Benim yüce divan’ım iyidir! (1)

Kurthan FISEK.

Benim yüce ıIiııan’ım iyidir! (1)

ELKİ duymuşsunuzdur,
ANAP’ın iki eski bakanı Yüce
Divan’a postalandı. Safa Gi
ray’la Cengiz du. Bahriye nazırıydı kendisi…

Cengiz Altınkaya yefendi bir in- Dikkat buyurun! Takrir-i Sükûn
san… “Medis gereğini, gerekeni yap- Kanunu (1925) sonrasının kurbanlatı, karar yüce yargınındır!” dedi… ndır kendileri…

Safa Giray dellendi: “Bu alman « *g*
karar meclisin yüz karası, alın Iekesi- Ustad Hayri Urgüplü beyefendi
dir!” insandır. Tek par
Giray’ın bu ti döneminin
kadar heyecan- gümrük-tekel balanmasının sebe- kanlığını, 27 Mabini anlayama- yıs sonrasının
dım. Meclis kara- başbakanlıklarınrıyla kendisinden dan birini yaptı.
ewel 10 eski ba- __ 0 Suad Hayri
kan Yüce Di- Urgüplü…
Van’da yargılan- 16.8.1946 günü,
mıştı. – “gümrük-tekel

0 “Topçu” İh- bakanı” sıfatıyla,
san Eryavıız… 24 Tekel Idaresı’nde
Aralık 1927 tari- yolsuzluk olduğu
hinde, Yavuz iddiasıyla, Yücezırhlısının tami- Divan’a çıktı,
rinde “kelle kopardığı” gerekçesiyle, kendini savundu, beraat etti.

mahkemeye gönderildi, ceza yedi.
Bahriye nâzırıydı kendisi… ‘

9 Ali Cenarî… 10.3.1928 tarihinde “un ve zahire” fiyatlarını kontrol altına almak için başında bulunduğu ticaret bakanlığının emrine verilen, 500 bin lirayı biraz “usûlsüz”
harcamakla suçlandı, yargılandı, suçlu bulundu.

9 Mahmut Muhtar Katırcıoğlu…

24.4.1928’de, İngiltere firmalarından
birine ekstradan 20 bin sterlin ödediği söylendi, tazminata mahkûm ol
Yine dikkat edin! Türkiye, ya çok
partili rejime geçmişti, ya geçmenin
doğum sancı larını yaşıyordu. ‘

Yüce Divan’da ilk beraat!

Demokrasi gelirse, adalet gelir.

Ama, 6 Yüce Divan dâvâmız daha var.

Bakalım, bazı zevâtın “Iânetle andığı” 27 Mayıs 1960 sonrasında ne
oldu?

TARIK TARCAN’A ANAP’TAN TEKLİF…

Sağleslelı
liseleri üstün!

AĞLIK meslek liselerinin tam
olarak ne iş yaptıklannı bilmem,
bir tanesinin kapısından içeri
adımımı atmadım… Ama, Türki

ye’nin sağlık politikasının uygulan-`

masında çok önemli yerinin olduğu
muhakkak…

Son zamanlarda üst düzey yöneticileri değiştirili rmuş… Geçen perşembe günü, &ka; Şendiller, Saffet
Topaktaş, Ahmet Ozdemir ve Esat
Bütün, eski MHP’nin mirasını kimin
paylaşacağı kavgalarına ara verip,
bakanlığı basmışlar… Korkudan (veya
heyecandan) titreyen Yıldırım Aktuna’ya ultimatomlarını vennişler…

“Hepimiz en azından iki kere
idam talebiyle yargılandık. Korkumuz ok… Cengiz ağabeyim (Gökçek) rduğu sistemi bozanın leşini
yere sereriz…”

Bilin bakalım, Aktuna ne demiş.?

