Festina Lente, Speude Bradeos! Ağır Ağır Acele Ediniz Lütfen!
İĞH H *tJİği İ yĞİMHıIGSFııı
FESTİNA LENTE, SPEUDE_ BHAIJEÖS!
AGIB AGIB ACELE EDINIZ LUTFEN!
f_ anglosaksonların, cermerılerin “bü rokrat” tabir ettikleri devlet nıerııur L» larından çok korkarım. Konfiçyıısuıı
lafı. “korku saygıyı beraberinde getirir…”
Niyıe korkarım? Niye saygı duyarım?
Niye önenı veririm?
Mekteb-i Mülkiye-i Fünûıı-u Şâhâne’deki hocalık _vıllarımda (yirmi sene!.
“bürokrasi” anlattım. Bilmeyenler içiıı
dipnot düşnıem gerekirse, bilimsel ilıtisasım devlet idaresidir.
reklerin. romalılarııı. (renklerin.
Ders yılının ilk günündeki ders açış ,._
cümlem şuydu: “Türkiye’de bürokrasinin
işleyişi, fahişenin çocuk yapmasına benzer… Biri yapar, öbürü bozar…”
Ondan sonra, bürokrasinin şaşmaz
kuralını, altın kuralını söylerdim: “Yarına
bırakabileceğin işi bugünden yapma…” Niyesibasitti.
E; Dünya ölümlüdür, yarın gelmeyebilir, bugünden boşuna
yorulma…
Dünya ölümlüdür, ama, değişkendir. Yarın gelebilir, ama, bugünden yapmak zorunda kalıp seni yoracak işin yapılması ihtiyacı yarın ortadan kalkmış olabilir.
Yarın ola, hayrola!
I. C ı’
Bürokrasinin ağır işlemesi “bize özgü”
değil…
Ispanya veya Meksika’da devlet dairesine işiniz düşerse, oradaki bir yazıcı (bürokrat), başını kaldırıp _yüzünıüze bakmaya tenezzül bile etmeden, “manana” ıyann
gel) der. Bu lafın klasik batı dillerindeki
karşılığı, ya Festina Lente. ya Speude
Bradeöstur.
Yani, “ağır ağır acele ediniz…”
Yani, “aceleci bürokrasiye şeyîıııı karı
şır…
Daha daha türkçesini, yirmi yıl önce
çizdiği altı karelik bir karikatüıünde Semih Balcıoğlu ağabeyimiz vermişti. Adam
dilekçesini uzatıyor. Diyalog başlıyor.
“Dur be kardeşim, daha yeni geldik…”
“Bir bilmece de halledemeyecek rııiyiz
yani?”
“Saate bakmıyor musun. yeıııek saati…”
::Dur be birader, yenıekten yeni geldik…”
“Anıma uzattın sen de yahu!”
“Arkadaaaşşşl Dikkatli konuş, karşımda devlet nıemuru var…”
c c c.
Sonra Aziz Nesin’in “Yeşil Şapkanın
Evrakı” hikâyesini
anlatırdım.
Adamın biri, alt-ı
aydır iş takibine gidip
gelmekten bıkmış.
“Lânet olsun!” deyip
devlet binasından çıkmış, kel başına kış
ayazını yeyince, ördek
yeşili, 59 numara.
tüylü, iki hava delikli.
siyah kurdelalı, kenarları kıvrık ve hafif
yukarıya bükük şapkasını içeride unuttugunu anlamış, apartopar geri dönmüş… Şapkanın peşine düşmüş… Ara da bulasın.’ Işleme girmiş bile…
Şimdi de adamın yakınmasını dinleyin…
“Hani, çocuklar birinin şapkasını kapar da elden ele atarlar… Şapkası alınan
da ortada fır döner. Ben de öyle… Şapkayi
bir türlü ele geçiremiyorum… Bizim şapkanın muamelesi öyle bir hızlı yürüyor ki.
ben bir odadan girene kadar, şapka öbür
odaya geçiyor. Şapkayı verdiler sonunda…
Şapkanın iki hava deliği olmuş. iki yüz de
` ~ lik… Evrakı. zapt) iğneleye iğneleye benim
şapka delik deşik olmuş…”
o o o
Bürokrasinin bir başka kuralıdır. Ne zaman, hangi hızla işleyeceğî hiç belli olmaz…
Bir buçuk nıilyon maaşlı bürokratın üç gün
geciktirdiği imza, trilyonluk imparatorluğu
çökertir. Canı istedi mi, gözü gibi biriktirdiği
parayla aldığı bir şeyi adama haram eder.
