Doğuya giden geminin güvertesinde batıya koşmak (1)

. Doğuya giden geminin

güvertesinde batıya koşmak (1 ). i

DAMIN biri hayatında ilk defa içki içecek,
bara girip tabureye

nemiş… Barmen sormuş… “Ne içersiniz?”
Adamın bildiği içki adı ikiüç tane… Aklına ilk geleni
söylemiş… ”Viski…”
Barmen sormuş… “Neli olsun?”
Adamın bildiği katkı maddesi tek… “S0dalı…”
llk kadehi boğazından aşağıya boca etmiş, çarpılmış, yamulmuş,
sedyeyle götürmüşler…
Ertesi gün yine gelmiş… Garson sormuş… “Ne içeısiniz?”
”V0tka…”
“Nelî olsun?”

“Sodalı…”

.. ‘A~Ä

Yine çarpılmış, yamulmuş, sedyeyle e

götürülmüş…

Ertesi gün yine orada… Barmen sormuş… “Ne içeısiniz?”

“Cinm”

Barmen öğrendi ya, “Sodalı mı olsun?” diye sormuş…

Adam dellenmiş… “Olmaaazzzz!
Her girdiği yeri berbat ediyor..”

Avrupa’ya dün girdik.

Avrupalı düşünsün…

i’ i’ *k
Avrupalı başına gelecekleri düşüne
dursun, bizde, içeride ne olacak?

Konutlarımız, mobilyalarımız, iç dekorasyon alışkanlıklarımız kökten değişecek…

_ Ben söylemiyorum. Tarihçi Prof.Dr.
llber Ortaylı vaktiyle söylemişti. Yer
sofrasından kalkıp iskemleye oturan ilk
Osmanlı padişahı Abdülaziz’di. “Avrupalı” olmaya çalışmanın bedelini sağlığıyla ödedi. Yerde duran içki kadehini
almak için oturduğu iskemleden eğilip
kalkarken diski kaydı.

***k

“Batılı” olmaya çalışan Türkiye’nin
başına gelenleri bir deımimar dostlarımdan dinlemiştim.

“Türkiye’de ne zaman batılaşma,
batılılaşm_a rüzgârları esse, bundan ön
THAN FİŞEK_

R3.

celikle iç ve dış mimaıfmiz etkilenir!”
demişlerdi.

Nasılını sormuştum. Bizim bize benzemekle yetinmediğimizi, onları bize
benzettiğimizi anlatmış, örnekler vermişlerdi…

”Türkiye’nin doğal ve tarilı^ şartlarına en uygun yerleşme birimi, 8-10 kişinin rahatça sığabileceği 50-55 metrekarelik sosyal konutlardır. Avrupa’ya
benzemeye çalıştıkça, oturduîumuz
yerlerin metrekaresi artar. Şar -garp
sentezinin gereğidir bu…”

_Anlattıkları bana biraz soyut gelmişti. Içerisi nasıl etkilenecekti? Asıl önem
lisi oydu. Sorduydum, cevap verdiler-”

dı…
“Şark-garp sentezi için en müsait
yapılar, 150-200 metrekarelik alafranga dairelerdir. Bir mutfağında biftek-bonfîle pişirir, öbür mutfağında
çi’ öfke yuğrur, yoğurda hiyar, sannıdoğrarsınız. Bir tuvaletinde ayakta,
öbüründe oturarak çövdürürsünüz.
Alafranga masa-iskemleyi hepten kaldırıp yere yastık-kerevet serebılir, duvardan Matisse’leri, Picasso’ları indirip
Anagglğu kiğıpi, ancak sırık habrğıaêlıllarının ene ieceği zorti a”ı arını asabilirsiniz. Salonun drtğlsınayfıskieli havuz yaptırmak, bahçeye eşe

ş eykeli dikmek de çabası…”

i***

“Dıştan” Avrupalı olduk. “İçeride”
bize biziz… .

Gümrük Birliği’nin ruhlarımızın gıdasını, müziğimizi nasıl etkileyeceğini
anlatmam için, kusura bakmayın, perşembe yazımı beklemeniz gerekecek…