Futbolun “Türkiye tarihi” değil, Türkiye’nin tastamam siyasi analizi

7 î/irsc.”
. ı

KURTHAN FİŞEK

~ çam… t’
tanım’ .iısıaaıkßebnı

rgraçıunýrükkiv: TARİHİ” qeĞiı, , _
TURKIYFNIN TASTAMAM SIYASI ANALIZI

“İkinci Meşrutiyet” (1908), Türkiye tarihinde, kelimenin tam anlamıyla, burjuva demokratik devrimiydi.

Topluca sokağa çıkmayı, gösteri yürüyüşü
yapmayı, yüksek sesle bağırıp çağumayı öğrendik.

“Yolların yürümekle aşınmayacağını, kalabalıkların meydanlarda toplanmasıyla
devletin batmayacağını, çünkü, devletin gemi olmadığını”, şimdiki sayın cumhurbaşkanımızdan çok önce, Osmanlı insanı öğrendi.

***k

1908 yılının 0 Ağustos-Eylül ayları, memuruyla. öğrencisiyle, zâdeganıyla, bezirganıyla,
veziriyle, reziliyle, herkesin, “Oh be! Hayat
varmış!” diye bağırarak, umutla, cesaretle sokaklara doluştuklan aylardı.

Yaşanan balayı üçüncü ayın başında bitti.

‘kirk

“işgünü” adı altında günde 16-18 saat çalıştırılan, sanayide 6-7, tarımda 1-2 kuruş yevmiyeye talim ettirilen işçiler, demokrasinin
kendileri için de geldiği zehabına kapılarak,
grev yapmaya kalkıştılar.

Abdülhamit’in tavasından lttihat-Terakki’nin ateşine atladıklannı bilemezlerdi elbette…
Safoştur bizim insanımız…

***k

Olacakların ilk işareti İstanbul tramvay işçilerinin grevinden geldi.

“Trafik aksıyor” diye, başladığının ertesi
günü bastınldı grev…

Ama, Memalik-i Osmanî’nin her tarafına yayılmıştı grevler…

Se1anik’ten Manastır’a, oradan Demirkapı,
Üsküp ve Metr0viçe’ye sıçrayan şimendifer işçilerinin grevine Aydın demiryolu işçileri de
özendi.

O kadar fazlaydı artık… lttihat-Terakki iktidarı, Mecidiye zırhlısıyla asker çıkarttı İzmir’e

Ellisi ölü, onun dört mislisi yaralı, hepsi işçi,
üç yüze yakın telefatla grev bastırıldı.

Ardından da “Tatil-i Eşgal Kanunu” geldi. Yani, grev yasağı…

i***

Osmanlı insanı, sokaklara çıkıp öbeklenmeye, toplaşıp yürümeye, koro halinde bağırıp çağırmaya alışmıştı bir kere…

İttihat-Terakki müdahalesi yüzünden, bu
zevkleri kursaklarında kalmıştı.

Üst yönetimden biri, “Bari ayaktopu seyretmeye gidelim” dedi.

Topluca maça gidildi. 1908 yılı sonbaharın
.mış boşanmış

ğın K olan hangi mı&

da Osmanlı tarihinde ilk defa, “seyircili futbol” oynandı.

rk**

Hangisiydi, hatırlamıyorum, kitabımın birinde şöyle demiştim: “Sporcu değil, seyirci milletiz… Bunun müşterek sorumlusu, padişahların kalabalık korkusuyla Osmanlı insanının açık hava korkusudur…”

Okolofobi… Yani, kalabalık korkusu…

En aşırı okolofobimiz İkinci Abdülhamit’tı.

Ne idüğü. ne edeceği belirsiz kalabalıklardan zerre hoşlanmaz, çok da korkardı. Dahası.
futbolun İngiltere’deki ilk yıllarında, maçtan çıkan kalabalıkların, sırf zevk için, hükûmet konaklarını, karakolları. adliye binalarını yakıp
yıktıklarını duymuş, 0 zamanki adıyla “ayaktopu”ndan büsbütün pimpiriklenmişti.

