Devlet” benim! Verdiysem ben verdim, kime ne?

*neîıetı ııenımıııenııysem

ben verdim› kime

.şHMETLi Turgut

Özal’ın icraat progra
mının en önemli unsu
ruydu: “Devleti küçültelim, her şeyi özelleştirelim…” ‘

Şimdiki sayın cumhurbaşkanımızın prensipte buna itirazı yok…
Ama, “özelleştirme” programına yeşil ışık yakarken, tam-gaz
yol verirken, “devletleştirme”
ilkesini de ihmal etmedi.

En olnıayacak şeyi, eşyanın tabiatına en aykırı şeyi, sanatı, sanatçıyı
devletleştirdi.

Olabilir. Anayasal yetkisidir.

“Verdiysem ben verdim!” dedi,
benim açırndan meseleyi kapattı.

#ii

Ellibeşinci hükümetin ortanca ortağının liderine, “koalisyon kurma”
görevini verdi. Olabilir. _

“Azınlık hükümeti” kurma
konusunda, gerçi çok tecrübeli,
ama, ziyadesiyle başarısızdır Bülent Ecevit…

ANAP dışında, hiç kimseden
(Çankaya hariç), hiç bir partiden destek görmedi. Ama, gözünü karartmış
görünüyor. Nafile turlarına devanı
ediyor.

Sayın cuırılırırbaşkaıııınızın söylemi
eskisi gibi…

“Verdîysem ben verdim!”

k**

Bu haftaki gündemi neyin, nelerin
dolduracağını merak ediyorum doğrusu… Muhtemelen, TUSlAD’ın, “iki
turlu dar bölge seçim sistemi”
önerisi konuşulacak…

Son genel seçimlerde, bazı illerimizde, % 50’den fazla oy alan
partilerin sayısı parmakla sayılacak kadar azdı. ‘

Eski RP (şirrıdiki FP). güneydoğu
da da HADEP…

Sisteme bakalım…

llk turda, kendi dar bölgelerinde
(her dar bölgeden 1 milletvekili), oyların yarıdan bir fazlasını alan partinin adayı seçilmiş olacak, mazbatasını alacak…

Kimse aşamazsa ne olur?

Bir-iki hafta sonra ikinci tur yapılacak, en çok oyu alan iki parti yarışacak… Uçüncü, dördüncü, yedinci sırada yer alan partilerin seçmenleri ne
yapacak?

llk ikisinden birine oy verecek…

Elinizi vicdanınıza koyun…

CI lP’li olsanız DSP’ye oy verir misiniz? Veya tam tersi…

ANAP’ın dört ayağından biri,
MHP’li, FP’li, DYP’li, DTP’li olsanız,
CHP veya DSP veya HADEP veya
İP veya ODP’ye oy atmaya eliniz gider ı_ni?

“Iki turlu dar bölge seçim sistemi” solumsu-solumtrak partileri demokratik sistemin dışına etmek demektir.

lşteıı çıkarınalarırı yoğunlaştığı, işçinin, ınemıırun, emeklinin sokaklara
çıktığı bir dönemde, PDM’yi devreye
sokmak demektir.

Bilmeyeııler, hatırlamayanlar için
not diiseliııı. .

“PDM” denilen şey, 12 Mart öncesinde. “parlamento dışı muhalefet” olarak bilinen şeydi. Sonuçlarını
biliyoruz…

Demokrasiyi kırık-dökük de
olsa parlamentoda hakkıyla temsil ettirmek, onu sokağa dökmekten bin kere evlâdır.

i**

“Verdiysem ben verdim!”

Devlet sanatçılarına ödüllerini verirken, sayın (tıınılıurbaşkanıırıız, bizlere.
devletin ayağa düşürüldüğünü ima
edenlere, dolaylı şekilde sitem de etti.

“Başında devlet olan her şey
iyidir…”

Devlet…

Bu kavranıı aynı mı, ayrı mı anlıyoruz, pek kestiremedim…

lki halk özdeyişi var aklımda…

Biri, “Devlet basa, kuzgun leşe…!”

Ölıiirii, “Devletin malı deniz,
yemeyen keriz…”

Belki de bir üçurıcüsü… XIV. Louis`ye özenerek… .

“L’Etat c’e _,
benim!) “

` .r
v Açiiğç?? (Devlet