Devlet Devletliğini Bilmezse 500 Değil, 5.000 Gün Yetmez!
YORUM
DEVLET _LTEVLETLİĞİNİ BİLMEZSE
500 DEGIL, 5.000 GUN YETMEZ!
uhafıma giden üç olay yaşandı geçen
hafta…_
I_lki Izmifdeydi.
Izmir halkının yarıya yakınının
oylarıyla belediye başkanı olan Yüksel
Çakmur. içişleri bakanlığının bir genelgesine sinirlendi, “Bu genelge kaldırılmazsa, şeref ve namusum üstüne yemin
ediyorum, istifa ederim!” dedi.
Böyle donkişotlukları yapar Çak
mur…
Ama, yalnız kalmadı bu sefer… Mahalli iradenin yasama organı vaziyetindeki belediye meclisinin tam desteğini arkasına aldı. Bildiri yayınladı meclis…
İzmir’i hiç kimsenin keyfi yönetimine
terk etmeyeceğiz… Minibüslerin şehir içinde
kaldırılması kararını
Izmir halkı adına,
onun için aldık. Karanmızı, müdahale nereden gelirse gelsin, s0nuna kadar şerefımizle
savunacağız…”
Iyice mezbeleye (ye
mezbahaya) dönen Izmir trafiğini bir nebze
toparlamak için belediye meclisi minibüs hatlarını kentin içinden
kaldırıyor. DYP`li bir
hanım milletvekilinin ‘ V
elden getirdiği (yani kuryelik yaptığı) bir
içişleri bakanlığı kararıyla minibüsler
tekrar içeri giriyor.
Kendisi de “mahalli idare terbiye ve
tecrübesi” edinmiş olan içişleri bakanı,
bakın, ne diyor?
“Istifa ederse etsin!”
Devlet mekanizmasının işleyişine
bak, hizaya gel!
o o o .
İkinci olay bakanlar kurulundaydı.
Gırtlağına kadar probleme batmış
Şırnak’ın dertlerini birinci ağızdan dinlemek için, “misafir konuşmacı” olarak vali
Mustafa Malay dâvetliydi. Türkiye’de demokrasi olduğunu zannetti, boğazının boğumlarını çözdü, konuştu.
Ayıptır söylemesi, biraz da ipin ucunu, lâfının dozunu kaçırdı.
“Şımakta bayındırlık bakanlığı bünyesine 400 yeni eleman alındı. Bunların
çoğu Arıkaradan işe sokuldu. Büyük böTİO 128
lüm`ü partili… Bu kişilere iş imkânının
para karşılığında verildiği herkesçe biliniyor…”
Bayındırlık bakanı Onur Kumbaracı
da ‘sinirlendi
Ayıptır söylemesi, o da kantarın topuzunu kaçırdı.
“Burada böyle konuşamazsın… Terbiye sınırını aşar…”
Yani, “terbiyesiz” demeye getirdi.
Yine ayıptır söylemesi, ikisi de Mülki
=yeli`dir efendim… Yani, devlet terbiyesi
nin, devlet yönetme bilim ve sanatının
okutulup öğretildiği bir fakülteden gel
medir.
Devlete bak devlete!
o o o
Üçüncü
milli eğitim bakanlığında…
Saygı Öztürk arkadaşımız anlattı, tüylerim diken diken oldu.
Bakanlıkta görevden alındıkları için idare mahkemesine başvuran 20 bürokrat, eğitim
sistemimizin işleyişini
mahallinde incelemek
üzere, 40 günlüğüne doğu ve güneydoğuya
gönderilmiş… Şırnak,
Batman, Siirt, Mardin
v ve Hakkari’nin merkez,
ilçe ve kasabalarındaki okulları gezip rapor hazırlayacaklarmış… Gönderilenler
talim-terbiye kumlu üyesi, başmüşavir,
‘ genel müdür ve genel müdür yardımcısı
düzeyindeymiş… Uç gürı içinde tetkik ve
teftişlere başlamazlarsa, zabıt tutulacak,
memuriyetle ilişkileri kesilecekmiş…
Şimdi sıkı durun…
Gönderilenler arasında kısa süre önce
kalp ameliyatı olan biri de varmış…
Devlet çarklanndan gelen gıcırtıların
nereden çıktığını kaç zamandır (461 gün)
merak ediyordum zaten… Bu vesileyle
öğrenmiş oldum.
o o o
“Devlet” çok hassas bir makinedir.