Ankara bürokrasidir, Ankara devlettir.
“Türkiye’nin artık Ankara olmadığını”
söyleyenlere. daha doğrusu öyle zannedenlere, bütün bilimselliğimle, ithafımdır!
HİKMET ÇETİN (Yirmi yıl sonra Arap’ların kafasına 99.,,
ambargosunu soktuğu için)………….._.._-._~.. `
…______`o
TÜRKAN AKYOL (Üzerine hiç mi hiç vazife olmadığı rw,,
‘radyasyon abanılıyor’ dediği için) ‘
………………………….. .. °
KÖKSAL TOPTAN (Talim-terbiye kurulunun elır a – – ;cm
dızginlennı alanıadığı içinl… _ _ o
HÜSEYIN RAHMİ GÜRPINAH (Talim-terbiye ı ,, h,
türlüyararıanıadığı . _` ı
NEcMEITlN ERBAKAN (S0maIi’deki asken na-eıg,
kerametini bir tek o anladığı için) ………………………………………. _J
HÜSNÜ DOĞAN ?Radyasyon abartılıyor’ diyerek 533%
samanı kanştırdığı için) …………………………………………………. .. __
HASAN CELAL GÜZEL (Yok yere radyasyon b: _~ , 5;;
ÜNNERslTEıER (Arif Yüksel? ziyadesiyle hakketııklen m;
FERNANDO COLLOR DE MELLO (Çocuklarının mu
ağaçlarına haciz gelinecek kayar gerzek olduğu için) ……
ı L:: Z 7
_’ ~ – Sırrı.’
(Haftalık Radyasyon Analiziniz)
î KARADENİZ
g ÂRAZ NE Kl DA?
( “A ” Joker)
ğTURŞUIKENANIHSAN A r __ .
;SAHLSURGlTNE j
,UNUTKANı
g (“U”J0ker) S
l CAHlT ARAL
l HACIRLIAPTAL
ı WP/Luoker) 1
i CAHIT ARAL
g RICACIAHLAT
l (“CI”J0ker)
3′ KENAN EVREN
‘ NEREN TENEKE,
KAFAN Ml? f
(wErEK/MAFuokeı)
. r-İÇ)
OHAINDH.,“AĞA’MI? ._ ,
AHMETYÜKSELÖZEMRE i, -f ‘
OKUZ-AT MESELEYI ~ O’ ^
(Ev/rAUokeı) ” ‘
KEMAL KARHAN ı
(” TU” Joker)
RAHMİKOCSÜLEYMANDEMİREL
KoNu URKE NEREDEN
ÇIKTI UNLAR?
A İHSAN DOĞRAMACI
MAHVEDER ,
1
AH, NE MATRAK KUL! zî. k* :
TATLI TATLI ERNOBİL’DEN
(İkisi de Joker)
KURTHAN FİŞEK
. _ i, BİM._NElE_B OLDIIBİZE?
EELDUNELIM, ESKI
GUNlEBIMIZE!
ilın son günlerine kadar
,s, a atın arası iyiydi. En azıniç). tatsızlıkları yoktu. Derken,
_, ~~ koç tos attı: “Koskoca yılı
vezellkle geçirdik!” At altta
1,,, . Kişnedi, şaha kalktı:
erdjk de almazlık mı ettiniz?”
gg.’ di, araları limonî… Neyse,
‘ahtan umut kesilmez, yaka:if: devam, “gönül yarası” tez
panır. 1993 yılının gündem
f’ ddelerindeıı önemli bir tanet: teşkil eden bu fotoğrafı yaigîg amama izin veren “Siyah
ýaz Karakartal” dergisindeki
* dostlara teşekkürler…
icıı-:N SAYGILARIMLA!
Onümde bir mektup var. Mülkiyeli kardeşimiz Recai lskendefden…
“Siyasaldan mezun oldum. yarışma sınavlarınr kazandım. nıeslek menıuru olarak
dışişleri bakanlrğına girdim, çalıştım. usûl.
teamül. kanun ve statülere aykiri olarak. `idari menıur’ yapıIdım. Bu durunıu protesto ı
etmek için kibar şekilde yazdığım dilekçe _ıüzünden. memuıiyetime son verildi. Basın-Ya- `
yııı Genel Müdürlüğü’ne başvurdum, ingilizce. fransızca ve almanca bildiğim için. hemen
işe alındım. Toptan 95 görev yaptıktan sonra.
işime yine son verildi…”
Yakınma devam ediyor: “Yapılan yapıla
.bilecek her türlü yabancı dil sınavını başar
dım. Türkiye’nin dış politikası konusunda bir
`. sürü monografım var, verilen her işi yaptım.
