erkez Ethem alternatifi

ğus

cerırez Ethem alt

USTAFA Muğlalı’nın başına geMlenleri unutmadı askerler…

Ama, Çerkez Ethem de akıllarından çıkmıyor. .

Onun için, Tansu ÇiIIer’in kimseye
danışmadân ortaya attığı “doğuya özel
ordu” formülü kışlalarda, mahfellerde
bomba gibi patladı.

Çerkez Ethem’i tarih kitaplarından
hatırlarsınız… Kurtuluş Savaşı’nın en
zor, en sıkıntılı, en
umutsuz yıllarında
Anadolu hükümetinin yanında yer
almış, batıdaki bütün isyanları bastırmış, ama, kendisini vazgeçilmez
zannedip, Ankara’ya yürümeye,
hükümete el koymaya kalkışmıştı.

Yedirmediler,
kaçmak zorunda
kaldı, ama, Ankara
hükümetinin emdiği süt de burnundan geldi.

Devlet kuwetlerine yardımcı olsun
diye sorumsuz sivilin eline silah verirsen böyle olur. 12 Eylül öncesinde de
olmuştu.
“Özel ordu” kurmayı Boğaziçi’ne
“kampüs polisi” kurmak gibi bir şey
zanneden Tansu Çiller’e ilk uyarı Hürriyet’ten geldi. Saygı Öztürk’ün “Ozel

ıos-ıêýs,

“v” a-..s-.ms v…

Kurthcın FISEK

ernatiti

Orduya Ülkücüler Talip” haberinin altında, sağ işaretparmağı tetikte, aynı elin
serçe ve yüzükparmakları, biri kurt başlı,
öbürü üç hilalli çift yüzüklü, yüzü maskeli birirm resmi vardı.

Neymiş? Doğudaki özel timdenmiş
kendisi…

Tesadüfe bakın, haberin çıkmasından iki gün sonra, genelkurmaya özel
bir ziyaret yaptı Demirel… ziyaretten iki
. .. . .. gün sonra da dört
şey söyledi.

0 İki ortaklı bir
koalisyon var, Millî

var. Bu konu hiçbirinde görüşülmedi.

9 Devletin resrrf,
legal güvenlik güçleri dışında zor kullanabilen, silah
kullanan özel bir
güç kurarsanız, ortaya Çerkez Ethem’ler çıkar.

9 120 bin kişiyle yapamadığınızı 3 bin
kişiyle mi yapacaksınız?

9 Hangi statüyle, hangi yasayla, hangi
anayasaya göre yapacalcsınız? Ozel 0rdu demek, devlet bu işi beceremedi demektir.

Cumbabanın demeye dili varmayan
şeyi de ben söyleyeyim bari…

Bu kafayla giderlerse, harp okullarını
da özelleştirir bunlar…

Güvenlik Kurulu_

“Özel ordu” tartısması

ANSU ÇilIer’in genelkurmaya ve koalisyon
ortağına danışmadan ortaya attığı ”özel ordu” formülü tepki görmeye devam ediyor. Telefondaki dâvud^ (ve asked) ses anlattı: “Uygulanan model, ClA bilgisayarlarındaki Vietnam
modelidir. Gerillaya karşı düzenli_orduyla net
ve kesin zafer kazanamazsın, Mao’nun deyimiyle, hepsi bulanık suda yüzen balık gibidir.
Onun için, onlarla mücadele etmenin, başedebilmenin tek yolu, onlar gibi onların cephelerinin gerisinde gezinen özel birliklerdir…”
Vietnam savaşının devam ettiği tarihlerde,
USIS’in bültenlerini yakından izlerdim… Amerika’nın dış dünyaya resm^ haber ileten bu kuruluşunun derlediği rakamlara göre, Amerika’nın
yüksek teknolojili uçaklarıyla atılan bombaların
öldürdüğü “düşman” sayısı, düşman Kuzey Vietnam’ın toplam nüfusunun iki katına geliyordu.
Sonunda sulh olmayı becerdi taraflar…
Kuzey Vietnam’ın sınır gerisinde faaliyet gösteren Amerikan özel timlerinin üyeleri memleketlerine, köylerine, kasabalarına döndüler.
Telefondaki asken” (ve dâvucî) ses konuşmamızı noktaladı: “Eline silah tutuşturulan 0 özel
tim üyelerinden hiçbiri sivilliğe alışamadı. Hepsi birer öldürme makinesi haline gelmişlerdi. Ya
uyuşturucudan, ya yok yere adam öldürmekten, sivil hayata döndükten sonra hapse tıkılmayan yok gibi…”
Tansu Çiller’e de bir çift sözü vardı 0 sesin…
”Kurulacak özel ordu, rektörün emir-komutasındaki kampüs polisi değil, devletin resmi
güvenlik hiyerarşisinin tamamen dışındaki Hamidiye taburlarıdır. Kimden emir alır, kime sorumlu olur, yanlış yaparsa kim hesap sorar,
hepsini topladığında, çok bilinmeyenli bir
denklem çıkıyor ortaya…”

FERAY GÖKNEL ı
HER karı-koca arasında anlaşmazlık olur. Bazısı tatlıya bağlanır, bazısı tuzluya patlar. Ergun Göknel’inki başlarda tatlıydı, taraflar
12 milyar liraya sulh olmuşlardı.
Sonra tuzlusu başladı. Çirkin mi
çirkin? Çirkinden öteye çirkef…
Silkeledikçe yeni bir şey dökülüyor. . ı v
Muhterem lSKI (Istanbul SuKaka İdaresi) genel müdürünün
eşini elektrikli sandalyeye oturtmaya değer bulmuyorum. Paraları
cukka ederken sesi çıkmadı, aldıktan sonra ciğerlerini doldurdu, bağırmaya başladı. O bağını kanalizasyon borularını patlatır, belediyeyi, partiyi göçertir. Tekrarlıyorum, ona dediğim yok… Allah insanı terk edilmiş kadının şerrinden
korusun…

Ama, “taze gelin” olarak sana
bir çift çözüm var. Çok uzun zaman Göknel’in yanındaydın, olup
bitenlere en azından kulak misafiri olmuşundur. “Bana yazık değil
mi.? Daha yeni evli bir kadınım!
Avcılar’daki daire benim üstüme,
ama, kendi biriktirdiğim paralarla,
ailemin yardımlarıyla aldım!” demenin, üstüne üstlük, ”Ergun’un
suçu varsa, cezasını çeksin!” diye
eklemenin anlamı yoktu.

Kocanın yanında saf tut… Sonra, ya arkandan, ya yüzüne karşı,
“Batan gemiyi önce fareler terk
eder!” diye lâflar edilmeye başlanır.