Bir kaşık yağda boğulmak

‘ ler mi?

13 Ocak 1994
PERŞEMBE

BİR N ıııııivzsi
KURTHAN rışısı(

E:

OSYAL demokratlara bayılıyorum.

Kavga edecek birini bulamazlarsa, sa
bahın köründe “banyo aynasıyla kavga ederler”.

Yine öyle oldu.

1889 yılından beri var olan “sosyal demokrasi” hakkında bildiğim çok önemli
bir “genel kural” var.

Biri hapşırırsa, öbürü şifasını bulur.

Biri kıpırdanırsa, iktidar olur.

Peki, iktidar olunursa ne olur?

Rahmetli Atatürk’ün dediği gibi, “g dikleri gibi giderler”.

Avrupa’da sosyal demokrasi yükseliyor. Türkiye’ye
yansıyacak, şansları
yüksek, kullanabilir

Sosyal demokrasi “ı-ıhh” derse, aynı filmin ikinci vizyonunu seyrederiz…

*t*

Kıdemli bürokrat Teoman Yazgan’ın “Bürokratlar Nereye Koşuyor?” kitabı_nı okudum hafta sonunda…

Ilginç bir pasaj vardı.

1974 yılı bahar aylarının ilk günlerinde, Özellikle yemeklik yağ darlığı gittikçe
artıyordu. Muhalefet lideri Süleyman Demirel ise, “Halkı bir kaşık yağa muhtaç ettiler” şeklinde demeç/er vererek, olayı
rek/i gündemde tutuyordu. Oysaki aynı

günlerde, ”emtea rehni karşılığı kredi/em.

rin ” bir gereği olarak, bankaların depolarında, ayçiçeği yağı, zeytinyağı, tereyağı

Bi asılı vağıda boğulmak…

ve margarin gibi yüzlerce ton gıda maddesi, stoklanmış olarak bekletiliyordu. Yağ
darlığı nerdeyse Ecevit hükümetini sarsar
bir duruma gelmişti. ` ”

Dunım 0 günlerde, birkaç bürokrat tarafından, maliye bakanı Deniz Baykal’a
açık bir şekilde anlatıldı. Bu kredilerin derhal durdurulması ve tasfiyesi gerektiği izah
edildi. Ancak Deniz Bey pek bir ilgi göstennedi. “Bakar/z” falan dedi. Çünkü konunun inceliğini pek bilmiyordu. Ancak
işin ilginç yönü şu:

. .. CHP ile MSP koalisyonu bozularak,
Bülent Ecevit başbakanlığı bıraktıktan
– sadece bir hafta kadar sonra, Merkez
Bankası bürokrasisi,
bütün bankalara
gönderdiği 23 Ekim
1974 tarihli “gizli
genelge” ile, her
türlü yemeklik yağın
rehni karşılığı açılan
kredileri yasakladı
ve en kısa zamanda
tasfiyesi talimatını
verdi. Merkez Bankası’nın bu kararından
sonra, doğal olarak piyasadaki yağ sıkıntısı
da giderek bir ölçüde azaldı ve öbür partiler de Ecevit gidince yağın böyle kısa zamanda bo/laşmasından, kendine göre s0nuçlar çıkarmaya başladı.

*t*

Bir kaşık suda, lağımda ve yağda boğulmayı becerebilen tek parti bunlar…

Yaptıkları yapacaklarının, saçmaladıkları saçmalayacaklarının teminatıdır. Kendisini satmayı bilmeyen sokağa düşer.

YıLDız’ KAvDı
Bi? Dilek TUT..

siyasi kulis
kızısırken…

ezaket ziyaretine gelen Kesici’yi aklınNca gülünç duruma düşürmek isteyen

Dalan komik duruma düştü, kendi
parti örgütünden zılgıt yedi. Canlı yayınlanan bir açık oturumda da sıyrılmaya çalıştı:
“Ben sormadım, gazeteci sordu…”

Olur anam olur! istanbul’un yemyeşil tepelerini üç numara asker traşına vuran da
gazetecilerdi.

Ankara’ya bakalım biraz… DYP büyükşehir adayının “büyükelçi” sıfatıyla Demirel’e başmüşavirlik yapan Namık Kemal
Zeybek olacağı söyleniyor.

Azen^ şarkıcı Şebnem Taptıkova Ankara’daki Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde
konser verecekti. Demirel DYP genel başkanı, Zeybek ANAP’ın kültür bakanıydı. Salona önce Demirel’in çelengi, arkasından
Zeybek geldi. Çelengi sahnenin yanında görünce kıpkırmızı kesildi Ze k… Bağırdı.

“Bu adama kim dâvetıye gönderdi? Çıkarın çelengi salondan, gözüm görmesin…”

MURAT KARAYALÇIN

“TÜRKlYEnin Amerikalı Dostları”
ödülünü almak için salı günü
Amerika’ya uçtun… Zamanlama

yanlıştı. Uç-beş günlük o yokluğun ‘

süresince, SHP’li taifesi birbirini yiyip bitirecek…

Zamanlama daha da yanlıştı.
Ortada SHP’nin hiç bir büyükşehir
belediye başkanı adayı yok… “Kilit” yerler merkez yoklamasıyla
belli olacağı için, herkes senin
dönmeni bekleyecek… SHP’lilerin
nâçiz vücutları bekler, dilleri beklemez…

Zamanlama büsbütün yanlıştı.
Herkes birbirine küstü, yağmurlu
günde bile su vermez hâle geldi.

1889 yılından beri dalgalanmaya bırakılan sosyal demokrasinin
3-5 gün daha dalgalanmasından
kimseye zarar gelmez, ama, kirli
çamaşırlarını sokak ortasında yıkamaya meraklı bir partiden de seçmene uzun boylu hayır gelmez.