Biz elbette bize benzeriz ama, Fransa’ya da benzeriz

PERŞEMBE, 2 Temmuz 1998

Biz elbette bize benzeriz

ama, Fransa’ya da benzeriz

EORG W. Hegel iyi
söylediydi, doğru söylediydi. Ama, eksik söy
lediydi.

“Bütün büyük tarihsel
olaylar ve kişiler iki-defa tekerrür eder…” ‘ z

Onun eksiğini Karl Marx tamarnladı.

“HegePin dediği doğrudur, ama, eksiktir. Tarih iki
kere tekerrür eder, ama, ilkinde
tragedya, ikincisinde fars ola
Türkiyenin uzak-yakın tarihi ısrar’ la kendisini tekrarlıyor.
Gonuşulanlara, gündeme bakınız,
ne demek istediğimi iyi arılarsınız…
i’ ‘A’ ‘k
Biz kime benziyoruz?
Elbette, birinci öncelikle, kendimize…

Sonra kime?

Fransa’ya…

‘Niye onlara da başkasına değil?
Çünkü, kanunlanmızı, idari yapı
mızı, hukukumuzun temel ilkelerini, l

bonapartist bürokrasiyi, daimi orduyu, siyasi polisi onlardan aldık…
Yani, tarihin niye ısrarla tekerrür
ettiğini Fransa ömeğinden görebilinz. .
Marx’ın bence en önemli yapıtı
olan “Louis B0naparte’ın 18
Bmmaire’i”ne bakalım,…

***k

İnsanların kendi tarihlerini kendi
keyiflerine göre, kendi seçtikleri şartlarda değil, tarihin çizdiği çerçeve
içinde, tarihin belirlediği şartlara göre
yazdıklarını, yaptıklarını söyler
Marx…

Daha önemlisi, geçmiş zamanı diriltrneye kalkanlann, “yaratıcı” değil, “kötü bir karikatürcü” olduğunu söyler.

Marx’ı okumaya devam edelim…

“1848-1851 dönemi Fransa’da üçe ayrılır. Louis Philipe’in
tahttan indirilip Kurucu Meclis’in faaliyete geçtiği dönem kızışıktı. Kralcılardan daha çok kraliyetçi olanlarla cumhurbaşkanmdan daha cumhuriyetçi olanlar arasındaki savaşı, 29 Mayıs
1849’da cumhuriyetçiler kazandı, ‘yeni cumhuriyet’ kuruldu. O
tarihten 2 Aralık 1851’e kadar,

anayasal cumhuriyetin kendisiy
‘le cumhuriyetçiler arasında bile

didîşme vardı. Daha da önemlisi, katılmacı cumhuriyet vardı.
O kargaşanın içinden, Louis Bonaparte çıktı. Şubat 1848’in coup de main’ine (*) Arahk 1851′
in coup de tete’iyle (“) cevap .

verildi…” «
r t’ ir

Louis Bonapartdı, cumhuriyeti
deviren adam olarak değil, karısı Eugenie’nin “pehlivan padişah”
Abdülaziz’le ilişkilerinden tanır halkımız…

Ama, ortada bir gerçek var.

Devletin nasıl yeniden yapılanacağı konusunda her kafadan seslerin
çıktığı ortamlarda, sapıkların, gaspçıların, meczupların her türlü hak ve

özgürlüklere el koydukları ara rejim
ler yaşanır.
Ara rejim… Marx’ın deyimiyle,
“coup de tete”…

**ir

Bütün kötü alışkanlıklanrrıızı Fransa’dan aldık…

Marmara Denizi’nin güzelim bok
barbunyası dururken, mayonezli levreklerini bile ithal ettik.

Tarihlerini yaşamaktan korkuyo
Çok mu kaıamsarım?vY0ooo!

Şu biiirrr!

Siyasi-idari tarihimizin on dokuzuncu yüzyıl Fransasına çok benzediğini biliyorum.

Şu ikiii!

Ahmaklann tarihten ders almasını
öğrendikleri takdirde tarihin kendini
tekrarlamaktan vazgeçeceğini biliyor,
zaman kazanmak istiyorum.

‘ Coup de main: Yardım eli
uzatma

“”‘ Coup de tete: Kafa darbesi, fevri davranış