Erken gıdaklayan tavuk…

Kurlhcın FIŞEK

Erken gıdaklayan tavuk…
RKEN öten horozun kafasını

kopardıklarını bilirim, ama, er
ken gıdaklayan tavuğu ne yaptıklarını bilmem… Daha doğrusu,
bilmezdim, Tansu Çi||er’in başbakanlığa tezcanlı şekilde soyunmasından sonra öğrendim…

Kırsal kesim bağlantılı arkadaşlara sordum önce… Tavuk durduk
yerde gıdaklar mı? Gıdaklamazmış… Ya ürktüğünde, ya aç kaldığında, ya dürtüldüğünde, ya yumurta alt kapıya dayandığında o sesi çıkarırmış…

Bana iki satır bilgi verenin kulu
kölesi olurum…

i’ i’ ‘A’
Tansu Çiller erken gıdakladı.
Dürttüler, dürtüklediler zahir…
Koskoca iktisat rofesörüsün, master, do ora, doçerıtlik, profesörlük, Allah ne verdiyse var. Memleketi enflasyon belâsından bir tek sen kurtanrsın, beş
darîliğin beşini de kapatırsın ewelall !

Çi||er’in kendisi de inandı bu
söylenenlere… Siyasetin susuz havuzunda önce güneşlendi, sonra
balıklama dalış yaptı.

Dünkü DYP kurultay kulislerinde “tezvirat” vardı. “lktisattan an Anlamadığını da 600 gündür gösteriyor. 0 akademik unvanlan almak için bir kitap bile yazmış
mı?”

Üniversite hocasısın, elin
@den binlerce talebe geçti,
insanlarla rahat ilişki kumyorsun,
sana vemıeyen, seni kucaklamayan dlelege kahrolsun!

Çiller de inandı buna… Gıdakladı.

DYP kurultay kulislerinde “minik kamışlar” vardı. “Babanın
sevdiği, saydı , ‘ endi maliye-ekonomi ğlirşılklatı lâ’ kanIı-bı;aklı oldu. 0 kadar bakanla, askerle nasıl başeder?

Parada, (pulda gözün yok,
servete oymuşsun, güzel

giyiniyorsun, çalıp çırpmazsın…
servetini açıkla da başın sonradan
ağrımasın!

Danışmanlarının bu tavsiyesine
çok sevindi Çiller… Mallarını gösterdi. Bir buçuk trilyon falan eder…

Kulisler dalgalandı. “Yetmişli yıllarda Arınêrikaga okula otollıaüsle
gidip gei en yalı oz a cak
parası yoktu. Nesi ol uğunu değil,
nereden bulduğunu soracaklardı.
Babası beled’ e müfettişiydi, kayınpederi Ayrıca, son moda
Fiyindiîizrıe baknıayın… Fazla kilo
arını patmak için öyle yapıyor…”
‘k i’ i’

Kimlerle dans ettiğini pek anlayamadı Çiller…

Siyaset, “Bo içi’nin mezuniyet balosu” deği dir.

Kurtlarla, çakallarla, vampirlerle
danstır. Orada gıdaklayan tavuk
dikkat çeker. Tavuğun başına gelenleri bugün göreceğiz…

TANSU ÇİLLER

Türkiye’nin en önemli (ve
çok satan) üç gazetesinin genel
yayın müdürünün gözünün içine baka baka yalan söyledin…
“Malvarlığının kaynağı nedir?”
diye sormuşlardı. Sorrnakta yerden göğe kadar hakları vardı,
çünkü, servetin trilyon sınırını üç
kat aşmıştı.

“Rahmetli vali pederim memur maaşını gaynmenkûle yatınrdı, nemâlandı…” dedin, sonra
gâve ettin: “Oradan bize kal
ı…”

Genel yayın müdürlerimiz
kibardır, ses çıkarmadılar.

Rahmetli Necati Çi||er’in bütün valilik hayatı 8 aydır. Bilecik’te, 1952-1953 yıllarında, iki
arada bir derede… Ama o aralığı
bir kenara at, Muğla ve lstanbul’da bütün “memûriyet hayatı” boyunca, belediye müfettişliğı yaptı. _ ı

Yanılıyorsam elektrıklı sandalyeye ben otururum, ama,
duyduklarım doğruysa, “beledîy-YE” koltuktan kalkar, kendimi yakarım…”

“ l`
~ ‘ .r

BUNLAR DA ı l

İ