Burası Muallimlerimiz
BURASI MUALLİMLERİMİZ
nkara’da, geçen hafta, yüce
mecliste Milli Eğitim Bakanlı
ğı bütçesi görüşülüyordu. Oğretmenler Ziya Gökalp Caddesi`nden bakanlıklara doğru yürüyüşe geçtiler.
Çevik Kuwet ekipleri müdahale etmeçli.
Oğretmenler bakanlığın önüne,
TBMM’nin yakınına geldi.
“Eğitim bütçesine ayrılan pay, yüzde
8’lerde kaldığı sürece ne öğretmenin sorunları, ne eğitimin birikmiş sorunları
çözülebilir! ” diye konuşuldu.
Oğretmen maaşlarının ortalama 200
milyon lira, yokluk-yoksulluk sınırının
ise 652 milyon lira olduğuna işaret edildi. ı – ‘
İşaret var, işaret var.
“Kaleminden başka silahı olmayan
eğitim emekçileri, kalemlerinizi havaya
` kaldırarak, silahınızı gösterir misiniz?”
denildi.
Kalemler havaya kaldırıldı.
ı^î5î . “-‘F.””‘s: ›
Milli Eğitim Bakanlığı’nın önündeki
bahçeye bırakıldı.
Çevik Kuwet kordonundan geçebilen
birkaç kişi de, TBMM bahçesine kalemlerini sapladı, sarı zarflarını bıraktı.
*t*
Ankara’da “sarı zarf” kavramı çok
önemlidir.
“İşinize son verilmiştir, gülegüle!”; demektir. ‘f `
Amir yollar, memur alır.
Evine gider, eşi ve çocukları fenalık
geçirir. . ‘
‘_`_Kovuldun mu? Nasıl geçineceğiz?”
Oğretmen sıkıntılıdır, ama, cevabı hazırdır.
“Bugüne kadar bu parayla nasıl geçindiysek, bundan sonra da başımızın
çaresine bakarız…”
, . . l i***
Geçen hafta Ankara’da öğretmenler
yürüdü.
Etnekleriyle geçinenler zâten yürüyor.
›. ıv.
›,… ,- ..›~
İ IYW”
anısı NEBESİ
KURTHAN
Dertleri, geçim sıkıntıları başlarından
aşkın… .
Kimi bellerindeki tabancayı çekerek
aba altından sopa gösteriyor, kimi kalem sallıyor, kimi sarı zarf bırakıyor.
Ama, dokuzuncu cumhurbaşkanımızın ölümsüz sözleriyle, “Yollar yürümekle aşınmazl”
Benim bir eklemem var.
“Yollar yürümekle aşınmaz,
sâdece pabuçlar eskir…”
*i*
Milli Eğitim Bakanlığı’na doğru
yen öğretmenlere polis karışmadı.
Çevik Kuwet mensuplanndan genç
. _ ÇARŞAMBA( ?O ARALJK 2.909.
biri soımakla yetindi.
“Bunlar niye yürüyor?”
“Geçinenıiyorlar…”
“Kaç para alıyorlar?”
“180-200 falan…”
“O zaman bırakalım, yürüsünler
abi…”
***k
Ankara’da geçim sıkıntısından sokaklara dökülen, yürüyen ilk öğretmenlerimiz, pazar günküler değil…
Takvim yaprakları, seksen yıl öncesini, 1920 yılını gösteriyordu.
. Ankara yeni baştan oluşuyordu.
Başkent olmak üzereydi.
Yine Aralık ayıydı. Hakimiyet-i Milliye gazetesinde bir haber çıktı.
Muallinılerin Grevi Meselesi…
Meğer maaşlar ödenmiyorrnuş. ..
Seksen yıl önce, seksen yıl sonra…
Haberi hızla okuyalım…
_ t**
Idare-i hususiyeden maaş alan
muallimlere aylık verilmemesi
nihayet mekteplerin kapanması
neticesini verdi. Muallimler greve
gitti.
Bunun üzerine_ Maarif Vekâleti
harekete geldi. Iş Meclis’e aksetti.
Uzun uzadıya münakaşalar oldu.
Fakat, netice, yine hastalığı
esasından tedavi değildi.
Muvakkaten bir çare aramak ve
bulmakla neticelendi mesele…
Meclis, umumi bütçenin hususi
bütçelere yardım faslından bir
miktar para ayrılıp ödenmesine
karar verdi.
Haber aldığımıza göre, bu
suretle muallimlerin birikmiş
maaşlan verilmeye başlanmış…
Yakında bu ayki maaşları da
verilecekmiş… Binaenaleyh
yakında mekteplerin açılacağını
ümit ederiz.
Lakin fikrimizce bu tedbir de
muvakkattır. Bu işi esasından
halletmek için, maarife ve özel
idarelere bir şekil ve nizam
vermek lazımdır.
i**
Seksen yıl önce Ankara…
Seksen yıl sonra Ankara…
Değişen bir şey var mı?