Fransa mı, Brezilya mı? Yoksa, memur maaşları mı?

PAZAR, 12 “remm

u.

ç Fransa mı, Brezilya mı?
Yoksa, memur maaşları mı?

ÜNYANIN en ünlü uç
D tenoru, Placido Do
mingo, Jose Carreras
ve Luciano Pavarotti, hayatlannın en büyük “kehanet” başansını gösterdiler.

Dünya Kupası başlamadan
önceki basın toplantılarında,
“Kim kazanır bilmeyiz, ama,
finali Brezilya-Fransa oynar!” damişlerdi.

Tuttu.

. ı’

*i*

Üç büyüklerin ikinci kehanetleri
tutmadı.

– Kapanış konserlerini 800.000 kişinin izleyeceğini söylüyorlardı.

Yağdı yağmur. çaktı şimşek, ortalığı seller götürdü. Konserin bitmesini
beklemeden herkes kaçtı. Çoğu da
gelmemişti zaten… ‘

Bir “O” (yazıyla sıfır) atıldı.

80.000 kişi dinledi, 720.000 kişi
evlerine kaçtı.

Kasap et derdinde, koyun can derdinde ne de olsa…

*i*

Pavarotti-Carreras-Domingol
üçlüsüyle bizim “Yılmaz-EcevitCindoruk” üçgeninin ortak özelliği
var.
Bizimkilerin ilk tahminleri tuttu.
“Mevcut hükümetin basbayağı uzun ömürlü olacağı” yönündeydi

Dinozorlar bir buçuk milyon sene
yaşadı. kelebekler doğduktan 15 gün
sonra ölür. İkisinin aritmetik ortalaması tuttu.

Ama, ikinci tahminleri tutmadı.

“Memura verilebilecek en büyük zam, enflasyon hızını tek haneli bir rakama indirrnektir…” 4

Şimdiye kadar olmadı, bundan
sonra olacağa da benzemiyor.

Kehanetin devamı vardı.

“lcraatırıuzı gören, izleyen bütün memurlar arkamızda olacak…” ‘ ,

Bıırada fena yamldılar. Memurlar,
arkalarında değil, sokaklarda… ı

işçiler heptendir zaten orada…

‘-2 ~ vi. a›

Çalışanı dertte. emeklisi dertte…
50-80 milyon liralık ortalama bir maaş memur, aslın- _
da, buıınıctûnetîrrarkzsîxidéfolabihrı” *’
f Pehlivan tabiriyle; arkayıfdola*

um› »ne abd?’ ~

rıızıroıı

URTHAN rişısı( :

lah! _
Hele bir seçim olsun, sandıklar beri gelsin! `

Bizim BŞÜ (bermuda şeytan üçge- ›

ni) toplandı, memur rnaaşlanna yapılacak zam konusunda anlaşamadı.

BŞU’nün dördüncü köşesi (nasıl
oluyorsa?). sembolik jestlerle, önce
zabıta kıyafetine büründü, sonra da itfaiyeci kasketini kafasına geçirdi.

Hem bakkal-kasap etiketlerinde,
hem memlekette yangın var. Sanırsınız. bir tek o söndürecek…

Amaaaannn! Pazar keyfinizin içine
ettim galiba…

**i

Aslında. iyimser insanımdır. Akşam yatarken, “Bundan daha kötüsü olamaz nasıl olsa!” derim.
ertesi sabah tozpembe bir dünyaya
gözlerimi açanm…

Ama. karamsar olmaya başladım.

Bundan daha kötüsü de olabiliyormuş meğerse…

***k

Padişah ll. Abdülhamit futboldan hoşlanmazdı.

Hoşlanmazdı, çünkü, kitlesel bir
aktivitedir futbol…

Kısa pantalonlu 11 kişi bir tarafta,
11 kişi öbür tarafta, 3 karagömlekli
yüce yargı makamında, elleri kolları
bağlı onları izleyen binlerce, yüz binlerce, milyonlarca kişi, ya tribünde, ya
ekranlannın, ya radyolanrun başında…

Kazanan da saldırganlaşıyor, kaybeden de…

Abdülhamit’in futbolu sevmemesinin sebebini, psikiyatri uzmanlan,
“agorafobi” olarak açıklar.

Yani, açıkhava, sokak, kalabalık

rkusıı

Sokakla kalabahk birleşince büsbü` ` ııv ‘k ±
bugün bitiyor. Memur maaşları sahgımn BŞUdetekrar günde geliyor. hayırlısıyla…

ı

ı