Orasını burasım kurcalarnaya gelmez…
“Devlet” kurumlar arasında hassas
dengeler gözetir. Akla estikçe, keyfe göre,
orasıyla burasıyla oynamaya gelmez…
Tamam, biliyorum, sıkıldınız… Son
bir cümleye izin verin… Devlet iz’andır.
“vukuat” i
İBİBİSİMŞBİRL_
SÜLEYMAN DEMIR& (Türkiye’de terörü önlemek için İran’la
SÜLEYMAN [EMIFEL (Zahir sinirleri bozuk. yargı organlar ~~
emir vermeye kalkıştığı için) ………………… . .
DENIZ BAYKAL (Sol ne güzel bölünmüşkerı, ‘birleşelim’ u , s
ortalığı bulandırdığı için) …………….. ._. …….. ..6
ERDAL İNÖNÜ (Her zamanki gibi susup beklemeyi tercih ettiği
için) …………………………………. .-RAPORLU ,
işbirliği yapmayı akıl ettiği içinl.-….–……_…’.-_……YEDi v1
.ş
ERDAL İNÖNÜ (Türkiye’de ortalık touiumarıken. mûtâd kış
mesâisini Sosyalist Enternasyonal’de yaptığı için) ……………… .. .3 `ı
aüLemecêvlrllsııkıarııçızgısmısümüruıığüıçın›..-.-…… r
KENAN EVREN (Yaptıklarının vebalini yıkacak bir gür 2
lekesi bulmada üstüne olmadığı için) L _ı
HİKMET çEriN (Uluslararası politikanın bir yıl önceden belli x
takvimini başkasının keyfine bozmadığı
FATMA GIRIK (Şişlinin onca sorunu arasında yılda 4 i
Yeşilçam filmi çevirecekvakit buldıığu için) ………………… ..0 1
ŞEVKET KAZAN lGâvurca dergi okumaya vakit bulamayıp,
hem kendisini, hem partisini dolduruşa getirdiği için) …….. ..YEDi
(Haftalık Anagram Analiznizl’ l
ı’.f±ıın›-q
DEMİRELİNÖNÜ_
EHH, DINI MONULER
(“HH’Jaker)
SÜLEYMAN DEMİREL
N MESUL MD. YERINDELER
( “DEL ” Joker)
İSMET SEZGİ_N
SEMIZSEN GIT
SEYFİ OKTAY
YES. KOF TAYİN
( “N” Joker)
HİKMET EKİN_
KEHAN ÇI MIT
(“A”Joker)
HASAN MEZARCl
HACI AĞA ZEMZEM SEVER
FGEVEZEM” Joker)
m il ı
rsAziı/Euakeı)
RAUF DENKTA
UI KAÇ DEFA ?
(‘AÇ”J0ker)
TANJU ÇOLAK
KOÇUM, UTAN DA YAT, AYIL GAYRI!
(‘YARGİTA Y’DA Mİ ‘J0ker)
TARIKTARCANGÖZQETAN
GÖR ET. TIRNAK. CUZDAN, AVRAT
( ‘VUR ‘ Joker)
›
H
PTI’ NASIL ÇAĞ ATLADI?
PTT çağ atladı, Avrupa’da kod nuıııaralarını
değiştirmeyi başaran ilk
üç devlet arasına girdi.
Mesela, “bilinmeyen numaralar” eskiden 0ll’di.
şimdi 118 haliııe geldi.
01l`i arayıp yeni numaranın 118 olduğunu öğrenmeniz para yazıyor,
“kontuvar” artırıyor. Dert
değil…
Aradığınız yeri söylemeye başlıyorsuııuz, “Bizi
izleyiniz efeem!” diyorlar.
i›
Uğur Mumcu’nun cenazesi;ne gidiyorduk. Gazetenin basın
” plakalı arabasını polisler çevirİdil.’ Içinde üç kişiydik, basın
?kartlarımızı gösterdik. “Yok
;efendim talimat var, sadece
:resmi araçlar geçebilir!” dedi
‘traûk polisi…
Tamam, devletin koyduğu
-şyasağın, şeriatın kestiği parmasğın v hesabı sorulmaz. .. Araba
Siyah plakalı… Su bi kasden sotaladı her;ğıaldq üstümüz camur oldu.
