Demokratik doğum sancıları…

1994’de “mahalî seçim” var. Beşonyüzbinmilyon parti giriyor.
Türkiye’nin nüfusu beşonyüzbinmilyonu bulmadığı için, aday sıkıntısı çekiliyor

Belki duymuşsunuzdur, 27 Mart

Herkes cin olmuş, adam çarpıyor.
Doğruyol’un adayı (kesinleşmemekle beraber) Bedrettin bey… Gözlerinin
mavisine benzeteceğini söylediği Haliç’i, semtine hiç uğramadığı Bahçelievler’in (İstanbul) çamuruna benzetmişti. “Mavi mavi masmavi” şarkısının
eşliğinde Istanbul’da seçim kaybetti.

“Mavi istemezük, menekşe ossun!”
dediler.’ ‘

Kim dedi?
Seçmenler dedi, Fatma bacımı seçti.
Sosyal demokratlığı kendinden

‘menkûl, belediye hizmetleriyle tek ilgisi manava, bakkala “merhaba” diyecek kadar sosyal (ve demokrat) olan birıne…

Kötü mü yaptı seçmen?

Bence hiç de kötü yapmadı. Fatma
Girik üçüncü sınıf artistliği aştı, birinci
sınıf politikacı oldu.

i**

Doğruyolkın afişlerini İlhan Kesici
kullanacak…
Galiba ANAP’a gelin, DYP’ye da* mat oluyormuş…
Bugün, yarın, kesin belli olur.
Gülüyorum. Gülüyorum, çünkü,

Dmokratik doğum sancıları…

bundan altı ay önce, “DYP’ye başkan
adayı olmak istiyorum!” demişti Kesici… Aile (Demirel) meclisi toplanıp “ııhh” buyurmuş, o da aile meclisinin
kararına uymuştu.

Iyi teknisyendir, paradan puldan iyi
anlar, çekip çevirir, para keselerinin ağzını büzer, doğru yerlere akıtır.

Daha önemlisi, DoğmyoPun afişle
rini kullanır.

Hangi afişleri? “Dalan’a, Ta|an’a,
Yalan’a Son!” afişlerini…

Dalan kim? ANAP’ın eski belediye
başkanı… Kesici kim? Vaktiyle rahmetli
Oza|’ın »çok daha büyük ikram-izaz-ik
ballerini reddetmiş katışıksız bir
DYP’li…
_ *t*

Refah Partisi ne yapıyor? Bildiği yolda gidiyor.

Sosyaldemokrathalkçıparti ne yapıyor?

Hepsinin iyi aile çocuğu, mezbut
aile reisi olduğunu bilmesem, “Seni
meşhur edeceğim!” diye teklif götürdükleri dilberleri götürmeye çalıştıklarını zannedeceğim…

Türkiye’nin bu siyasal bölünmüşlüğünde, kamuoyu araştımıalan ne sonuç
verirse yersin, Istanbul, Ankara, lzmir,
Adana, Içel, Bursa, Gaziantep ve Eskişehir’i “flaş ve cidâ” isimler götürür.

Belediye dediğimiz ne ki? “Vitrin”
değil mi?

HASAN EKİNCİ

esli tükenen, avN lanması yasak
olan sejkiz Kkuş
türünün arın ığı ızılırmak deltasındaki Çernik Gölü Kuş
Cenneti’ni avcılara açmışsın… Hatırladığım kadarıyla, bakan olduktan hemen sonra, “Bugüne bugün orman
bakanıyız., ormanları da mı parselleyemeyeceğız?” deyıp yakın sıyas tarıhımizdeki mümtaz yerini almıştın…
ikinci marifetin oluyor bu…
“Onüme günde yüz küsur evrak
eli or…” demi sin, “He ini oku a8 Y H Ş PS Y
mıyorum…
Okuma-yazma kıtlığından mı, zamansızlıktan mı okuyamadın, bilmiyorum, ama, “mâsum”san kolayı var. Il
ısısıımiıııı
s&

gili evrakı getirt, hangi şubeden çıkmış, kımlerın
,w k parafları var, tesbit et,
bakanlığındaki mafya nın izini bulursun… Bu
nu yapmazsan, sonuçları
da kamuoyuna açıklamazsan,
birinci derecede suçlusun… Suç ortağı
değil, suçlu…

“Dualannızi . ?İ ,ş
geniş _ Mü” Ä-ı
kapsamlı
olsun…
Bizim için

neyin iyi olduğunu sâdece tanrı
bilir, seçme hakkı bırakalım…”
(Socrates, M.Ö. 456)