Bu medyanın abarttığını hep söylemişimdir zaten!

Pâßâêßißâ

Bu medyanın abarttığını

, 2’i Kasım ‘%6

hep söylemişimdir zâten!

M E R l K A ‘ n ı n
üçüncü devlet başkanı Thomas
Jefferson, basın
özgürlüğünün ateşli savunucusu, insan hak ve özgürlüklerinin başbekçisiydi.

Amerikan anayasasını
tek başına yazdı. O tarihlerdeki Amerika’da okumayazma bilen sayılı insanlardan biri olduğu için…

Etnik azınlıkların (kızılderililer) haklarını bile garanti altına aldı.

Derken, medyaya ters düştü.

Ölen babasından kendisine miras kalan 1.200 kilometrekarelik
çiftlikte çalışan kölelerden Sally
Hemmingsü resmen ve fiilen
“ka attı”.

” taat etmek” dışında hiçbir
hakkı olmayan o köle kadıncağızdan bir sürü gayrı meşrû bebe
peydahladı.

Dönemin medyası olayı yakaladı, yazdı.

“Başkan Jeffersonün kölesinden 7 gayrı meşrû çocuğu
var…”

Koskoca devlet başkanı, önce
kalkıp konuştu.

“Matbuata saygımız elbette
var. Matbuat özgürlüğü elbette sımrsızdır, ammaaaa…”

Arkasından ne geleceğini merak ediyordu herkes…

Geldi. Gazete haberlerini beşe
ayırdı.

Bir, “doğru”… lki, “muhtemel”… Uç, “mümkün”… Dört,
“abartma”… Beş, “yalan”…

Kölesinden 7 gayrı meşrû bebe
peydahladığını söyleyen gazeteyi
önce toplatıp sonra kapattırdı.

“Yalan” dedi habere…

ABD mahkemeleri “abartma”da karar kıldı.

Meğer 7 değil, 6 çocuğu varmış kadıncağızdan…

***k

Amerika’nın 35’inci devlet başkanı John F. Kennedy, medyanın gülü, gözbebeğiydi. Kendisi
yakışıklı, eşi alımlı, bebeleri güzel
mi güzeldi.

Ağzından dökülen her lâfı aynen yayınlıyordu medya…

-îKuT-HAN ı=işsı< Richard Nixon'a karşı yürüttüğü kampanyada, kendisinden önceki "Cumhuriyetçi" yönetime etmediği lâfı bırakmadı. En kibarından, "Enkaz devralacağız!" dedi. Nixon, gazeteleri mahkemeye verdi. Amerikan Yüksek Mahkemesi karar verdi. "Politikacılan ağızlarından çıkanı duymak zorundadır. Ama, mahkeme devam edecektir..." Mahkeme devam etti. Bu ara Kennedy başkan seçildi. İlginç bir açıklama yaptı. ”Seçimlerde her şey mübahtır. Aklınıza gelebilecek her yalanı söyledik, her şamatayı yaptık. Ekonomik durumun berbat olduğunu, enkaz devraldığımızı söyledik. Seçimi kazanınca çok şaşırdık. Meğer söylediğimizden de berbatmış durum..." Yüce Divan (ABD Yüksek Mahkemesi) dâvâyı düşürdü. ***k Semra Özal'a nefreti vardı Ekrem Pakdemirlfnin... "Partinin herhangi bir yönetim kademesine gelsin, memleketi terk ederim..." dedi. Bülent Akarcalı, partidaşı Mehmet Keçeciler'i sevmezdi. “Bakan olsun, testislerimi keserim..." dedi. Bunlar bunu söylerse ben yazanm anam! Ustüne de giderim! Sahi, RP`nin "nöbetçi geveze"si H. H. Ceylan niye konuşmuyor acaba? Yazacağımızdan mı ürküyor? Yoksa, susacağımızdan mı