.xrz-ı;
Türkiye’de olup bitenlere inanmak mümkün
değil…
Fak-Fuk-Fon denilen
şeyden garibanı nasiplenflırmek için, Sakarya
Yalısı aranmış, taranmış,
koskoca ilde fakir-fukara
bulamamış… Fon dolu,
Para isteyen yok…
R Konya Selçuklu`nun
”alı Partili belediye
başkanının da sıkıntısı
aynı… “Ben fukarayım
yârdlm edin demiyor
”sf-n Hepsi utanıhr…
le Peki, fulıuşu nasıl önFêfeğiz?
de Quelle alaka”, nere. “İlereye sıçrama, ama
Ymyle
n &Ph Selçuklu belediaşkanı öneri getir
Daha sözünüzü bitirmeden…
_ Eski adıyla Tez-Büro
İşi. yeııi adıyla Tez-Koop
Iş`i aramayın… Aradığınız, “Tez`.’ dediğiniz an.
otomatiğe bağlanıyor her
şey… “O isme kayıtlı bır
numaramız yok!” deniyor. .
Türkiye’deki_ tek
“Tez”, bizim “Ibrahim
kadar dinleyin diyeceği
mizi…
Tez” değil… Bari, sonuna _
KI_ JRTHAN FİŞEK
HIIİI HABER: ATAKOY’DE OLAY!
Ataköy Lisesi öğrencilerinin çıkardıklan bir
el gazetesi geçti elime… Teksir kağıdına tek yaprak, sıcak, sevimli, esprili… Büyüklerin çıkardıkları gazetelerde ne ararsan var.
Aşk var. Bülentle arzu tekrar mektuplaşmaya başlamış… Şiddet var. Pınar’la Aygül saç saça, baş başa olmuşlar… Trafik canavarı var.
Gökhan’ın ağabeyi Ersan, öğrencilerden Edize
çarpnıış… Tekzip var. Dedikoduların aksine, gazetenin bütün haberleri doğruymuş… Rötar var.
Pazartesi günü yapılması kararlaştırılan müze
gezisi, müzelerin pazartesi günleri kapalı oldukları neden sonra öğrenilince, ileri bir tarihe ertelenmiş…
Ama, en önemlisi, promosyon var. Kupon
karşılığı, çekilişsiz-kurasız 100 futbol topu veriyor yarının gazetecileri…
DEVLETİN EMNİYET KEIİIEBI DENİZ, k, Ege’nin “TM, Kuala.,
ııııııııı ııııvı ııısnizı
› Yardım Vakfı” bir kitapçık ya’ ymladı… Emniyet kemeri kul-‘
Resmî plaka denildi mi, benim aklıma ya kırmızısı (bakan), ya beyaz zemin üstüne
kırmızı rakamlısı (müsteşarrektör), ya yeşili (polis) gelir.
O siyah zemin üzerine beyaz rakamlı “resmi plaka” dedikleri, belediyenin çöp kam
ğini, emniyet genel müdürlüğünce verildiğini söyledim.
Ama, yanımdan bir de çöp kam- rin yandan azı takıyor.
yonu geçerse, etrafı dolmalık _ Ortalamalara aldanmayın!
kabağa çevireceğimi söyledim. Özel araçların üçte ikisi uyuyor
Olan belediye ricaline oldu.. . ş kurala… Iyi rakam… ,
Onlar da yürüyerek geldiler ‘ Ortalamayı bulmak için, si- ‘
cenazeye… Herkes gibi…
lanma oranı, Türkiye genelin
° de, yüzde, 47.6… Yani, şoforle
yah plakalılara bakın… Şoförle
9″ıı_’:’tı.’ıı’›. ..z-ı ç, .,
miş… Fakirlere vermeyelim, “evlendirme fonu”
açalım demeye getirmiş…
Aynen dediğidir: “Genelevlerin kaldırılması,
ailelerin korunması ve
sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi zarûrettir. Onemli olan, zina ve fuhuş yollarının tıkanmasıdır. Zina ve fuhuşun temelinde
maddi imkânsızlıklar yatar, bulûğ çağına gelen
gençlerimizi “evlendirıne
fonu” vasıtasıyla hemen
evlendirirsek, fuhuş da
biter, zina da biter…”
Dedim ya, Türkiye’de
olup bitenlere aklım ermiyor.
