Erhan’ın tansiyonu, Türkiye’nin tansuyonu…
aiımüııııiıasi
ıwıırHAN FİŞEK
ıııımııı rnıısivuııu.
TÜRKİYE’NİN unsurunu…
ENElKURMAYbaşkanı orgeneral Doğan Güreş*in basına yansı
yan muhtelif açıklamaları oldu.
Yeşilcilerin, çevrecilerin tepki göstermeyeceklerini bilsem, evimin yakınındaki kavak, kestane, kayın ağacının
v kabuğuna çakıyla kazırım…
“Aylavdisvrmmm”
“Helal olsun! Otuz erkeği cebinden
çıkanr…”
Kesmedi, paşam devam etti. Altına
imzamı atarım
“Tak diye ernreder, şak diye yaparin…”
‘A’ ‘A’ i’
HBB televizyonunun iki önde gelen
ismi “Anten” programında yaptıkları ro
poıtajlar yüzünden gözaltına alındılar.
Yönetmen Erhan Akyı|dız’la muhabir Ali Tevfik Berber…
_ Görülmekte olan bir dâvâ hakkında
ahkâm kesmek (ve okka altına gitmek) istemem, ama, suçları “Türk Ceza Kanunu’nun 155’inci maddesine öre, Türk
halkını askerliğe karşı ‘mış…
Gayrettepe’dekî şubeye dâvet edilip
Ankara’ya ciple sevkedilmişler, çıktıkları mahkemede tutuklanmışlar…
Mamak Cezaevi’ne götürülürken
.Erhan Akyıldız’ın küçük tansiyonu
14’e, büyük tansuyonu 28’e vurmuş,
refakatçiler paniklemiş, Erhan Gülhane
Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’ne kaldırılmış, tansiyonu düşürüldükten sonra tekrar Mamak’a postalanmış…
i’ ‘A’ ‘k
l55’inci maddeyi biliyorum. Azam^
“Zorbalığın kaldınlmasını
zorbadan isteyemeyiz…”
(Patrick Henry, 1776)
2 yıl, asgan^ 2 ay yatılır. İnfaz Kanunu
devreye girdiğinde, tahliye-edilir, yattı’ğıyla kalır.
– Erhan kendisini› Mamak Cezaevi’ne
götüren askerî araçta kalabilirdi.
*t*
Yavrumuz Mert Amerika’da tahsil
görürken Türkiye’de otel açıyor. Obür
yavrumuz Serdar konservatuvarda
okurken Bursa’da otel basıyor, okula
gitmeden okul bitiriyor. Küçük Gölhan, “canı sıkıldığı için” (depresyon)
çürüğe çıkıyor. “Olen ölür, kalan cenazeler imamındır” mantığıyla, Türkiye’nin doğusunda, güneydoğusunda
helikopterlerle nakledilen cenazeler
karışıyor.
Bozacının şahitliğini de şıracı yapıyon
Iki gazetecinin tutuklanmasıyla gazetelerin bazı şeyleri yazması arasında
ilişki var mı dersiniz?
MEHMET GAZİOĞLU
İÇİŞLERİ Bakanı olduğunda sevinmiştim. Sıcak bakışların, şefkat
dolu tebessümün vardı. Gerçi biraz
Banker Kastellfninkine benziyordu,
ama, ossun, tapu memurunun kızı- “
nınkardeşinde 0 kadarı olur.
içişleri olmayınca özelleştirmeyi verdi ablan… O da uymayınca,
“Azıcık dolaş!” dedi. “Dolaş” dediğinde parti değiştirmeni istememişti, temiz hava almanı, Cavit
Çağlar’Ia Bursa’da pavyona gitmeni, seni izleyen hanım muhabirlere
leblebi atmanı istiyordu.’ o
Yanlış anladın… “Beni kimse
anlamıyor, sevmiyor!” diye bunalıma girip paıtini bıraktın… Belki
dönersin, belki başka partiye gidersin, arna, “Beni şer kuwetleri
yedi, basını kullandı” demen hoşuma gitmedi.
En çok ben yazdım. Kimin kimi
kullandığına hüküm yürütmek
için, önce git, bakanlığına bağlı olduğunu kanunların yazdığı kolluk
kuwetlerine hâkim ol… Olsaydın,
başına bunların hiçbiri gelmez, ortada sandık olmazdın…
18 Aralık 1093
CUMARTESİ _ 4
“ünü
2000 . ı s
kalmadı
2001 e
verelim
KlŞL geneli
müdürünün
telefonu çaldı.
Normald ir,
sekreteri açtı.
Karşıdaki ses (ve
isim) anlamlıydı.
“Ben Ozer
Çiller… Basılmış
kaç TekeI-2000
paketiniz var?”
Tekel genel
müdürüyle
ahbaplığım dolaylı
vergi yoluyladır,
yüzünü hiç
görmedim, sözünü
sesini bilmem..
Ama, “nazik
adam” olduğu
söylenir.
“Sana ne?
Senin Ozer Çiller
olduğunu nereden
bileceğim? Sırf
sen istedin diye
depo sayımı mı
yapacağım?” diye
dellenip telefonu
kapatmadı. Sordu
yandaki ›
telefondan…
Oğrenip söyledi.
“Güzeelllll…”
dedi karşıdaki ses,
“2000 rakamı ters
ça’rışım yapıyor.
P et
ambalajlarını
yeniden bastırın;
sigaranın adı
bundan sonra
‘Tekel-2001’
olacak…”
Herkes
birbiriyle kafa
bulmaya başladı
Ankarada…