Benzetmek” gibi olmasın, ammaaa…
‘Benzetmek’ gibi
olmasın, ankımaa…
İSE yıllarımdaki edebiyat öğretmenim
rahmetli Ahmet Şevket B0hça’nın bir
lafı vardır, hiç unutmam… “Teşbihte
hata olmaz… Tesbih hatanın bizatihi kendisidir…”
Sonra eklerdi: “Cumhuriyetin cahil çocuk
Jan… Anlayacağınız şekilde söylemek iste
rim… Teşbih, ‘benzetmek’ anlamına gelir…”
Onun için, bu yazıyı okuyanlar, ne üstlerine
alınsınlar, ne benzettiğimi sansınlar…
‘A’ ‘k ‘A’
Sosyal demokratların ne. zamandan beri arslan kesildiklerini bilmiyorum, kestiremiyorum…
Kükrediklerine bakılırsa, ya “arslan”, ya Peter
Sellers’ın ölümsüz filminden tanıdığımız “kükreyen fare” sınıfına girerler…
Kendileri hakkında yeni bir benzetme türedi.
“Kanguru” benzetmesi…
Bacaklaırına kuwetli bir hayvandır kanguru…
Kolları miniciktir. Yavrularını karın boşluğunun
üstündeki kesesinde taşır, zıplaya zıplaya gider.
Bir ileri, birkaç yana…
Zooloji kitaplanna takıldım.
Kerhen… Kanguru’nun özkimliğini araştırdım, soruşturdum. ..
l a: *k r
Kanguru talihsiz, kadersiz bir hayvandır.
Doğar doğmaz annesinin önündeki keseye girer, 7-8 ay orada’ kalır, yer, içer, semirir, büyür,
devamlı oturduğu yere pisler.
Biraz palazlanmaya yüz ttıttıığunda, hooopppp, anasının kesesinden dışarıya fırlar, ge
zinir, yiyecek bir şeyler arar, bulamayınca anası
nın kesesine döner.
Tuvalet terbiyesi verilmediği için de, oraya
` pisler. ..
Anasının kesesini ne zam- .~ terk eder?
Oraya sığamayacak kadar büyüdüğü veya büyüdüğünü zannettiği zaman… l
Peki, kanguru yavrusunun pislediği yer nasıl
temiz tutulur?
San Diego hayvanat bahçesinin memeli hayvanlar sorumlusu Rick Barongfye sordum.
Söyledi. , ‘ _ , .
Anne kangurulann kolları kısadır, sadece keseyı’ aralamaya yarar. Keseyı’ araladıktan sonra
kafalarını oraya sokar, birikmiş yenıek arlıklarırıı
ve bebek dışkılarını yalar, başlarını çıkanp tükürür, sonra akan su arayıp yüzlerini yıkar/ar.
Yani, talihsiz, kadersiz bir lıayvarıdır kanguru… Burun/arı atıktan kurtulnıaz…
/
/
,x, ı ýh_
gif:: elbîtteığosyal demokratlarla değil…
me gı ıom , – _
tihi kgndisîdir teşbîhm asın ama, hatanın bıza
“Obürleri”ne bakarken, aklıma “ağa kakan” geliyor. ç
b E129′ ”mm Sğyrelîlgımde hayran kalmıştım
U Kai/Vana”. Sekız yaşındaydım…
afaslnl› 93935101, ağaçtan ağaca, taştan taŞâ, tahtadan tahtaya vuruyordu. Tınmıyordu
Tınlamıyordu. ‘
”QİUÇ bir hayvandı. Burnu .oktan kurtulmayan kangurudan farklıydı.
Zoolojik araştırmalarımı derinleştirdim, hidayete erdım…
*i*
ka 1:19› taşlûîjfâukaskafa dedirtecek kadar
Smd Ir” a ası… ‘İkincisi, gagasıyla kafatası ara
a Sungerımsı ‘bır boşluk vardır. Yani, kafa,
EZêQâ (6912) ve beyın arasındaki o boşluk 31151351″sıyon etkisi’ yaıgaî: Birinde olan çarpma öbürün,” ,etkl/emez- Üçüncüsü, gaganın ucu dar ve
Sivri, burun delikleri altta ve geridedir Ağaca
vurdu mu. uçuşan kıymıklar içen’ girmez, ac, Ve
rahatsızlık vermez…
*t*
Yine benzetmek gibi olmasın ama Ankara,
‘ya döner dönmez, Atatürk Orman Çiflliğihdeki
hayvanat bahçesine gittim…
Memleketımden ilginç hayvan manzaralar,
çıktı karşıma…
Dediğim, tekr l d “ ‘b’ bizatihi kendisiêdiî. lgım g] ll teşblh hatanın
Waw-taa t