Cizre’den bir yar gelir bizlere!

Kuıthcın F SEK

cizre-ilen Iıir yâr gelir bizlere!

lVÂYET doğruysa, 864 numaralı

R tepeye “bağlılık arzeden” bazı

HEP milletvekilleri, “açık, net ve
sarih” bir teklifte bulunmu lar…

“Bizi anlayan tek d et büyüğü
müz sensin, gel, başımıza 899› ne is

içme sularında nomıalin 90 katı koli
basili bulunduğunu bilmiyordu. Biraz
“ulaşım sorunu” vardı, ama, Cudi ve
Kurtuluş mahalleleriyle terminal evresinde dolaşan insanların, gi leri

yere, damdan dama atlayarak gittikle
tersen y arız, rini bilmiyordu.
her türlü kâr- Çöplerin biriktiğilığahazmz!” ni duymuş, kızBaşkaları şaşır- mıştı, ama, belemış olabilir, ama, diyenin tek bir
ben şaşırmadım. çöp kamyonunun
Şaşırmadım, bile olmadığını.
çünkü, Cizre’nin bilmiyordu. ÇöpRefah Partisi kö- lerin “on dört
kenli bağımsız be- merkep marifetiyIediye başkanı le” toglşındığını
Haşim Haşimi ge- duydu, zuldu.
çen hafta Anka- Altta kalmak
ra’daydı. Devletin istemedi, Üste çık(ve hükümetin) üst &maya çalıştı. “Bekatlarıyla temasla- lediye işçilerinin
rı vardı. Tempo maaşlarını, ikra
. .jdergimizden Mehmet Korkmaz da,

adım adım, Haşimi’nin peşindeydi.
*t*

Babayla, dağcı-salcı Ateş’le, mahdut mesuliyetli “şehirci” Ennan Şahin’Ie görüştü Haşimi… Nüfusu iç
göçler yüzünden 100 bine vuran Cizre’ye mezbaha, asfalt yol, içme suyu,
kanalizasyon, çöp arabası ve sosyal
konut gibi “teferruat” istedi. Nevruz
Olayları sebebiyle “âfet bölgesi” ilân
edilen Cizre’ye “devlet eli” gelsin talebinde bulundu.

Memleketin hangi nehrinde saniyede kaç metreküp suyun aktığını ezbere bilen “baba” dehşete düştü. Cizre’de mezbaha bulunmadığını, kim
hangi hayvanı yakalarsa evinde kestiğini, sonra da sattığını bilmiyordu. Nehir sularını biliyordu, ama, ilçenin su
şebekesine lağım sularının karıştığını,

miyelerini vennernişin, naaberl” dedi. Cizre belediyesinin a lık para girdisinin 15 milyon lira ol uğunu (hazine yardımları ve KDV hariç) öğrenin’ce şaşırdı. Bilmiyormuş zahir…

Gönderdiği para için Abdülkadir
Ateş’e teşekkür etti Haşimi… Göçerlerin iskânı için Şahin’den 400 konutluk
projenin finansmanını istedi, sözünü
aldı. Yol meseleleri i in Onur Kumbaracıbaşfna ulaşama ı, özel kalem duvarına tosladı. Not bıraktı: “Lütfen
yardım edin… Karda, kışta evsiz-barksız kalan, Cizre’deki akrabalanna sığınan bu perişan insanlar, bu garibanlar, önümüzdeki günlerde topl
tlamalara yol açabilir…”

Baba buna da şaşırmış, bilmiyormuş…

Aymaya, ayılmaya, ayıltılmaya 70
gün kaldı.

ii

lRAKilN ATE

â.

VURMAYACAGIM ın

. BEN . .
ve=geerıa~g arzı:: www


ka*

Kim akıllı?
kim gerzek?

AZAR büyüklerimizden Aziz

Nesin, Türk halkının yarıdan

fazlasının “geri zekâlfîolduğunu iddia etmiş, yeri yerinden oynatmıştı.

Ithal malı topçu büyüklerimizden,
Trabzorisepêr tekrııýiıl: direkîêaâıı-‘lü Geor
Lee , ”Tü t nız erik, paralannı kullanogıguı bilmişor[dağa mafyanın kucağına üşüyorlar!”

