Bu dedikoduları Çiller çıakrttırıyrsa hiç şaşmam!
Bu dedikoduları Çiller
çıkarttırıyorsa hiç şaşmam!.
RADAN epey zaAman geçti, konusunu
şimdi hatırlamıyorum, ama, ANAP’ın ağır
toplarından Bülent AkarcaIı’nın iddialaşması kulaklarımdan gitmiyor.
“O öyle olsun, billûrlarımı keserim. . . ‘ ‘
lddiayı herhalde kazandıydı. Kazandıydı, çünkü,
aynı yöresini yine “neşter
hedefi” göstermiş…
“Çiller’in güvenoyu alması ihtimalinin yüzde 60 olduğunu düşünüyordum. Şimdi işleri öylesine yüzüne gözüne bulaştırdı ki,
yüzde 5 ihtimal bile vermiyorum.
Baksanıza, hükümetin programının kapağını bile güvensizlik oyu
renginde bastırmış… Kırmızı…
Güvenoyu alsın, billûrlarımı keserim…”
Şahsım adına söylüyorum, güven
oylamasının sonuçlarından ben o kadar
emin değilim…
‘ ‘lîamvbıçak sırtında…
Oyle de olur, başka türlü de biter.
Pazar günü göreceğiz…
i’ ‘A’ i’
Sözü Çiller’e getiriyorum.
Tehlikeli bir oyun oynuyor. Geçen
yazımdaki benzetmeyle, boyundan
büyük işlere kalkışan, sonra da harekete geçirdiği doğaüstü güçlere teslim
olan kijayetsiz muhteris “büyücü çırağW-lgibi. ..
Meşhur 8’inci madde pazarlıkları
tıkanmıştı. Değişmesi için CHP diretiyor, Çiller “Parti grubuma hâkim
olamayabilirim…” diye yan çiziyordu.
Havacı pa ası Ahmet Çörekçi konuşuverdi: “lçinde bulunduğumuz
v olağanüstü şartlarda, 8’inci mad
denin kalkmasının önemli bazı sa
v kıncaları olabilir…”
Paşanın o sözleri evrildi, çevrildi,
~ ‘tahrif edildi, abartıldı. “Askeriye 8′
inci madde konusunda çok rahatsız, değişirse veya kaldırılırsa askerî darbe bile olabilir…”
Kimse gücenmesin, alınmasın,
ama, CHP sindi.
t**
Arkasından MlT eski müsteşarı,
jandarma paşası Teoman Koman
konuştu.”Olağanüstü hâl kalksın… lşlerin böyle yürümediği
anlaşıldı…”
Ben dahil, hatta başta, herkes pimpiriklendi.
Pimpiriklendi, çünkü, yarı-sivil bir
yönetim tarzı olan olağanüstü hâlin alternatifi, mevcut şartlar aynı kaldıkça, tam-askerî sıkıyönetimdir.
Birileri “gözdağı” süreçlerini başlattılar, “dezenformasyon” yoğunlaştı.
“Aman, olağanüstü hâli uzatalım, yoksa askeriye gelir…”
Herkes sindi.
i**
Şimdi de Fethullah hocanın söylediklerine takıldık.
“Ordunun üst kademelerinde
hoşnutsuz kıpırdanmalar, muhtıra
hazırlıkları var. Bize yakın bazı
kaynaklardan öğrendik…’_’
Tam dört gündür bunu konuşuyoruz…
Genelkurmay. emir-komuta zinciri
içinde, açıklamalar yapıyor: “Türk Silahlı Kuwetleri, bu gibi saçmalıklarla ve gayrıciddî fikirlerle uğraşmayacak kadar ciddî bir kuruluştur. Bu gibi haberlerin kasıtlı olarak çıkarıldığını düşünüyoruz…”
Hayatımın hiçbir döneminde, emirkomuta zincirine uygun düşünmedim.
Düşünebileceğimi söyleseler, ya güler,
ya küfrederdim.
Artık düşünüyorum. En azından şu
son konuda…
“Aman, askeriye Tansu’yu,
Tansu’nun her türlü hükümetini
çok seviyor, ona pazar günü güvenoyu vermezseniz darbe
olur…” demeye getiren dezenformasyon-piyar çalışmaları başladı.
Saçmalıktır, gayrıciddîliktir, alaturka
kurnazlıktır, uyanıklıktır.
Bülent Akarcalı kadar iddialı (ve
iddiacı) değilim…
Tavsiyeciyim… Yukarıdaki sıfatlar
kime uyuyorsa, oyunuzu pazar günü
onun tam tersine kullanın sayın saylavlar!