Bir tanrının kulu çıkıp da niye kovulduğumu
söylerse sevineceğim… Saygılarımla!”
Benden de saygılar! Warum? Why?
CMUK GELDİ GİHANE TAKSİ PARASI BAHANE»
* SAYIN BÜYÜĞÜMÜZE
W
N
27 MAYJS ŞARKISI_
12 EYLIII. TIIIIKUSII
Bütün televizyon
kanallarını (ve reklâm
gelirlerini) özel boru
htlanna kaptıran Ketim Aydın Erdem, önce
şıiniir, sonra basın-ya
pazarlamak da dahil,
TRTye ipe sapa gelmez
işler yaptırıp, müesseseyi 65 milyar lira zarara soktuğu için…
Hiç yorum yapmıyorum… CMUK’u seven
var, kanunun yazılışını
mileri daha iyi nezarethane isterken, şikâyet
üzerine gözaltına alınan
CMUK’u kocalarından
öğrenmişler…”
Hatunlara yöneltilen
suçlamalar, hırsızlık,
yankesicilik…
Mâdem CMUK
SHP`li Mustafa Kul_
ma, en sonra TRT ge- gazetemizde, dergimiz
ulmüdürü… deydi. Konuştu:
_Ayiptır söylemesi, “K.A.E., o dizelerişßle,
&ıyı tarafı şairliğidir. daha sonra söyledikle
.127 Mayis 1960 önce, günlerimizin hep
lık, hep bulanık
_ nu söylemiş
riyle, en sonra icraatiyle, her devrin adamı olduğunu gösterdi. Men
deres düşmanıydı
‘i Derken, mü- şiirleriyle,
_ 9 Oldu, Menderes
_ _mn dostu oldu
l dızilerıy
İUTUİ- le…”
P Sosyal
Ek_ demokra`° 1 sinin
“nda” 90″ Kuluna iveOPİÜ. ya kuluna› bir
* ” 13″” CüIn- sorum var: “Genç
i de kararmış buiz.’ ” kurtuldu. Ne’ 51156 üstünde
sin (1957 doğumlu ›, bizim yaş kuşağının yaşadığı, ikisi başarılı.
befrléîkler açtı, üs- ikisi başarısız, dört
ı 81 yağdı. derbede kaç yaşındayĞfîleýl oturtmak dm? Eleştirdiklerinin.
_` llefâfîlz, ben me- kaçta kaçını yaşadın.
d_ ‘m- kaçta kaçını okuyup
ımY aynı öğrendin?”
., suçlamyor şim- Dedim, genç-sin…
annda deger- Hesap sor, veren ver,e en!! dizelerını sin!
MCUK diye okuyan var. beş kadın, tahliye oldukOpen öper, öpülen larını öğrendiklerinde,
şaapıldığıyla kalır. `bizi evimize ya polis
Oktay Ensari (Kay- otosuyla
seri-hha) bildiriyor: bırakın,
“CMUKun çıkmasından
sonra, Kayseri emniyet
müdürlüğüne getirilen
sanıklardan ilginç istekler gelmeye başladı. Kimi suçlular yemek, ki
ya taksi
tutup yollayın’ talimatını
verdiler
var memlekette,
hepsi polis minibüsüyle gönderilmişler evlerine…
Darısı cmukmcuk edilmeden öldürülenlerin başı
polislere… _ na!
YENİ PARTİ NASIL KURULUB?
Özal istedi, on altı milletvekili
ANAPtan istifa edip parti kurmaya s0yundu. Mehmet Keçeciler çıplak kaldı.
obürleri beklemede… Takkeyle. peştemalla. bornozla…
Çoğu Ankara’nın “temiz hava sitesi”
ORANda otururıOturnıayvan arabayla
oraya gider, yürüyüş yapar. Sağlıklı sabah yürüyüşü… ORAN sırtlarından kalkacaksın, Eymir gölü kenarına ineceksin.
sıhhatine kaxuşacaksın…
Yürüyüşün kolbaşı, aynı zamanda eski ANAP’ın elektronik cazgırcısı Erkal
Zenger… Piyadeler Mehmet Keçeciler,
Şükrü Yürür, Oltan Sungurlu, Yıldırım
Akbulut, Abdülkadir Aksu, Burhan Kara… Yürüyüş bitiyor, arabalara biniliyor,
Sungurlunun meclisteki odasında çavlar
içiliyor, siyasî planlar yapılıyor.
