Büyükerşen’in yerinde olsam…

‘da en haklı’ olanı

üversenîn yerinde olsam…

uzatmalı rektörü Yılmaz Büyükerşen görevden alındı, kızılca kıyamet
koptu.

Hem lehte, hem aleyhte…

“lyi oldu, bir zamanların özerk üniversitelerinden 12 Eylül’ün son kalıntılan tasfiye ediliyor…” diyenler çıktı, “Sıra şimdi a ı durumdaki Konya ve Hacettepe rekiiirlerinde…”

YÖK’e kızanlar oldu. “Gül gibi rektörümüzü elimiz- *
den aldılar, geri isteriz…”

Minik bir parantez açayım burada…

Gelişen olaylar
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin

YÖK’tür. Danıştay’ın kapı gibi kararını uygulamayanı
bu saatten sonra
oyum oyum oyarlar.

Yürüyenler oldu,
bağırıp çağıranlar _
oldu, “Radyomu istiyorum!” sloganını
çağrıştıracak şekilde
“Rektörümü istiyorum!” diye feryat-figan edenler oldu. .

Ben bir şey demiyorum.

Ama, birkaç gündür kendi kendime
soruyorum. Yılmaz Büyüke n kurtulur mu, kurtulursa nasıl kurtu uri

v t**

Kurtulması hem zor, hem kolay…

Kolay, çünkü, yüce meclisin toplanıp kanunun ilgili maddesini değiştirmesi yeter… “lki dönemden fazla rek

törlük y Iamaz…” cümlesini kaldırırsın, her es seçildiği sürece rektörlük
yapar. ‘

Zor, çünkü, 20 Aralık’ta yeni rektörlerin seçimi var. O zamana kadar
TBMM neyle uğraşsın? Bütçeyle mi,
rektörlüklerle mi?

ş t**

Y_ine kendi kendime soruyorum?
Büyükerşen’in yerinde ben olsaydım
ne yapardım? ‘ Tek cevabım
olurdu. Büyük oynardım. .

Diyelim, kanun
değişikliği olmadı.
Çok seviliyorum,
gadre uğradım.

20 Aralık seçimlerinde adaylığımı
koymaz, ama, sevenlerimin geçersiz oylarını alıp
rektörlükteki en yakın takipçiye fark
atardım.

Sonra da, şık (ve
zarif) bir şekilde
herkese teşekkür edip 27 Mart 1994
belediye seçimlerinde Eskişehir belediyesine gönlümün partisinden aday
olur, kazanırdım.

Sonrasında erken genel seçimler
var.

Aptalca idarî tasarrufun siyasi intikamının acı olduğunu da böylece hatırlatrnış olurdum. lyi ki Büyükerşen’in
yerinde değilim… Bu formülü akıl
eden siyasî parti henüz çıkmadı.

ßüfcevı

BENİM YORGAN
BUYRUN YORGAHIMI DA!.

YAPARKEN AVAêl/klızı
A GÖRE UZATN…

` aliye profesörü Yıl
maz Büyükerşen Eskiüniversite
kurdu. Gırgır geçerdik kendisiyle… Soyadı tashihi yapsın,
cı” olarak bi
şehir’de

“Küçük

linsin iste ik.

Türkiye coğrafyasındaki
ihtisasıyla, kendi coğrafyasını
bilmeyen bir Tunca `l’oskay’ın
getirdiği kanun değişikliğine
kurban gitti. Yılmaz Büyükerşen yarattığı Anadolu Universitesi’ne dönmüyor. Siyasete
giriyor. 27 Mart 1994 beledi
ye seçimlerinde…

Son saniyede bir teklif gel
di kendisine… SHP’den…

YILDIRIM

AKTUNA

Tıp ihtisasının “psi ‘ atri” olduğunu zanneder erkes… Niye öyle zanneder?
Meslek* yaşamının 11 yılını
Bakırköy’ün başında, siyasi
yaşamının 4 yılını SHP, DYP
ve iki kabine içinde geçiren
ya ruh doktoru, ya ruh hastası olur da ondan…

Aslında nörologsun… Yani, sinir hastalıkları uzmanı…

ı “Özel Tüketim Vergisi
(ÖTV) için bu kadar kıyamet niye kopanlıyor, anlayamıyorum…” demi sin…
“Benzin fiyatları yüz e 78,
içki-sigara fiyatları zde
18, et fiyatları üz e 44,
beyaz a fi at arı yüzde
54, taksı-oto üs fiyatları
yüzde 69, sebze-meyve fiyatları yüzde’21 arttı diye
enflasyon hızının artması
gerekmez…”

Olmadı. Ekonomiyi
ekonomistlerden daha iyi
bildiğini zanneden askerlerden, mühendislerden
zor kuıtulduk, bir de doktorları başımıza çıkarma…
Niyetin siyaseti bırakı
asabiyeciliğe dönme
değilse, bırak, “sinir hastası” etme insanları…

“Kısmetsiz kervancıyı deve
sırtındayken de köpek
ısırır…”

(i 6. yüzyıl Arap atasözü)