Kimin neyle ne alâka
kurduğuna aklım hiç ermiyor.
Sevgili hocam Dr. Rıd- v.
yonlarındaßa var. Siyah zemin üzerine beyaz rin yüzde 91’inde, ön koltukta
Döndüm polislerin bizi kes- rakamlı arabalara dikkat! oturanlarm yüzde 85’inde “ke
tiği yere… Basın plakasının Kendilerini “devlet” zanne- . mer takına” huyu yok…
“resmî plaka” olduğunu, her ye- diyorlar… ‘ _Nasıl devlet, nasıl “resmî- ‘ş
re girip her yere park edebilece- ›. ›
_yet” ama?,
(Ha
BAYRAM DEĞİL. SEYHAN DEĞİL.
ALİ SEN NİYE FOTOGRAF ALDI?
İçişleri (dalıiliyeci) nâzırı İsmet Sezgin küçük
kızmı da başgöz etti. Aydın zeybeği bile oynadı.
Sheratorfdaki “tantana” dört dörtlüktü.
Sadece minik bir problem çıktı.
fotoğraflannm parasını kim ödedi?
Davetli olmadığım için kendi gözlerimle görmedim, kulaklarımla duymadım, ama, merak
edip sordum. “Sözleşmeli fotoğrafçı” bakanlığa
gitmiş… Koltuğunun altında bir çuval fotoğraf…
“Bakan beyle görüşmek istiyorum, özel bir mesele
var!” demiş… Hemen içeri buyur edilmiş… Laf
aramızda, tam otuz sekiz gündür arıyorum, bakanla irtibat yok… Fotoğrafçı imtiyazı işte!
Neyse, özel kalem kalabalık.. Fenerbahçe’nin
eski başkanlarından Ali Şen (boş zamanlarda “deri eşya” ihracatı yapar) sormuş… “Sayın bakanımızı uğraştırma, kaç para?” “Sana 2 milyon abi…”
Çıkanp 2 milyonu vermiş Ali Şen… Tez haber
yollanıış, aldığı fotoğrafları albüm yaptırmış, arz
etmiş… Hayırsever fotoğrafçılar& binbir dua ediyor Sezgin…
“Parasım kim verdi, borcum ne kadar, kime i
ne ödeyeoeğim?” diye sorup duruyor.
Isim sızdırması benden…
İ”, 129 TEIPO
duman ;Ian iyei-de…
OLMAEDİ SAYINuİ
AHMET KENAN
(Nöbetçi gevezeiEVBEN
“Yorgun Savaşçı”
ekranlara geldi, dağın
doğurduğu fare oldu.
Iyi fîlmdi, kötü filmdi, siyahtı, beyazdı, yorum doğruydu, yanhştı,
sinematografik özellikleri yerindeydi, değildi,
_başka yerdeydi. Hiç
umurumda değil…
Dağ fare doğurdu.
Yine elim ayağım
kesildi, sinirim bozul›
du.
Anne tarafindan dedem İzmir’de ağır ceza hâkimiydi. Annemi, iki teyzemi, dayımı kağnı arabasına koydu, Akhisar üzerinden Arıkara’ya kaçırdı.
Baba tarafından dedem, Bursa’daki taburunu aldı,
Ankara’ya getirdi.
Benirrpdoğup büyüdüğüm aile ortamında “tabu” yoktu, her şey konuluşur, tartışıhrdı. Sevilenler vardı, sevilmeyerıler vardı.
Ama, eleştiri serbestti.
Yine, ama, yanlış lâf söyleyenin boğazından
aşağıya tıkılırdı.
“Vallaaaa benim haberim yok, filmi ilk defa
seyi-edeceğim…” demişsin, “Necdet Uruğ yaktırrmştı, babam zaten camiden çıktıydı, oradan geçiyordu, mütevazi tapu memuruydu…” ‘ ~
Suuuuuuusssss!
