Devlet küçülecekmiş küçülsün, girsin bari!

BE,12 Ekim 2oo_o_ ,

KURTHAN ı=ışısı< i ı t "ı k ' __eş , uçıı eçe mış 'y I ,ulsun, gırsın barı! yoktu, yeni duydum. Türkiyédekidevlet yönetimini "reorganize" edeceklerıniş... Dünyanın dört bir ' yanından adam getirmişler, oralara salmışlar, bilgileri derleyip toparlayıp "re**ı . yon planı" şekline sokmuşlar... zelleştirıneİ' dediler, "Devlet küçül"dediler İ r tuttuğunu, herkes topalı becerdiği için, e ait" kuruluşları özelleştinneye çalışır çabalıyorlar. « tesbitim var bu konuda... " Devleti küçültmek için devlet memurlarının l sayısını azaltmak gerekir. Hem emeklilik 1 yüksek tutacaksın, hem yeni memur alaa Olmaz, olamaz! * Ekonomi büyüyor, genişliyorsa, kaynakla' rın rasyonel kullanımı için, idari birimlerin _Ü e) sayısının azaltılması gerekir. Önüne çıka= 'İP' yaparsan, ne insangücü yeter, ne ekono" kaynaklar... Eşyanın tabiatına aykırıdır. Yüz›-- yıllık "Yalova Kaymakamı", olsa olsa, _alova Valisi" olur. Yani, olmaz, olamaz! `Ama, kendisiyle çelişmek, politikacıların ”tında vardır. ~`* a: 'A' r ı Türkiye'de idari reform çalışmalan 1848 yılın» başladı, devam ediyor. Türkiye'nin idari yapı1849 tarihli Vilâyât Nizamnamesfnde ney, 150 yıl sonra aynıdır. O tarih sürecinde 167 komisyon kuruldu, ça`, dağıldı. Hazırladıkları raporlar, Bâb-ı Âli ar; erindedir. Yüz metreküplük bir depoda durur. ***k › Türkiye'de idarenin reorganizasyonuna sevdalı ilk devlet büyüğümüz, Mustafa Reşit Paga'ydı. Akıllı adamdı. Fransa'ya gitti. Görgü ve bilgisini artırdı, döndü, Tanzimat Fermanfnı çıkarttı. .Yıl 1839... "Can ve mal güvenliği" diye .bir şeylerden söz ediyordu. Hangi can güvenliği, hangi mal güvenliği? Allah'ın verdiği canı padişah alıyordu (yerinde infaz): mal-mülkrsistemizâten miriydi; padişahındı. .Tüühâaiız . .. .. ...m . .. _ . ' g Kuwetliden yana olur..." İ** Tanzimat Fermanfyla, damak zevklerimiz değişiyordu artık... Sofradaki "mönü" değişti. Güzelim kuzu kapamalar, tandırlar gitmiş, "mayonezli levrek" gelmişti. Yıllar önce, sevgili yemek yazarımız Tuğrul Şavkay'dan dinlemiştim bu reorganizasyonun öyküsünü... "Büyük Reşit Paşa, Fransa'da yemeğe dâvetliydi. Sofraya balık benzeri bir şey geldi. Yumurtanm sansı, zeytinyağı-limon karışımı bir bulamaç vardı üstünde... Ne olduğunu sordu. 'Mayonez' dediler. Türkiye'ye döndü, mayoneze bulanacak bir tür balık aradı. En lezzetsiz balığımız olan levrekte karar kıldı..." Tutmadı. Kırmızı-beyaz etin lezzetsiz olduğu yerlere özgüdür “sos çeşitler?... i' 'k *k Reşit Paşa'nın 1838 yılında Türkiye'ye getirdiği sâdece bir şey tuttu. Bonapartist devlet anlayışı... Fransa köylüdür. Türkiye de köylüdür. Marx'ın dediği gibi, "Köylü-köylülük, tabiatın kölesidir. Gökten yağmur-bereket yağdıracak yüce bir kudreti arar. Onlar için hükümdar, hem anadır, hem babadır. Fransa'daki seçim 'sandıklanna "küçük üretici" hâkimdir. Türkiye'de durum aynıdır. 'k i' *k Adamın biri papağan almaya gitmiş... Dükkânın hemen girişinde, tüyleri pırıl pırıl, afratafrası fazla, çalımından geçilmeyen bir papağan çıkmış karşısına... Dükkân sahibine sormuş... “Kaç para?" "167 milyon lira efendim..." "Niye?" "Dağarcığında 167 kelime var..." Dere-tepe düz gitmiş... Sonunda bir papağan daha... Tüyleri dökük, başı kel, uyuz mu uyuz, ağzında sigarası, göğsünde sigara külleri, devamlı öksüren bir papağan çıkmış karşısına... Sonnuş.'..~"Bu uyuz mahlûk kaç para?" “10 milyar lira efendim..." Adam şaşırmış... “Anlamadıml Bunun ne özelliği var?" “Vallaaaa, biz- de bilmiyoruz, ama, öbür iki papağan bunu gördüklerinde, 'hocam hocam' diye ayağa kalkıyorlar. Herhalde bir bildikleri vardır..." *k 'k i' Bunları niye yazdım? Türkiye'deki idari reform çabalarına "çanak tutmak" için... ' Nereden mi biliyorum? Mekteb-i Mülkiye'de yirmi sene anlattıydım, "ders alınmayan" bu dersi...