eriatın kestiği parmak acır…

ç aüü iıssi ,
i

seriın kestiği ııarmalıfacır…

nel müdürüydü, tecrübeli bürokrattı, saymakla bitmeyecek miktarda yolsuzluktan yargılanıyordu, mah
E min Başer beraat etti. PTI’ eski ge

başka özelliği vardır. .

Kelepçeli (ve refakatli) gelinir, kelepçe kapıda ‘çözülür, çıkılırken tekrar
takılır.

kûm olsa epey ya- Neymiş?
tacaktı. ~ “Kaçma ihtimaBeraat etti. “Bu SAN& YAMllNMlI li” varmış…
,, . 0A m PMAKIAMAU, YAReı,
Etrneyebılırdı. MAMAUDAM -YoKiçöyLEw **t

Etti, içinden “Yaşasın adalet!” diye
bağırdı.

Etmeseydi, haksız yere (benim şahsî
görüşüm) ipe giden
“Malıyeci Cavit” gibi, yağlı ilmik boynuna geçirilirken,
“Yazıldar olsun! Zulüm zalimin yanına
kalmaz!” deyip tabureyi kendi ayağıyla tekmeleyebilirdi.

Ya öyle yapar, .ya tevekküle kapılıp
“Şeriatın kesti i parmak acımaz, ne
yapalım kader uş…” deyip yine
ipe giderdi.

Şeriatın kestiği parmak elbette acır.
Fena hâlde acır, acıtır.

***k

_ Bizim mahkeme salonları Amerikan,
ingiliz mahkemelerine benzemez… Usûlü, erkânı vardır. Savunma avukatları, sanıklar, savcılar, ellerini ceplerine sokup
ortalıklarda dolaşmaz, dolaştırılmaz…
Meramlarını el-kol hareketleriyle, bağı
_rıp çağırarak anlatmaz, anlattırılmaz…

Birisi konuşurken öbürü zırt-pırt ayağa
fırlamaz, söz kesemez, kestiremezler…
Bizim mahkeme salonlarının bir

55-514 &ANI I-v

_ _Er un Göknel’i
ISKI âvâsında izliyorum. ş
Zannedersiniz
`”Ramb0″… Ellerine
altı kordon zincir,
ayağına bir o kadar
pranga vurmasan,

“Hehheeyyy t!”
deyip herkesi dövecek, sırra kadem
basacak…
Ya öyle, ya helikopterler inip onu uçuracak…
***k

Bizim mahkemelerde dönüp karı
na, çocuğuna bakamaz, iki kelime fısıldaşamazsın… Mübaşir önce yumuşak, sonra sert uyarır.
ı [Er n Göknel’i acıyarak izliyorum
ISKI âvâsında… Bahtının (ve adaletin)
rüzgârına kapılmış gidiyor. Zincire vurulmuş vaziyette geliyor, karısının uzattığı bisküvi kendisinden esirgeniyor.

“Şeriatın kestiği parmak acımaz!”
diyenlere tek bir sorum var. Ya Göknel
beraat ederse? _

Bir de ricam var. içişleri ve adalet
bakanlıkları topu birbirlerine atmaktan
vazgeçip medenileşseler iyi olacak…
Adaletin ve hürriyetin zincirlisi olmaz…

‘ HAYDİ

îsıııMvı’ t.
eııaı.

.ĞEEEELNş
âokAeı/MA GEEEL.
* H

Ill İIMGII; vatan
İIIIIGII, FH’ llllfßll…

ursa-hha’mızın bültenini okuyunca gülmeye
başladım. _
Abdullah Öcalan’a Istanbul’a kayıtlı bir araba telefonundan 872.600 lira borç
çıkmış… Tabi, önce PTT, hemen arkasından MIT, GlT,

kontrgerilla vesaire müdahag

le etmiş… Uyku sersemi bir
memur “PTT Bursa Başmüdürlüğü” yazacağına, “PKK
Bursa Başmüdürlüğü” yazmış meğerse… Apo’nun gelip
durumu düzeltmesi lazım…
Apo’nun askerlik borcu
var. Suriye iade ederse, tek
hukuki gerekçesi bu olacak…
Apo’nun Mülkiye’de okuduğu yıllardan kalma “kredi
borcu” var. Yakalarlarsa,
mürekkep faizle (i973’te’n
bu yana) onu da alacaklar…
Güleceğim yoktu, iki gündür kıkırdayıp duruyorum.
Garibim borçtan gidecek…

MUKADDER
BAŞEGMEZ
1994 bütçesi görüşmelerine Refah Partisi çok hazırlıklı gelmişti. En ağır topları da İstanbul milletvekili
Mukadder Başeğmez’di.
Yani, sen…

TRT kameraları ne zaman RP sıralarına dönse,
cebindeki anahtarları çıkarıp sallıyordun… Aklınca
“komiklik” yapıyordun…
Bir elinde dişçi Filiz hanımın eli, öbür elinde tesbih,
en son olarak, İstanbul’da
bir basın toplantısında izlemiştim seni… O zaman
da, yine aklınca, “durumu
idare ediyordun”…

Nasıl “bütçe hazırlığı”,
nasıl “muhalefet”, nasıl
“espri anlayışı” ama?

Çi||er’in konuşmasını
fazla beğenmedim, ama,
bir tek şeyi iyi söyledi. RP
sıralarına dönerek…

“Allahünızdan
kun…”

kor

ıîımı-ı- __

“Peşkeş atın dişine
lmaz…”
(18. yüzyıl Anadolu atasözü)