Bizde çok var, size verelim (2)

Kurthcın FISEK

Bizde eok var, size verelim! (2)

NAYASANIN 699’uncu “asî”, 91 ‘inci “geçici” maddesinden söz etmiştim dün… ilki
saçmalama hürriyetini, ikincisi saçmalayanı “zamanı geldiğinde” derdest etme hürriyetini anlatıyordu._
Saçmalıyorum… ‘
Ama, “zamanı geldiğinde” der
dest edilen biri olarak da, “pamıak

hesabı yapma” hürriyetîmi kimseye
yedirmem… Hele, bütün aritmetik
bilgisi topçu trigonometrisiyle sınırlı
olup emeklilik günlerini armut toplayarak geçirenlere hiç yedirmem…
***k

Ayşe, Fatma, Süreyya… Öyle bir
türkü vardı galiba…

İsmet, Fethi, Celal, Refik, Şükrü,
Recep, Hasan, Şemsettin, Adnan,
Cemal, Suat Hayri, Süleyman, Nihat, Ferit, Naim, Bülo, Süyo (vansegennav) Bülend, Turgut, Yıldırım,
Mesut ve Sülo (bis) türkülerimiz de
vardı.

Dön, dolaş, aynı yerde…

Ama, bize fazla geleni ihraç ederiz alimallah…

i**

İzmir1hha’nın haberini okumasaydım, inanın iki gündür bu yazıyı
yazmazdım…

Mâlûmunuz, Mitterrand “ceviz
oldu”.

Fransız seçmeni, tıpkı Alman
tankları gibi, hiçbir müdahale görmeden, geldi geçti, hahh hah haahhh!

“Başbakan” olması beklenen
Edouard Balladur Izmir’liymiş…
I73Q’da din savaşları nedeniyle ailesi İzmir’e göçmüş, 1929 yılında
Karşıyaka’da doğmuş, 6 yıl orada
yetişmiş, sonra ailesine “takılıp”
Fransa’ya gitmiş…

Türkiye’nin doğusunda oturanlarla içli-dışlı olan Daniele hanım
Versailles’dan ayrıldıktan sonra Fırat
-Dicle’nin doğusuna ne kadar sıcak
bakar, bilmiyorum, ama, aile yakınları hâlâ Buca ve Karşıyaka’da oturan Mösyü ve Madam Bal|adur’un
‘provokasyon’ yapmayacakları açık.

Bizim başbeyimiz Said-i Nursi ‘yi
öğrenmek için, ne kitap bulursa,
hepsini toplayıp okuyor. Allah kabul
etsin…

Onların başbeyi altı yaşında ayrıldığı yeri tanımaya çalışıyor, “Doğduğum erle, lzmir’Ie tanışmak istiyorum, nda ne bulursam okuyorum!” diyor…

Bizde başbey çok…

Mübadeleye var mısınız.?

BİR SAAI iLEJZİSİ
SUÖUNDUR…

Dün Danone;

IJgst nasa _
ılusman ayaga

TATÜRK Üniversitesi öğretim
A üyelerinden Prof.Dr. Arif Ozel

tesbit yapmış… Külhanbeyleri,
kabadayılar, sivri burunlu, yüksek (ve
yumurta) topuklu pabuç giyerlermiş… Daha kötüsü, yaşlandıklarında,
sırf bu yüzden kamburları çıkannış…
Kültürlü insanlarsa, topulcuz ve geniş burunlu ayakkabılarla gezinirlermış…

Otomatik refleks, pabuçlarıma
baktım. Sonra Hürriyet TBMM bürosundaki arkadaşlardan rica ettim.
Araştırma yapıyorlar. Sonuçları sonra
bildiririm…

“savaşla gelen şan ve şerefîn sonu
mezarlıklır.” (Thomas Gray, 1860)

CAVİT ÇAĞLAR
Hürr’ et’in eweli günkü birinci

sayfasın a resmin vardı. Hemen
altı nda ldraa] yazısı… “Yetmiş üç
milyar i ı vergi borcu,

Çağlar’ lı: bayraaraıınını zeht etti.
Borç sı ntısın bir ne ze
kurtulabilmek için bayramı
Nice’de (dizgi hatası olarak Lice
îaeğil, FransağaığııNisli) geEiinneye

rar veren ar, once n
yakınlarını anına alıp ken ısine
ait iki uçakla önce Istanbul’a eldi
Başbakan Süleyman Demirelşn İ
elini öpğß bayramını kutladıktan
sonra y nlarıyla beraber
Fransa’ya uçtu…”
Gösterişçi tüketim çok göze

batmaya başlamadı mı?