Dün 11 Eylül’dü bugün 12 Eylül!

Dün 1 1 Eylul’_clü
bugün 12 Eylül!

EKSEN dört yıl önce, dünkü bu vakitler,
,A Yakub Cemil’i kurşuna dizmiştik. Yirmi
yıl önce, aynı vakitlerde, Ahmet Kenan
v, Evren’in gür ve tok sesiyle uyandık.

2 Eylül ayını sevmediğimi, bitmesini iple, halatla
ı- ‘ğimi hep söylemişimdir. _

“Yerinde infaz” ayıdır kendileri…

*ı 67, Yakub Cemil, Menderes, Zorlu, Polatkan,
ç canlar…

v _ i’ ‘k ‘A’

l “Unutmak” istediğim için, “güncelleşmek”
ş. emiyorum.

İ’ “Resim” sanatından anlamadığım için, haleflef konularına da girmeye meraklı değilim… O
yüzden, Yakub Cemil’in hayat çizgisini, sabnnıza
,sığınıp güvenerek, aktarmaya devam ediyorum.

‘ i’ ‘k i’

Yakub Cemil’in problemi, Enver’le değil,
ilttihat-Terakkihin perde arkasındaki tek
.adamı Talat’laydı. Obürleri (Cemal ve En: ver) asker, Talat ise posta-telefon idaresin› den gelme sivildi. _ _
Osmanlı askerleri, sivil gala 9913181& Bi’
» rinci Dünya Savaşı ‘na ginnişti. ı
Trablusgarp, Dem?, “Blflgazb __Kfmas Ve
-_ Bağdat cephelerinde dlumune dovuşen Ya’kub Cemil için, İstanbul günleri artık sonun
başlangıcıydı. v
Başından ben’ bir türlü anlaşamadıgı ve
o hep siyasi muhalili olduğu Talat beyle mü cadelesi vardı artık… . _ _ _ı
Yakub Cemil ‘in Talat ve çevresi ıçın soy lediği sözler ve yaptığı gizli toplantılar anın da Talafa beye yetiştırılıyordu. Talat ın ıfa desiyle, “Yakub Cemıl’den kurtulmak gere kiyordu.”
Gerekiyordu, çünkü, yine Talat’ın ifadel siyle “Yakub Cemil Fırka kumandanı da oll sa, Paşa da olsa, nefer de olsa, yine Yakub
. Cemil idi…”

tılarla, memleketteki genel sefalet ve çökü- î
şü önleyecek çareleri, bulunabilecek çıkış

yollarını arıyorlardı.

İşi” `ı ‘

Bu toplantılar da, saati saatine, Talat be
ye’ ihbar ediliyordu.

Nihayet, 1916 yılı Temmuz’unda, sudan
bir sebeple tutuklanarak, Bekirağa bölüğü- ğ

ne götürüldü Yakub Cemil…

Hayatını İttihat-Terakkiğ/e adamış, yıllarca cephelerde ölümlerden ölümlere koşmuş

Yakub Cemil, arkadaşlarından ayrılıyordu.
Aslında, Talat için, bu mesele yalnızca

Yakub Cemil’den kurtulmak değildi. Kendisine muhalif olan bir grubu tamamen dağıt
mış olacaktı.

Enver Paşa o sırada Almanya yolculuğuna çıkıyordu. Emir verdi. Yakub Cemil ‘in
idam cezasmın infazı kendisi dönünceye kadar bekletilecekti. Ama, Enver Paşa ‘nın
yokluğunda Harbiye Nazırlığını üstlenen Talat Paşa (o sırada sivil/ilden askerliğe geçmişti) bu
emri dinlemedi, duymazlıktan geldi.

ne sırtlarında, komutanlığını yaptığı bir
müfreze, Binbaşı Yakub Cemil’i kurşuna
dizdi. ğ

“Almanlarla beraber, aynı cephede savaşa gitmeyin, memleketi mahvedeceksiniz!”
diyen biri öldürüldü.
_ Savaşı kaybetti Osmanlı… İki yıl sonra
İstanbul işgal edildi. Vatanın her kanş toprağı işgal edildi. Ordumuz terhis edildi.

***k

en _eski kuralıdır.

lhtîlaller önce kendi öz evlatlarını yer!

İki gündür keyfinizi kaçınyorum.

Ama, “Eylül Ayı” benim kasvet ayımdır.

KHK (sayın muhbir vatandaşlar). ..

İnce Ayar (ya sivil, ya askeri)…

Kalın ayar (“kör tuttuğunu, herkes topalı”)…

F tipi cezaevleri. .. Yerinde infaz…

Ombudsman (Kuzey Avrupa usûlü çöpçatan)…

Haaaaa! Sahi! Okullar da açıldı, ilkokula yeni
başlayanların üniversiteye girme dertleri, arayışları,
18-20 yıl sonra, bu vakitler depreşecek…

sormayın…
Çok alâkası var. Eylül ayı, insanlık tarihinin, istikrarlı şekilde kendisini tekrar eden
tek ayıdır.
Bir an önce bitsin istiyorum. i

J Yakub Cemil ve arkadaşları, gizli toplan

11 Eylül 1916 pazartesi sabahı, Kağıtha- .

Allah herkese uzun ömür versin, ama, tarihin

“Yakub Cemil’le ne alâkası var?” diye