ekişerek vurulmak mı? Vuruşarak çekilmek mi?

Çekişerek vurulmak mı?

26 Temmuz 1994

SALI

Vuruşarak çekilmek mi?

ÜTÜN sosyal demokratların (ve ayrıca herkesin) anlayacağı basitlikte bir yazı yazabilmek için, hafta sonunu telefonda geçirdim.

Sordular: “Murat Karayalçın kendi kendine gelin-güvey
oluyor olmasın? Tansu Çiller,
özelleştirmeye turp sıkan
Mümtaz Hoca’nın dışişleri
bakanlığını ömürbillah onayIamaz…”

Dedim: “Mümtaz Hoca, özelleştirmenin kendisine değil, yapılış şekline
karşı… ‘KIT’ler kanunla özerk yapılsın,
bir süre durumlarına baksınlar, sonra
da ne_ halt ederlerse etsinler’ diyor. Hoca, KIT’lerin kararnameyle, anayasaya
düpedüz aykırı şekilde özelleştirilmesine karşı…”

Dediğim çıktı. .

Aykon Doğan’ın pazar günü basın
toplantısı vardı. Kulaktan kaçan bir küçük ayrıntıyı dile getirdi.

“Özelleştirme ne olacak?” sorusuna, “Mümtaz Hoca’nın baştan dediği
gibi,›bundan sonra kanunla olacak!”
cevabını verdi.

***k

Sordular: “Bakanlar Kurulu listesi
Köşk’ten döner mi? Duyduğumuza göre, Süleyman Bey Hikmet Çetin’i çok
seviyonnuş…”

Dedim: “Dönebilir, ama, hiç sanmam. Babası kızını mâkûs talihiyle

` başbaşa bırakacaktır…”
i’ ‘A’ *k

Bugüne kadar kendi kendilerine çe
kişerek vurulan sosyal demokratlar,
yetmiş yıllık tarihlerinde ilk defa, vuruşarak çekilmeye, sine-i sosyal demokrasiye dönmeye karar verdiler.

Kararın mimarı Murat Karayalçın’dır.

Kutlamak gerekir.

Ikinci plana çekti kendisini… Mümtaz _Hoca’yı öne çıkardı.

Uçe bölünmüş sosyal demokrasi
hareketinde, nihayet, dördüncü bir isim
yarattı. Lider alternatifsizliğinden kıvranan “sosyal demokrat birleşme” için
yolları açtı.

Sordular: “Murat Karayalçın, Bülent
Ecevit, Deniz Baykal ne yapar?”

Cevap verdim: “Bekleyinm”

Bekledik, Baykal suskunluğa gömül
dü, Bülent bey Hikmet Çetin’e yapıla- ilgilendirir.

KIIRTIIAN
HOCA
YAZIYOB

KURTHAN

nın ayıp olduğunu, devletin teamül ve
nezaketine ters düştüğünü söyledi, Murat zâten diyeceğini demişti.

Sosyal demokrasinin gidişi artık bellidir.

Mümtaz Hoca, kıytırık (ve eğreti) bir
koalisyonun dışişleri bakanlığına tav olmadı. _

Erdal İnönü’nün yapmadığını, Bülent Ecevit’in yapmayacağını yapıyor.

Bölük-pörçük solu topluyor.

Bana sorarsanız, “Uç boş atıştan
sonra tam isabe “… `

*t*

Pazartesi sabahı yine telefon çaldı.
Sordular: “Mümtaz Hoca hazır mı?”

Şaşırdım, niyesini sordum.

“Olağanüstü Hal”, “Çekiç Güç”,
“Kıbrıs”, “Kürt meselesi” konusunda
koalisyon mantığına ters düşüyormuş…

Güldüm: “Düşsünm Maksat o zâten… Habire çekiştikleri için vurulan
sosyal demokratlar, _vuruşarak çekilmeye karar verdileıse, ne olursa olsun,
üç partili birleşmenin başı bundan sonra Mümtaz S0ysa|’dır. Aranan taze kan
bulundu…”

Mümtaz Hoca’yı tanımasam bunları yazmazdım.

Müşterek hoca-talebe, asistan-profesör ilişkilerimiz oldu. Aynı gardiyanları
paylaştığımız günler oldu. Kimliğini, kişiliğini budalaca bir “kınnızı plaka aşkına” fedâ etmez…

Üç partiyi birleştiren “üçüncü koalisyon ortağı” olarak çalışır. Veto edilirse edilir, hareketin doğal lideridir. Veto edilmeyip kabineye girerse tavrını
aynı katılıkta koyar, “al atını ver tımarımı” deyip sinei muhalefete döner. Yine doğal liderdir.

Teşekkürler sevgili Murat… Sen geriye çekiliyorsun, özverln büyük…
Bundan sonrası da Mümtaz Hoca’yı