ı.

Önümde bir tekzip var.

Ağzından çıkanı kulağı duymayan, düdüğü öten tekzip ediyor zaten… Kabahat gazetecilerde… “faniu’yu severim, sayarım, takdir ederim!” demiş, “Hakkında tek bir lâf
etmedim…” .

Gazeteciler teısinden anlamış…

‘ Tamam, yanlış duyduk, yanlış tercüme ettik. Ama, siz olsanız, dill
fransızca olan biri, araya almanca
“dumbkopf” lâfını girse, siz nerenîzden anlarsınız? Düzünüzden mi, tersinizden mi?

ALBERT ÇERNİŞEV

lki süper devletten birinin
büyükelçisi olarak hava sende bin
beş yüzdü. Seni sevmeyen
mankenler ölsün! Derken, sırasıyla,
Gorbaçov ve Yeltsin diye iki
şaklabarı çıktı, kuzey komşumuz
parçalandı, eski SSCB dünya
dengelerinde “esamisi
okunmayan” bir devletler
topluluğuna döndü. Balkan’larda
kan gövdeyi götürüyor, Irak
bombalanıyor, Somali Amerika’nın
taht-ı muhafazasına alındı. Kalkıp
“Rusya hâlâ süper devlet”
demişsin… Orta doğu ve Balkan
mezarlığında ıslık çalarak gezmeye
benziyor seninki… Ayrıca, “Rusya”
tabirine dilin alıştı, Ligaçev’in dediği
çıkarsa, yarın, öbür gün yine
“SSCB” olabilir. Dikkat!

Maylrlara nün doğdu

MEKI.l polislerden sonra, 15 yıl
devlet hizmetinde bulunmuş vali,
kaymakam, savcı ve avukatlara
da “özel dedelctiûilc” yapma hakkını
veren kanun teklif, meclisin hem adalet, hem içişleri komisyonundan jet hızıyla geçti.
Bu hızla giderse (gideceğe benzer),
meclis genel kurulundan da geçer,
enuuy’ et hizmetl’ etinin özelleştirilmesi

‘yönünde önemli bir adım atılmış olur,

sıra vatan savunmasının özelleştirilmesinegelir. _

Neyse, “Bu yasa benmi ,
evladım!” diyen ANAP’|ı o 5
der, teklifinin anlam ve önemini ir
kere daha açıklamak için söz almış
içişleri komisyonunda… Bakanlık adına komisyon toplantılarına katılan Dr.
Nîlıat Dündar’a (siyaset bilimi doktoru) dönüp konuşmuş… Aklınca “müttefik” arıyor.

“Çok değerli bir arkadaşımız var
aramızda… Kendisi doktora yapmıştır,
PKK uzmanıdır…”

Minik bir gaf… PKK (Partiya Karkeran Kurdistan) uzmanı değil, APK
(Araştımıa Planlama Kurulu) uzmanı,dır

Babanın kafası böyle karışılsa, 0ndan doğacak Mayk’ların kafa karışıklığını siz tahmin edin…

Mlll( radyasyon
sıkmava basladı

ERNOBİL olayını örtbas edenlerin yüce divana sevkini istedim.
Türk milletini kanserden ölmeye
kûm ettikleri için değil, sustuldan,
ralarrsöyledilderi, eveleyip geveledikerı ıçın…
ı dBeni herkes anladı, ama, yanlış ana ı.

Türkiye’de doğru-dürüst kanser taraması hi yapılmadığı için, Çemobil’den kalkan radyasyon bulutunun kime ne ettiğini kimse bilmez, bilemez…

Ama, sansasyon peşindeki üç-dört
kıçıkırık kalkıp, yeni d arı bebelerin
beyin-omurilik hastası oduğunu, kanser vak’a|arının beşle, altıyla çarpıldığını söylerse, onlara da ben gülerim.
Cülmekle kalmam, küfrederim… Aile
içi evliliklerden doğan başı kabak her
bebenin sorumlusu Çernobil değildir.

Bütün suç susmak, saklamak…

Fazilet konuşmaktır. Tabiî, gamından gonuşmayacaksan…

“Körlerin
memleketinde tek özlü
ler

olur…” (Desideırius Erasmus, 1521)