Kuleli, Mekteb-i Sultani, Robert Kolej gibi
seçkin okulların yüksek duvarlarının arkasında
Cimnastik yapılmasına, voleybol, basketbol oynanmasına izin verdi.

22 kısa pantalonlu adamın bir meşin yuvarlağı tepmesinin bu kadar seyirci kalabalık topladığına huylandı, futbol oynattırmadı Türkiye
â “ağında” lîayiıtıii .kendisi sporcu: Herkesin de
ayıxa lıaldığıgçhakêmsiz yapılan bir
“ile 3 ’emğatsbyw-onundur.

,t,

il` Äyaprnalgroman yazmaktan daha

::ah Hanı iBelınondo ve lulio Iglesias
‘ korur
iSoreıııKierkegaard y _ ş r

yıkıma-ı› b, sıc, 16) a.

“Politikada her şeyin sorumlusu

vardır, ama,_bir tek suclusunu

bulamazsınız…”
(Henny Youngman. 1948)

Agorafobi… Yani, açık hava korkusu…

Cumadan cumaya saraydan çıkardı Osmanlı
padişahlari… O da kerhen…

Gerçi cami cemaatinden de korkarlardı, ama. o
kadar da fedakarlık gerekirdi.

Ya futbol! Olmaz! Kumkapı meyhanelerinde
iki kadeh atan münafıkların “Dürterim böyle
padişahı!” diye Topkapı Sarayı’na yürümesi
neyse. gol atınca (veya yiyince) aynı lumpen takımının “Dürterim böyle düzeni!” diye Yıldız
Sarayfna yürümesi aynıydı.

Futbol yasaklandı. çünkü, futbol toplumun
aynasıdır. dışavurumudur.

*t*

Siyaset futbolu hep kullandı.

Abdülhamit’i deviren İttihat-Terakki yönetimi,
futbol seyircisini kafaya almak. kendisiyle özdeşleştirrnek için. Progres kulübünü devletleştirdi.
Altınordu yapti (1913).

Hürriyet-İtilaf Fırkasrna karşı futbol sahalarında. “propaganda zaferi” kazanmak için, bütün
rakip takımlann oyuncularını askere aldı, Kafkas
cephesine sürüp öldümü.

*t*

Belki dağıttım. ama. futbol toplumun aynasıdır.

Tribünlerimiz de daha fazla teröre gebedir. El

Reşo papağan almış evine… Konuşmayı
öğretecek…

Başlamış… “Ben aptalım, ben aptalım,
ben aptalım… Hele söyleyesin lan babe!”

Papağan İsmail Cem’in kürt söylemini
dinliyormuş 0 sırada… Başını kaldınp tekrarlamış…

“Sen aptalsın, sen aptalsın, sen aptalSın…”

ANAqRAM ANALi_zLE_ııiıyıiz__ KONUSUNDA
DINGILDEYEN IŞKILLI TUZUKLER…

“Anagram” bir siyasi mizah türüdür.

Önemli bir kişinin adındaki harflere yer değiştirterek, takla attırarak, “yeni kelimeler” üretmektir.

Eleştiri değildir. Hakaret değildir. Espridir.

i***

Bu anagramlan, TEMPO dergisinde, 13 yıldır yapıyorum…

Aynı adamlann benzer veya yakın anagramlannı
tekrarlamaktan bıktıydım, TBMM seçimleri yenilenince, MHP’liler girdi devreye…

Hakaret ettiğimi sandılar, akıllarınca eylem koydular.

***k

İsimlerindeki harflere yer değiştirmemden Ahmet
Kenan Evren gocunmadı, alınmadı. Mahkemeye vermedi. Gazete üst yönetimine şikayette bulunmadı.