Benim ruh sağlığıma üç kuruşluk saygın v * ,a
suuusss!
Birileri katil olacak… Bari, ben olmayayım…
.Nümğýişçı ıçâııabğııiğlğidğ kene
i ‘ çok, beyin azdır…” i
E (rıaıpıı WaIdoEıneıSorı: 1871) ‘ ”
Hamidiye taburlarının çağ atlamışı olan kom’
cularla güvenlik sağlanmaya çalışılıyor doğııiagüneydoğuda… Herkes birbirinin ahbabı, tan _
Şivan kol gezer dağlarda… Reşo`nun ces. ..ım
bulmuş…
Beş on yüz bin milyon mermiyle delik deşik…
Uç adım ötesinde, gariban kalmış katın dala’
mp durur.
KIRK YILDA BİR ŞAKA YAPALIM DEDİK, Katırın sırtındaki çıkma eli daldırmış, iki S”
siz ne AMMA ciouivs ALDINIZ HAAA! mun ekmek, üç baş soğan bulup çıkarmış…
Şaşırmış… “Helesen Reşo… Sovan vardir. ek’
C
‘F
C
Ü
C
C
g .
Ü
C
1
C
S
Ü .
C İ’
Ü
C
1
YHYÜiIFîAF l AR Rlİiîf P lANIlKAN
mek vardir, niye ölmişendir?”
TİC 130
ı
TEST’ .
ıvıEqus-i IVIEBIISAN
SORU 1. Şimdikilere aldanmayın, Osmanlı’da
mebus olmak kolay değildi. Vezir parmağı yiyerek, çiğköfte yuğurarak, alfabe sökerek mebus
olunmazdı. Başka ne lâzımdı?
a. l yi halli olmak
b. 25 yaşından sübyan olmamak
c. Türkçe bilmek
d. Az-çok emlak sahibi olmak
e. Hepsi
SORU 2. Halk sokaklara dö- ;
külmüş, her yer bayrak, fla- i
ma… 24 Temmuz 1908… Ikinci Meşrûtiyet… Yeni devlet şeklinin koruyuculuğu, kollayıcılığı `
kurumlaştırıldı. “Millet meclisinin
bir daha kapanmayacağı ve istibdadın oyuncağı olmayacağı” sorumluluğu
kime verildi?
a. Ordu ve donanma
b. Padişah Abdülhamit
c. Sipahi Ocağı
d. Bekçi Murteza
SORU 3. İttihat-Terakki Fırkası’nın devamı
olarak “CHP” gösterilir. Meclis özgür ve bağımsız
açıldı, daha sonra ne yaptı?
a. Okları altıya kadar sayarken sürmenaj oldu
b. Şeyh Sait ve Apoyu vatandaşlıktan çıkarttı
c. Bütün hürriyetleıi askıya aldı
d. Yeniçeıilere toplu sözleşme ve grev hakkı
tanıdı
_ SORU 4. İkinci Meşrutiyet’in ilânına ziyade“yle kızan bin’ vardı. “Hürriyet, hürriyet dediler,
Ümqêelmez, yalnızca kendilerine aldılar!” dedi.
8- lârzincan Hal Müdürü b. II. Abdülhamit
°~ lahdettın d. Damat Ferit
191??? 5. İttihat-Terakki devletçiydi. 21 Kasım
IM k muhalefet bayrağını o zamanların li
,Ãn Ge” agl- Buyudüler, adları “Halaskâr Zabimb? Olgu. Yedirmedi kimse… Peki, tepki
du? gelişen Ahali Fırkası” kimlerden kuruluy
ü ğelînokrat ve ahaliden
c seçuljvkrat ve bilimerlerden
‘m kaybetmiş politikacılardan
°Phâne esnafindan
w . 6- Ağustos 1910… “Basın kanunlar çerde Serbesmr› hiç bir biçimde sansür edile
EKERBIIBDEN İBABETIİR ı›
mez!” denildi. Sonra ne oldu?
a. Fuat Şükrü bey yazı yazınca tutuklandı
b. Pertev Tevfik hapse atıldı
c. Hamit Suphi mahkûm oldu
d. Hepsi
SORU 7. 1910 yılında basın öz` gürlüğü raftaydı. Verilen gensoruya tepki olarak, Bağdat mebusu Ismail Hakkı Bey konuştu.
