Bu nasıl demokrasi aaahhhh!

Kurihcın F ŞEK

Bu nasıl demokrasi hhhh!

ERKEZİ idarenin hastalığıM dır. Yalnızca Türkiye’de
değil, dünyanın dört bir
bucağında…
Merkezi idare, mahalli iradeye müdahale eder.
Müdahale etmekten öteye, babasının tapulu malıymış gibi, ona

karışmaya, tepesine tünemeye
kalkışır.

***k

Kaç yıl önceydi, tam hatırlamıyorum. En azından on…

Ankara’nın atanmış valisi Durmuş Yalçın, Ankara’nın seçilmiş
belediye başkanı Vedat Dal0kay’ı
görevden almıştı. Mahkemeye
gitti Dalokay… Görevine iade
edildi.

Aradan uzun zaman geçti, bir
başka seçilmişin (Yüksel Çakmur)
aldığı “minibüs yasaklama” kararını, genel seçimle milletvekili olmakla beraber “tâyinle” içişlerine
müdahil olan biri (Ismet Sezgin)
iptal etmeye kalkıştı. Direkten
döndü.

Diyarbakır Ergani’nin seçilmiş
belediye başkanı Tucan Güney,
belediyesinin birikmiş (ve karşılığı
Iller Bankası’nda bulunan) borç
larını ödeyebilmek için Ankara’da kapı kapı dolaştı, kapılar suratına kapanınca istifa etti.

Iller Bankası kime bağlı? Şimdilik bayındırlık bakanlığına,
SHP’ye… Kime bağlanacaktı?
SHP’ye… Tucan Güney nereli?
SHP’li…

Niye böyle oluyor?

Ne biliimm ben? Sosyal demokrasiye rüfâiler karışır.

**û

Tek demokrasi, doğrudan demokrasidir.

Yani, oy pusulasında adı görülenlerin uzaktan eleştirilmesi değil, mahalle kahvesinde, kapı
komşusunda burun buruna geldiklerinin denetlenmesidir.

Tam tersi olmaya başladı.

Merkezden beldeye müdahale
alışkanlık oldu.

Demokrasiye müdahale “hayvan hastalığı” gibidir. Bir kere girdi mi, çıkmak bilmez… ‘

İzmir belediyesinin (mahallî
irade) içişleri bakanlığına (merkezı` idare) karşı kazandığı zafer,
kimsenin malı değildir. Demokrasinin gereğidir, gül hakkıdır.

(N.B. Ayrıntılı bilgi için bkz.)

İEİEİOIIIIIIIIZ

arızalanmasın!

ELEFONLARININ hepten keıTsilmesi” gibi bir belânın başı
na gelmemesi için, PTT arıza
servisinden (eski kodu 021, yenisi
121) şikâyetçi olan vatandaşımızın
adını, adresini vermiyorum.

“Ortak şikâyet” olduğu için, versem de olur, vermesem de olur
zâten…

”Telefonum sık arızalandığı için,
ya komşudan, ya kulübeden arıyorum arıza servisini… Karşıdan devamlı ‘meşgul’ sinyali… Daha yetkili birini arayıp ‘Arıza servisiniz arızalı mı?’ diye soruyorum. Tam uykuya yatmışken çalıyor telefon…
Karşında, ‘Gammazlık yapmaktan
başka ne işe yararsın? Numarayı birkaç defa daha çevirseydin pannağın
mı kopardı?’ diye dellenen biri… Telefon, hayatımızın bu kadar önemli
parçası olmasa, vallahi, hatlarımı
kestireceğim…”

Siz ne dersiniz? Başınıza geldi mi ?

TANSU ÇİLLER

Hükümet ortakları koalisyonun gidişatından, sen koalisyon
ortağından, partidaşlarından,
bürokratlarından hoşnut değilsin… Olur öyle şeyler… Almanya’ya gittiğinde, Mesut Yılmaz’la burun buruna gelip halvet olmuşsun… “Doğrap”,
“Anayol” formülleri etrafında
döndürülen dedikoduların üstüne körükle gitmişsin… Ondan
sonra da, doğal gazı Türkiye
üzerinden Avrupa’ya taşımak,
Türki cumhuriyetlerde altın ve
bilcümle madenleri ortaklaşa
aramak gibi projeler önermişsin… Kesmemiş, Türkiye’ye
döndüğünde, “500 gün s0nunda kimseye anahtar manahtar yok!” demişsin… Bezmeye başladı herkes…

En azından, seçtiklerinin bir
nebze tutarlı olmasını istemeye
başladı.

‘ ‘ P e ş i n
__ hükümlere dayalı
kararları
kabul ettirrnenin en kolay yolu, şiddete
nnaktır ”

(John Knox, 13.66)