Demokraside yorgunluk belirtileri…
«Kurthon ‘FISEK
Demııkrasiıle yorgunluk belirtileri…
ÜN yazdım. Bugün tekrarlıyorum. Demokrasinin hem başı,
hem anahtarı denetimdir.
Denetim nasıl olur?
Bir kere, “seçim” denilen bir şey
vardır. Bunun geneli olur, yereli
olur. Ama, çok eksiği, aksağı olan
bir denetim mekanizmasıdır bu…
Kural olarak, dört yılda bir işler, işletilir. 7
İkincisi, halkın seçilmiş temsilcilerinden oluşan meclisin denetimidir.
Sözlü-yazılı soruları, soruşturmaları,
araştırmaları, gensoruları, sürüsepet
komisyonları vardır. Ama, bu da ağır
işleyen bir mekanizmadır. Beyzâdelerimin keyfi gelecek de meclis toplanacak…
Uçüncüsü, bağımsız yargı 0rganlarıdır. Denetlenmekten hoşlanmayan idarenin denetlenmesi onların görevidir. Ama, dağlar gibi yığılmış dosyalardan sıra gelmesi mûciZedir.
Dördüncüsü, basındır. En etkilisi
de odur. _ _
Basın olmasaydı, lSKl olayı küllendirilir, belki de hiç ortaya çıkmazdı. Basın olmasaydı, İLKSAN kepazeliği unutulur giderdi. Basın olmasaydı, vuran vurduğuyla, talancı talan
ettiğiyle kalırdı.
Basın görevini yaptı, yapıyor, yapacak…
i***
Peki, öbürleri ne yapıyor? Bir tek
özgür basınla demokrasi olmayacağına göre, başkalarının da bir şeyler
yapmaları gerekiyor. `
En bunalımlı dönemini yaşıyor
SHP… Ama, kurultayda açık farkla
kaybetmiş Aydın Güven GürkanH,
açık farkla kazanmış Karayalçınün
tepesinde Dem0k|es’in kılıcı (grup
başkanı) niyetine sallandırma çabaları gırla gidiyor. Kasap et, sağ kamuoyu kan derdinde, SHP’lilerin aklı
başka yerde, parti can derdinde…
İLKSAN rezilliği var. Bağımsız yargı organları bastırmasaydı, 17 kişi tutuklanmasaydı, herhalde _Demirel’in
dediği havaya girilirdi: “Onemli bir
şey değil… Ahvâl-i adiyyeden…”
“Vergi yüzsüzleri” hâlâ açıklanmış değil… Vergisini ödemeyenlerin
isimleri “devlet sırrı”, açıklanmasında
diretenler “devlet düşmanı” sanki…
Demokrasi, dört yılda bir sandığa
kağıt atıp oradan adam çıkarmak değildir. Bununla yetinen demokrasi
yorgundur. Çözüm de, erken seçime
gidip yorgunları kovalamak, yenilenmek, tazelenmektir.
Sıkıntılı bir yazı oldu, değil mi?
ÇİLLER BUGÜN ALMANYA’YA GİDİYOR
AMAN KİM9EYE
VEĞlkîılÜJÄ-Ãléîlle
GUN KENDİ HALİNDE ‘ ‘W’
KALBİN…
VEFÂLE
HANJMI
BE . . .
GsLfIğl/YI
SÜLEYMAN DEMİREL
lYASI tarihimizin
llyasaklıll
bölümüne “bir
bilen” olarak geçtin,
nâmın yürüdü. Onun
için, İLKSAN olayının
en başında, “Ben
verdim, vaa mı
diyeceğiniz?” dediğin
zaman, “Herhalde bir
bildiği vardır” demiş,
olayın peşini bırakır
gibi olmuştuk.
Koskoca
cumhurbaşkanına
inanmayacağız da,
kendi ‘gözlerimize,
kulaklarımıza,
belgelerimize,
bilgilerimize mi
inanacağız?
Mahkemeler
“bildiklerin”
konusunda 0 kadar
iyimser çıkmadı.
Tastamam 17 kişiyi
tutukladı. lLKSAN’ın
başına gelen kayyum
heyeti, iki buçuk
trilyonluk dosyaları
görünce, “imdaaatttl”
feryadını bastı, maliye
müfettişlerinden
yardım istedi.
Bir de, “bir bilen”e
soralım dedik…
“Önemli değil,
ahvâl-i adiyyeden!”
demişsin… Elinsaf!
Çankaya’ya çıkmakla
demokratik misyonları
tamamlanmıyor
insanların…
“En büyük veba
salgınını, en küçük
savaşa tercih
ederim…”
(Martin Luther,
l 548)
.ıV..~a.ıı.v-.. .r.~x«aöûı!9’