Sazı Zenger alıyior. Işin gırgınnda…
“Zamana karşı yarışan eserleriyle
Türkiye’yi Edirne’den Kars’a dev bir şantiyeye çeıiren, Atatürk Barajrnı, Urfa tünelini, Harran ovasını, irili-ufaklı yüzlerce barajı, binlerce kilometrelik otoyolu,
yüz binlerce toplu konutu, Fatih köprüsünü vatanın sath-ı mâiline usta bir nakkaş gibi işleyen, F-lölarla Semralannuzı süsleyen, yurt içinde istikrarın, yurt
dışında itibarımızın sembolü ve de medar-ı iftiharımız, gururumuz ve de__her
şeyimiz, Cumhurbaşkanımız Turgut Ozal
geliyooooorrrr!”
Geldiği falan yok, ama, söyle, heyecanlı_ oluyor.
Ozal duymuş Zenger’in sataşmalarını… Haber yollamış… “Mesutun olduğu
bir toplantıda da, aynı sataşmalan yapsın… Çığırtmaktan kimsenin başı ağrımaz, belki söylenenler akılda kalır…”
I29TEIPO
uurııaıı uıcıııı _yeııus-ş…
foto-saka foto-senın,, foto-saksı
75700130
NECMEITİN ABİCİM DE! HAM MADDE SIKINTIM VAR.
SENİN DEVLET ÇİFILİKLEHİNDEN BIR KIYAI( YAPSANA!
ULAN CAVİT, SENİ KIRANIN BDYNDKIRILSIN!
AMA, KDYUNLAR BENDEN, KIRPMASI SENDEN!
AMÃsAIcIM, NEREDEN suınuu au uvuz KOYUNLARI!
BENIM ARKA BAHÇEDE BUNLARIN ALASI VAR!
FOTOĞRAFLAR: RECEP TANITKAN
E554
;arızanın KEGEGILEB
` ‘ (Ortada sandık)
Mesut Yılmaz’ı sevmemen
‘riormalm Hatta “beklenir” bir i
şey… Mülkiyeli kardeşindi, siİyaSetten_ ağan, ağabeyin oldu. .
?Turgut Ozal’ı sevmen normal… ş
:Ağabeyindi zaten… 12 Eylül ön- f
seçimlerde aynı partinin adayı 0lmuşı..;ı. yen_
ğberoekaybettiııiz, aynı siyasî yolda kaderdaş old,,
“ııiıız, ANAP& kurdunuz… O genel başkandı, sen
başkanlığı yaptın, ANAP’ ı iktidara elbirliğiyıe
Semra hanımın seni pek sevdiği söyle_
`_`I`_ı’_eı’ıı_ez… Senin onu sevip sevınediğini bilmem,
?sevgi de, saygı da aynıdır. Karşılıksız olmaz…
– Neyse, bildiğin çizgide, bildiğin, yakından mind,,
f ğın kişilerle bir yere kadar geldin… Başba’ – baş_
‘parmağından vurulduğu o ANAP kurulta’, . “B,
arkadan hançerledi!” suçlamasma uğradm… Zafa
geçiciydi, ayağın kaydırıldı.
Derken, “Bizim çocuklar parti kuruyor, gel baş.
ilarına geç!” davetini aldın, .üstüne balıklama atla.
İ Cıscıvlak ortada kaldfn… Kıiıııltayın intikamığ nı almıştı Ozal… Yılgın, bezgin, küskün bir anında
,,”Ozal entıikacıdır!” diyerek, derdini ummâna (ve
gazetelere) döktün… Ertesi gün, “Mehme” ‘iî-‘m, be
ni yanlış anladın, her zaman beraberiz! _nı du- ”
‘ yımca, yine heyecarılandın, tornistan ettin, yukanyı
, (864) yanaştın… Genel başkanlık gazıyla danıat traşma, fönlere harcanan para boşa gitmesin diye…
Ne o? Ozal Menderese çağrı çıkarttı, yine ortalık
~, yerde kaldın…
_ Her şeyini tartışınm, ama, tahsilini, tecrübeli
:siyasî çizgindeki tâvizsizliği tartışmam, tartıştır
Keşke ayın duyarlılığı sen de gösîezstın, gö&
.terebilirsenm Uzerime vazife değil, * nin fa:reyle oynadığı gibi oynuyorlar seninle…
. . _i-,;:.~_,şfııîî’raşßzzçıî`î › CT; ` ._ ~.
Ai ~ dizi( ‘ii ı H: i
“Bana muhalif iki gazeteyle
uğraşmaktansa, karşımda* ‘ :W
süngü görmeyi tercih edı. .
