Bugün git, 4 sene sonra gel!

dı. Bekliyordum, ama, bu kadar
erken beklemiyordum.

“Başına Tansu hanım kızım kadar
taş düşsün emi!” dedi karşıdaki ses…
Cevap vermeme fırsat bırakmadan, çat
diye vurdu ahizeyi…

Bayılıyorum İstanbul’un l18’ine…
Ben ararım, ya düşmez, ya devamlı
meşgul çalar. Başkaları Istanbul rehberinde olmayan numaramı bulur.

Neyse, yarım
saat sonra ikinci
defa çaldı telefonum…

Universite seçme sınavlarını
resmen (ve fiilen)
yok sayarak yüksek öğrenim kapılarını herkese açmasının “politik
şov” (ve oy arayışı) olduğunu, zâten işe yaramayan üniversite
diplomalarına her sene 440 bin tane
eklersen büsbütün işe yaramayacağını
yazarsan, çekersin ceremesini…

Bu seferki arayan, telefonumu bilen

S ABAHIN köründe telefonum çal
Türk Tabipleri Birliği’nin bir üst yöneti-N

cisiydi.

“Yine dua edelim, Tansu hanım
akıllı davrandı…” dedi, “Tıp fakültesi
açıp onlara da mektupla diploma verebilirdi…”

Arkasından ne geleceğini biliyordum, ama, dinledim.

Bugün git, lı sene s

AL Dı.
koLAv senem- _

Kurlhcın FlSEK

“Bizim üniversitelerin aslında fazla
farkı yok… Bizim zamanımızda, 4 öğrenciye 1 kadavra düşerdi. Şimdiyse,
kadavra görmek, yaraya dikiş atmayı
öğrenmek için öğrenciler ya kuyruğa
giriyor, ya birbirlerini çiğniyor. Yaraya
dikiş atmayı, kumaş teğelleyerek öğreten tıp fakültelerimiz var. Okulu böyle
yarım yamalak öğrenerek bitirenler de,
mecbun^ hizmet diye, doğuya gönderiliyor. Benzetmek gibi olmasın, ama,
‘Acemi nalbant
Kürt eşeğinde öğrenir’ sözümüzü
hatırlatıyor bana.”

Telefonu ‘prizden çektim, “Personel Aranıyor”
ilânlarına göz
gezdirdim. Eleman arayan çok…
Ama, mezun olmaları gereken
okullar isim isim
belirtilmiş… Daha
vahimi, “beş yıl iş
tecrübesi” şam aranıyor.

Dört yıl üniversite oku, sonra git
beş yıllık bir üniversite daha oku…
Universitelerin itibarsızlığının açık
göstergesi…

Şimdiki diplomalar böyle maskara
olduktan sonra, “Gel, kaydını yaptır,
dört sene sonra gelip diplomanı al!”
cinsiden dört yıl vâdeli diplomaları
kim takar?

Biraz daha kısa askerlik yapmak
için erkeklere yarar, o kadar…

onra Qßll’

ZGNGI

‘ amı DA LE BÖYATTIM…
”CA u vsâglsıue ıauzşı

Tevaıızwızı Aııwızuz israf

Kösteııenîn tornistanı

LAŞTIRMA Bakanı Mehmet KösteUpen işe hızlı girmişti. PTT’nin son

“T “sinden başlayarak özelleştirilmesine sıcak, cep telefonlarıyla hızlı trene soğuk baktığı zâten biliniyordu.

Haklı gözbebeği THY’yi korumayı baştan aklına koyduğu için, özel havayolu şirketlerine yaklaşımı eleştiriciydi, çlenetçiydi.
Nitekim, Ali Şen’e ait GREENAIR ve MAŞAlR’i hedef alan bir açıklama yaptı: “Şuraya yazıyorum, bu şirketin uçakları 9 Ağust0s’tan sonra uçmayacak…”

Köstepen’in gerekçeleri haklıydı. Uçaklar Rus malıydı, yedek parça, bakım-onarım problemleri vardı. Pilotlar yalnızca
Rusça bilen pilotlardı, Türkiye’nin kontrol
kuleleriyle anlaşamıyorlardı.

Araya hangi rüfâilerin karıştığını bilmem, ama, eski şartlarda uçuşlara devam… Bir de dahası var. Viyana _merkezli
Blue Travel şirketinden GREENAlRfe bilet
alan 750 Türk, 50 Avusturyalı yolcu yaya
kalmış, peşin ödedikleri 3 milyar lira bilet
parası bâdem olmuş…

Ben duyduğuma göre, ulaştırma müdürü Köstepen de duymuştur herhalde…

2›

, _ı ”lnsanözgür
zincirli yaşar.”

(Jean Jacques Rousseau, 1772)

ENGİN CİVAN

“ATAKÖY Sahillerinin Kralı”
olarak bilinen Yafes Öztürk’ün
beklenmedik ölümü, başını yine ağrıtacağa benzer… Yeşilyurt’taki Hava Harp Okulu’ndan Ataköy’deki marinaya
kadar olan araziyi, binaları,
motelleri 600 milyon lira gibi
komik bir kiraya, 49 yıllığına
kapatmış rahmetli… Yetmiyormuş gibi, kiracı lehine, tek taraflı bir madde de ekletmiş
sözleşmeye… ”Müstecir istediği takdirde sözleşmeyi 49 yıl
daha uzatabilir…”

Sen de çok önemli bir devlet bankasının, Emlakbank’ın
genel müdürü sıfatıyla, hiç gözünü kırpmadan, sözleşmenin
altına imzam basmışsın…

Yafes Oztürk üç eşli hayatını sürdürmeye devam etse,
belediyede Ergun Göknel olayı patlak vermeseydi, inan,
başın ağrımazdı. Ama, şimdi,
devletin (ve adaletin) çarkları
ağır-aksak işlemeye başlıyor
anlaşılan… Olacağım hiç sanmıyorum, ama, Emlakbank’ın
yeni yönetimi eski defterleri

^ eşeledikçe, tatlı huzurun ve

uykuların kaçar inşallah…