM ANAM!”

BİR isim BİR İŞLEM

MESUT BARZANİ ZEBANİ SURAT

luğu yapmasımn büyük rolü var.

Komiklikler de var Faruk`un
kitaplaşmaya başlayan çalışmasında….

Tansu Çiller’in Uzan ailesine
ait 0542’li Telsim, Mesut Yılmaz’ın
da (nedendir bilinmez) 0532’li
Turkcell kartlı cep telefonlarının
kendi parti örgütlerince kullanılmasııu yasakladıklarım Faruktan
öğrendim.

Kitabı bekliyorum. Belki hayatım değişir.

FIKRA

ırat-Dicle hattının doğusunF daki en kıdemli semerci öl
müştü. Genç eşekler bayram ediyor, yılkıya yaklaşanları
hüngürdüyordu.
Sıpalardan biri (yükselen değer),
kart eşeklerden birine (irtifa kaybetmeyen kıymet) sordu: “Ne ağlaşıp duruyorsunuz? Kurtuldunuz
heritten…”
Kart eşek iç geçirdi: “Aaaahhhhh
aaahhhaaahhhh! Bel göçertmeden,
dip oymadan, bacak kırmadan semer yapmayı tam öğrenmişti, göçüp gitti. Şimdi yenisi gelecek yerine… Acemi nalbant kürt sıpasında
öğrenir…”

Üç yıl sonra Nevruz arefesinde, bu
fıkrayı Ünal Erkan’ın niye anlattığını merak ederdim.

öğrendim.

lélTEMPO