Benim devalüasyonum iyidir!
J zaocakıssif
CUMA
si GÜNÜN ııiııîıvsi
KURTHAN FİŞEK.
İLİM adamlığının .
en rahat tarafı, aklından geçenleri
başkasına söyletebilmektir.
Meselâ, kainatın sırlarını tartışıyorsunuz…
“Onu bunu bilmem,
dünya güneşin etrafında dönüyor!” diyeceksiniz… Ama çevre müsait değil… “Saçmalama lan!” diye tepki gelebilir.
Hiç çekinmeden
söyler bilim adamı…
Dellenen, diklenen
olursa da kıvırtır. “Vallaaa ben söylemedim, 350 yıl önce Galile söylediydi…”
Yine meselâ, ekonomi kötüden betere,
beterden berbata gidiyor, siyasî arena çorbaya döndü. Söylemesine söyleyecelciniz
de, birilerinin çıkıp, “Otur yerine! Sen suya bu derken, ben ekonomi profesörüydüm!” demesinden korkuyorsunuz.
Hiç çekinmeden konuşur bilim adamı… “Tarihin zembereği ekonomidir.
Ekonominin zembereği boşaldı mı, siyaset
zivanadan çıkar…”
Tepki mi geldi? Kıvırtma yolu açık…
“Vallaaa ben demiyorum, Engels söylüyor…”
f**
Bunlar bilim adamlığının kolay tarafları… Gelelim zoruna… Bilim adamlığının
en zor tarafı, anlamlı sebep-sonuç ilişkileri
Néßicım DEVA ßu YAAL.
Çok AcITTl!..
Benim ıleııalüasvonum iyidir! İ
kurabilmektir.
Meselâ, Türkiye’de devalüasyon yapıl- İl
dt. Parmak hesabım’ zailkini Recep
mi noktalandı.
ikincisini Adnan
Menderes yaptı, 27
May_ıs oldu.
Uçüncüsü
mannDemirel ve Turgut OzaI’dan geldi, K&
nan paşama yol açıldı,
yolunu buldu.
D ö r d ü n c ü s Ü
ANAP’ındı, 1989 mahalli, 1991 umûrrı”
seçimlerinin sonuçları ortada… Gitti gider.
Şimdikini “tariH koalis on” yaptı. ›
.. Y
Onümüzde yine seçim var.
` . a: 9: i’
Belki tesadüf, belki yazgı, ne zaman ›
devalüasyon olsa, Türkiye’de siyasi sarsıntı
olur.
“Seçmen” dediğin kişi, doğru-dürüst
telaffuz edemediği devalüasyonu iliklerin
de yaşar, sandıkta tepki gösterir.
Işin ilginci, yılın 364 günü söylediklerini “kelâm-ı ilâlî” saydığı devlet büyüklerine, 365’inci günde sırt çevirir.
Bilim adamlarının dediklerini yer, yutar
“seçmen”…
“Devalüasyonu ben yapmadım, zehirli
yılan gibi olan piyasalar yaptı!” diyenlerin ı
dediklerini yemez…
yıftır. Galiba beşincisi… ‘
Peker ç
yaptıydı, tek parti döne-
Süley- `
AM KAl2A` DAN
ABlM GELDİ .’..
Karısan partiler
karısık partiler
OĞRUYOL karıştı. Ziyadesiyle zengin
ailenin kolejli kızı, despotluğunu ortaya
koydu, genç yaşından beri “cumbaba”
olmaya özenen Barış Manç0’yu Kadıköy belediyesine aday yaptı.
“Hooopppp hooppppp!” diye dellenmeye
kalkışan Kadıköy örgütü ayaklanınca, toplu vaziyette, görevden alındılar.
Orgütün Manç0’ya itirazı, şarkı söylemesi
değil, eski MHP sempatizanı olmasıydı.
‘A’ *k i’
SHP İstanbul, Ankara ve İzmir’de seçim
kaybetmeye kararlı, bunda ziyadesiyle ısrarlı…
Ankara’da Korel’e itirazları yok… “Zâten
Dalan’a karşı 1984’de istanbul’da seçim kaybettiydi!” diyorlar.
Istanbul’da Zülfü’ye itirazları yok… Ceviz
kabuğunu doldurması bile mümkün olmayan
akıllarıyla, “lhsani’nin reenkarnasyonu” diye
tezvirat yapıyorlar. -‘
izmirde Çakmur’a itirazları var. Niyesini
sorsan, kendileri bile bilmiyor, söyleyemiyorlar.
*k ‘k ‘k
Yanlış şarkı söylüyor koalisyon partileri…
“Kendim ettim, kendim buldum!” diye çığırsalar, müşterek marş olur.
28 Mart 1994 sabahı…
YAŞAR TOPÇU
AKLIMDA yanlış kalmadıysa,
bir vakitler ulaştırma bakanlığı
yapmıştın… TURKSAT füzesinin
ihalesine karışmadın, ama, yüce
divanlık uygulamalara da ses
çıkartmadın…
Şimdi kalkıp konuşuyorsun…
“Türkiye, yolsuzlukları yargı kararlarıyla örtmekte olağanüstü
başarılı hâle gelmiştir…”
TURKSAT uydusunun düşeceğini kimse bilemezdi, ama,
uzayda şu sıralarda geziniyor olsaydı, “Ben başardım!” diyecektin…
“Hızlı tren” dolapları dönmeye başlarsa, o suçladığın
mahkemelere çok ihtiyacın olacak…
“Yüksek yerlerdeki
çapsızların tek umudu
iyimserlildir…”
(F.Scott Fitzgerald, 1921)