Bİr konsere gittim Ankara’ya güvenim arttı

l bilirim, ama, lstiklâl Marşfm biraz

lR konsere gittim. HayaB tım değişmedi, ama, Ankara’ya güvenim arttı.

Açılış konserini yönetecek olan
Gürcü şef Jansug Kakhidze,
tam saatinde salondaydı. Cumhurbaşkanımızın yüce himâyelerindeki açılış konserine cumhurbaşkanı 40 dakika gecikmeli gelirse “tatsızlaşır” insan…

– Şef tatsızdı. Yanlış izlemiş ola
hızlı çaldırdı galiba… Konser bittikten
sonra, beş kere geri çağrıldı.

Ama, ezbere bildiğim partisyonu
tekrarlatrnadı.

Si si do re re do si Ia sol sol la
si si la la…

Si si do re re do sila sol sol la
si la sol sol…

Müzik kültürlüsü değilim, ama, 9.
Senfoninin bu notalannı nereden biliyorum? Bundan 37 yıl önce, müzik
dersinden sınıf geçip lise bitirebilmek
için, piyanoda, tek parmakla, İsa
Coşkuner hocam, döve döve, belletmişti bana…

Eksik kaldı zevkim… Kakhidze tavır koydu, bis yaptırtmadı. Ama,
mâzurdur. “Müzik” konseri değil, siyasî konser vardı Ankara’da…

‘ i’ ‘k *k

Salona iki kişi tam zamanında geldi. Herkes Yekta Güngör 0zden’i
tanıdı, Güven Erkaya’yı tanıyan olmadı. Konserde sivil kıyafetliydi Erkaya… MGK münasebetiyle, dün yine
askerî kıyafete büründü.

Alkışlar Anayasa Mahkemesi Başkarlınaydı. Alkışlar, bugürı, yann kime
olur, siz karar verin…

***k

Kahramanlığı (ve kerarneti) kendinden menkûl olan kültürefendisi İsmail
bey geldi salona… lslıklar, yuhhlar…
Sineye çekti, kerhen oturdu.

Konser boyunca da kerhen alkışladı.

*k*i’

Yollar tıkalıydı. Gelenlerin yarısı salona girdi, yarısı dışanda kaldı, ıslıkladı,
bağırdı, el çırptı. Mehmet Başman
üzüldü. Cumhurbaşkanımızın yanında
ev sahibi olmasına rağmen, koltuğundan kalktı, “ikinci konser” verdi protestoculara… Ankara valisi Erdoğan Şahinoğlu gitti, nümayişçileri
yatıştınnaya çalıştı. lslıklandı, aynı

Kuıınım

ııocıı
rnzıvon

verdi. l “İkinci konser yapılacak…”

__ Verilen sözler önemli değil…
Onemli olan “konserin tekrarlanması” da değil… 31 Mart vak’alarına (MGK toplantısı ve 1909’daki) bir
gün kala Ankara ayaktaydı.

Tüpten çıkan macun geri dönmez,
ikinci konser olmaz, gazı kaçar.

i’ i’ i’

Dışanda kalanlar vardı. Yerden göğe haklıydı hepsi…

Ama, suyunu çıkardılar. Tepkiyi iki
dakika sürdürselerdi, harika olacaktı.

Siyasî eylem koyup müzik dinlemeye

gelenlerin keyiflerini kaçırdılar. Yani,
uzattılar.

Herkes “Melih Gökçek’in adamları” zannetti önce… Ankara’nın ne
kadar politize bir yer olduğunu bilmedikleri için, konserin başlamasına beş
dakika kala gelenler oldukları anlaşıldı.
Herkes rahatladı.

***k

Devletin başı babamız, orkestra şefi
Kakhidzdden çok el-kol hareketi
rendi. Zevkle, ibretle seyretti. Başkanlık sistemiyle orkestra Şefliği arasında,
kürsüden, bağlantı kurar yakınlarda…

*i*

lstanbuldan gelen “Bizanten”
dostlara her türlü numarayı yaptik Ankara’da… Nümayiş, cumhurbaşkanı,
yuhalanan bakanlar, büyük-küçük nutuk, protesto gösterileri, konser… Beethoven’den fon müziği…

Ankara elbette Türkiye değildir.
Ama, Bizans hiç değildir.

Bizans’ı Bursa’nın Ulubat köyünden
gelen gariban Hasan tek başına fethetti. Burası Ankara… Ankara, Türkiye`dir. Türkiye, Ankara’dır.

Keşke Çiller de gelseydi o konsere…

Belki kültürefendisi kahraman lsmail’den daha fazla yuhalanır, ıslıkla
nırdı, ama. Ankara’yı tanırdı.