“Ulan, siz kimsiniz, devletin binasında kimi tehdit ediyorsunuz, defolun gidin, bir daha gelmeyin!” mi
demiş? `

Yoksa, “Oldu bir kere, arkadaşları uyannm, düzeltiriz!” mi.?

Çarkıkelek final için dönüyooorrr!

SAFA GİRAY

Otoyol ihalelerinde devleti 14
trilyon liralık (o zamanın parasıyla) zarara soktuğun gerekçesiyle
Yüce Divan’a sevkedilmene çirkin bir tepki göstermi sin… “Bu
karar, meclis tarihi e kara bir
lekedir…” Niyesini anlayamadım… Seninle Altınkaya’dan önce, 10 bakanın başına aynı şey
gelmişti. Bunlardan 6’sı mahkûm
oldu, 4’ü beraat etti. Biri hariç (İsmail Özdağlar), mahkûmiyetlerin
tamamı olağan dışı dönemlerde
meydana geldi. Takrir-i Sükûn
kanunuyla 12 Eylül cuntasının
hemen ardından… “Müddeî” (iddia sahibi) durumundaki
TBMM’yi kimse böyle suçlamadı. Oyle gerek gördüler, Yüce Divan ‘a sevkettiler. Kararı da bağımsız yargıçlar verdi. Başkaları
yargılanırken aklın neredeydi?

Baha Batrıfvı_
es ml gecti?

ĞDlR’la Andahan’dan sonra kim
lerin vilâyet olduklarının hesabını

şaşırdım. Sen de “75”, ben diyeyim ”76″… Umum Bafra ahalisi somyor: “Baba söz verdiydi, 75’incisi biz
olamnkâk. Iléıınldgcl Vilâyet

, rtu ım…”

Yaplîçenin adını “il” diye değiştirmekle kimse kaybetmiyor. Ama, kimse
kazanmıyor. Olsa olsa, bir Valiye, bir
mal müdürüne, bir nüfus müdürüne
elGtradan maaş veriliyor.

Ilginç bır araştırma yaptırmış “Şirin Bafra” gazetesi… “Baba bizi ıınuttu mu?” diye sormuş… DYP-SHP’li
takımı, “Unutmadı, bu yıl tamam!”

mış…

Obürleri damara basmış, şirdandan almış… “Seçimlere yetişir…”

ANAP’lılar daha gerçekçi… Iğdır,
Ardahan, Bayburt, Kırıkkale, Şırnak,
Batrnan’a sorun… Fakirkeh (ilçe) daha
mutliu olduklarını söylemezlerse nâmer ım…

EYNEP evlendi. Düğünde her
kes vardı, duyan duymayan gel
mişti. Devlet büyükleri oradaydı, aile mutluydu, “beklenmedik şahitlerf’ mevcutluydu. Şarık Tara’yla
Sakıp Sabancı… Dâvetiyeleri kimden
aldığı belli olmayan “müseccel deli”
hâzır ve nâzırdı. Ayhan Alkan, daha
önce de Mustafa Sarıgü|’ün düğününde pankart açmaya kalkmış, cezâ* ehliyeti olmadığı için serbest bırakılmıştı. Gecenin iki tatsızlığından biri
o oldu.

Ya ikinci tatsızlığı?

Protokol masalarından birinde,
Zeynep’in daha önceki iki nikahına
aile büyüklerinin niye gitnıedikleri
hâlde üçüncüsüne katıldıkları sorusu
sonıldu. Karamizahıyla bilinen bir gazeteci cevap yetiştirdi: “Ozal Evren’i

ır, üç damadının olmasını içine
sindiremedi, buna okeyini verdi. Uçüç berabere… Uzatmalan oynuyorlar…”

Espri ince, ama, soğuk…

Adnan’la Zeynep’e her dâim mutluluklar diliyorum…

“Politikacılara fazla
güvenmeyin… Onlan ‘
zaptetmenin tek yolu anayasaya
zincirlemektir…”

(Thomas Jefferson, 1791)

ı