Ne gibi anagramlar yapmıştım, bakalım netekim…

***k
AHMET KENAN EVREN
EN RAHVAN NETEKIM
(“İ” Joker)
EMRET HANEDANI
(“D” Joker)
KERHEN EVET ANAMI
NÃMAHREM TENEKE
(“M” Joker)
ANNEI ANNEI MEHTERI
(“N” Joker)

TAM VEREN HÃNENDE
(“D” Joker)
NEREM “TENHA ENKAZ”?
(“Z” Joker)

NE KAN, NE MERHAMET
(“M” Joker)

NE ERKEN MAHVETTIN

_ (“Tl” Joker)

EN EMANET KIRVE, NAHI
(“l” Joker)
AHMET KENAN EVREN
(Bizatihi kendisi joker)
***k
Süleyman Demirel de bizzat ve şahsen sıkılmadıydı, ama, Adalet Bakanlığı işkillendi. Cumhurbaşkanı’na hakaretten mahkemeye verdiler, beraat ettim.
***k
Değişik dönemlerde kendi anagramlanmı da yaptıydım…
i***
PROFESÖR DOKTOR KURTHAN FİŞEK
HER KÖR TOTOSUNDAN PROFÃŞER
KURTHAN FİŞEK (SlFlRCl HOCA)
KORKUNÇ FIRSATÇI FAHİŞE
KURTHAN FİŞEK
ANGUT, EŞEK HERİF
(“EGE” Joker)
SIFIRCI HOCA
OH! l$lRACAM!
(“M” Joker)
SÜLEYMAN KURTHAN FİŞEK
UTAN, MANYAKÜL EŞEK HERİF!
(“Rİ” Joker)
BEN FİŞEK,
EŞEK, İBNE (“E” Joker)
(Okuyucu hediyesidir, “Ben,
Claudius”tan mülhemdir)
SÜLEYMAN KURTHAN ı=lşEK
AY! NE SÜMÜKLÜ, UŞAK HERİF!
(“ÜÜ” Joker)
i***
Kendine gülebiliyorsan, herkese gülebilirsin…
Teşekkürlerimle, sevgi ve saygılarımla.
j Devam edeceğime, şüpheniz olnûm… i;

SIFIRCI HOCA’NlN NOT DEFTERİNDEKİ OLMADI SAYINLAR i

METİN şAHİN (DSP)

HANİFİ TİRYAKİ (MHP)
NİHAT GÖKBULUT (ANAP)
TUFAN YAZICIOĞLU (DSP)
GAFFAR YAKIN (DSP)
HİKMET ULUĞBAY (DSP)
MASUM TÜRKER (DsP)
HASAN METİN (DSP)
NECDET TEKİN (DSP)
RAMİS sAvAş (DSP)

TARIK CENGİZ (DSP)
HASAN ÖZGÖBEK (DSP)
ABDÜLKADİR AKCAN (MHP)
ALİ UZUNIRMAK (MHP)
SÜLEYMAN COŞKUNER (MHP)
HAKKI DURAN (MHP)
MÜCAHİT HİMOĞLU (MHP)
İLHAMİ YILMAZ (MHP)

ALİ GEBEŞ (MHP)

LÜTFİ CEYLAN (MHP)

SAİT AÇBA (FP)

ZEKİ ERGEZEN (FP)

ALTAN KARAPAŞAOĞLU (FP)

ASLAN POLAT (FP)
ALİ COŞKUN (FP)

ZEKİ ÜNAL (FP)

AHMET DERİN (FP)

CEVAT AYHAN (FP)

ALİ ER (ANAP)

AYDIN AYAYDIN (ANAP)
YILMAZ KARAKOYUNLU (ANAP)
NESRİN NAS (ANAP)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (ANAP)
OĞUZ TEZMEN (DYP)

RAMAZAN GÜL (DYP)

CELAL ADAN (DYP)

MEHMET ALİ YAVUZ (DYP)
VEYSİ ŞAHİN (DYP)

KEMAL KABATAŞ (DYP)

BEKİR GÜNDOĞAN (Bağımsız)

(TBMM Bütçe-Plan Komisyonu olarak, oybirliğiyle, hem kendilerine, hem böyle abuk bir yasayı ;ş
iptal edebilecek olan yüksek yargı mensuplanna,
“açık avanta-rüşvet” verecek kadar “uyanık” ol- _
dukları, ama, “Çüüüşşşş!” lâfını işittiklerinde pistıkları için) ……………………………………………………. ..0 i