(Napoleon Bonaparîe, 1804′)
.L .-.- n…
Süleyman beyle Erdal bey Diyarbakı1’4Ğ-`~— k’
süde… ;_.
Meydan kalabalık, Ferhatla Lezgj »ek V
seğe… h d.
Ferhat dönmüş arkadaşma… “Helesen b** :K
ta boylu, şişmanı baba… Yanındaki sırık b”
kimdir?” _ . Lezgin karşılık vermiş… “Mutluluk Çüblýdw”
“Niye?” _v
“Babayi dik tutiirdir, alesta tutiirdir…
l
uurııaıı uıcıııı _yeııus-ş…
foto-saka foto-senın,, foto-saksı
75700130
NECMEITİN ABİCİM DE! HAM MADDE SIKINTIM VAR.
SENİN DEVLET ÇİFILİKLEHİNDEN BIR KIYAI( YAPSANA!
ULAN CAVİT, SENİ KIRANIN BDYNDKIRILSIN!
AMA, KDYUNLAR BENDEN, KIRPMASI SENDEN!
AMÃsAIcIM, NEREDEN suınuu au uvuz KOYUNLARI!
BENIM ARKA BAHÇEDE BUNLARIN ALASI VAR!
FOTOĞRAFLAR: RECEP TANITKAN
E554
;arızanın KEGEGILEB
` ‘ (Ortada sandık)
Mesut Yılmaz’ı sevmemen
‘riormalm Hatta “beklenir” bir i
şey… Mülkiyeli kardeşindi, siİyaSetten_ ağan, ağabeyin oldu. .
?Turgut Ozal’ı sevmen normal… ş
:Ağabeyindi zaten… 12 Eylül ön- f
seçimlerde aynı partinin adayı 0lmuşı..;ı. yen_
ğberoekaybettiııiz, aynı siyasî yolda kaderdaş old,,
“ııiıız, ANAP& kurdunuz… O genel başkandı, sen
başkanlığı yaptın, ANAP’ ı iktidara elbirliğiyıe
Semra hanımın seni pek sevdiği söyle_
`_`I`_ı’_eı’ıı_ez… Senin onu sevip sevınediğini bilmem,
?sevgi de, saygı da aynıdır. Karşılıksız olmaz…
– Neyse, bildiğin çizgide, bildiğin, yakından mind,,
f ğın kişilerle bir yere kadar geldin… Başba’ – baş_
‘parmağından vurulduğu o ANAP kurulta’, . “B,
arkadan hançerledi!” suçlamasma uğradm… Zafa
geçiciydi, ayağın kaydırıldı.
Derken, “Bizim çocuklar parti kuruyor, gel baş.
ilarına geç!” davetini aldın, .üstüne balıklama atla.
İ Cıscıvlak ortada kaldfn… Kıiıııltayın intikamığ nı almıştı Ozal… Yılgın, bezgin, küskün bir anında
,,”Ozal entıikacıdır!” diyerek, derdini ummâna (ve
gazetelere) döktün… Ertesi gün, “Mehme” ‘iî-‘m, be
ni yanlış anladın, her zaman beraberiz! _nı du- ”
‘ yımca, yine heyecarılandın, tornistan ettin, yukanyı
, (864) yanaştın… Genel başkanlık gazıyla danıat traşma, fönlere harcanan para boşa gitmesin diye…
Ne o? Ozal Menderese çağrı çıkarttı, yine ortalık
~, yerde kaldın…
_ Her şeyini tartışınm, ama, tahsilini, tecrübeli
:siyasî çizgindeki tâvizsizliği tartışmam, tartıştır
Keşke ayın duyarlılığı sen de gösîezstın, gö&
.terebilirsenm Uzerime vazife değil, * nin fa:reyle oynadığı gibi oynuyorlar seninle…
. . _i-,;:.~_,şfııîî’raşßzzçıî`î › CT; ` ._ ~.
Ai ~ dizi( ‘ii ı H: i
“Bana muhalif iki gazeteyle
uğraşmaktansa, karşımda* ‘ :W
süngü görmeyi tercih edı. .
(Napoleon Bonaparîe, 1804′)
.L .-.- n…
Süleyman beyle Erdal bey Diyarbakı1’4Ğ-`~— k’
süde… ;_.
Meydan kalabalık, Ferhatla Lezgj »ek V
seğe… h d.
Ferhat dönmüş arkadaşma… “Helesen b** :K
ta boylu, şişmanı baba… Yanındaki sırık b”
kimdir?” _ . Lezgin karşılık vermiş… “Mutluluk Çüblýdw”
“Niye?” _v
“Babayi dik tutiirdir, alesta tutiirdir…
l