Ne dedi?
a. Kalem sahiplerinin hepsi
nam uslu değildir
b. Kâğıda zam yapalım, nefesleıini keseriz
c. Ben ne yapayım böyle aydını,
yazanı?
d. Sirke mi dedin amca?
SORU 8. Meclis-i Mebusan’ın ilk başkanı, adına tiyatro açılan Ahmet Vefık Paşa’ydı. Kitapların yasaklanması, közlenmesi başladı, kendisine
soruldu: “Kitap yasaklamak caiz midir?” Ne cevap verdi?
a. Bir edebiyatçı olarak sansürü kınıyorum
b. Bir meclis başkanı olarak sansürü tasvip
ediyorum ‘
c. Efeeeemm?
d. Onların katli bile caizdir
SORU 9. Gizli örgüt mehsuplarına “eziyet ve
işkence” edildiği ilk mecliste de iddia edildi… Gerçeği söyletmek için 50 kızılcık sopası vurulurmuş… Sopaların adı neydi?
a. Perdelik değnek b. Mutluluk çubuğu
c. Asâ-i gizli _yye d. Sopa -i terbiyye
SORU 10. Dersim mebusu Lütfi Bey, emniyette işkence yapıldığı iddiasındaydı. Sökülen tırnakları, kanlı sopaları “delil” olarak meclise sundu. Meclis dalgalandı. “Başka delil var mı?” diye
soruldu. Gümülcine mebusu Ismail bey de, adliîrı
tıp raporu sunmak istedi. Niye sunamadı?
a. Çok konuşmaktan adli tıp raporunu evde
unuttuğu için
b. Partisinin büyükleri susmasını istediği için
c. Adli tıp raporu Fransızca yazıldığı için
d. Raporun bulunduğu çantasını kaybettiği
için
– İŞİ..?
CEVAPLAR:
l)e.2)a,3)c,4)b,5)b,6)d,7)a,8)d,9)a, l0)c.
|EuuIıı
ç ANLAT, ANLAT,
HEYEGANLI
OLUYOR!
Şanlıurfa belediyesi hesabma fuhuş, kumar ve içkiye karşı yürüttüğü
amanverınez savaştan tanıdığımız Ibrahim Halil
Çelik, malûmunuz, Refah
Partisi’nden milletvekili
seçildi.
Belediye başkanı olduğu beldede kaybettiği savaşı memleket sathında hiç
kazanamayacağını anlayınca, konuları genelleştirdi
Adana-hha büromuzun
haberine göre, partisinin
Seyhan ilçe kongresinde,
arslanlar gibi kükremiş,
elektrik bulutlar gibi
gürlemiş…
“Türkiye’de 70 yıldır Allahsızlık rejimi hâkimdir…”
Uğur Mumcu cinayetine tepkisini göstermeden
de edememiş… Ne de olsa,
emir yüce yerden, yüksek
makamdan…
“Katilleri lânetliyoruz,
ama, maktûlün cenazesinde `Kahr0lsun Şeriat’ diyenleri büsbütün lânetliyoruz. Kitab-ı Mukaddes’i
öpüp başına koyan bir başbakan Ingiltere’de başka
şey söylerse, sadece Müslümanların zulme, gadre uğradığı bir dünyada BosnaHersek’e müdahale olmazsa Türkiydde dinci grupların hâkim olacağını bir
cumhurbaşkanı Amerikalı
birine, Clint0n’a söylerse,”
demokrasi buysa, hepsi yerin _dibine girsin!”
Itirazım yok, öyle demokrasi yerin dibine girmesine girsin de, sen nerede konuşacaksın? Kim konuşturacak?
Sağm (ve şeriatın) söz
söyleme, düzen isteme hakkını, bugüne kadar hep
“sol” dedikleriniz, “Allah’sız, dinsiz” dedikleriniz
istedi. l4l-l42-l63’ü aynı
kefeye koyarak…
I3ITEIPO