Ben ekonomiden anlamam, ama…
” ĞRENDİĞİM ilk iktisat, John
aynard Keynes’inkiydi. “Key
nes” deyip yabana atmayın…
Marx’ın kuyusunu kazdığı kapitalizmin
imdadına hızır gibi yetişti.
Marx’ın kitaplarının Türkiye’de yayınlanması ve okunması yasaktı o tarihlerde…
Ama, Amerika’da yasak-masak
boşaltamayışı yüzünden, New ‘l
York borsasının l
(ve onda sembol
leşen kapitalizmin) çöküşünü gördü.
Koca servetler uçup gitmiş, bir sürü
“umutlu” insan işsizliğin umutsuz çukuruna düşmüştü.
“Sorunumuz işsizliktir, fakirliktir!”
dedi.
Amerika’nın o dönemdeki cumhur;
beyi Roosevelt de kendisi gibi düşünüyordu. “Devlet” denilen şeyi devreye
soktu. Bizim GAP projesine çok benzeyen Tennessee Valley Administration’ı
devreye soktu, 70 sente muhtaç insanlara çukur kazdırıp kapattı. Kör kuyuya
oluk oluk para akıttı, bütçesindeki deliklere aldırmadı, “Yeter ki, açlar, işsiz
/
Kurfhan FISEK
ler sokağa dökülmesin…” dedi.
i***
Kapitalizm 1929 büyük buhranını
çabuk unuttu.
Friedman’a takıldı.
“Altta kalanın canı çıksın” mantığını
ilk benimseyen Margaret Thatcher
namlı eczacı kalfası oldu. Kendi fakir
fukaralık günlerini
yoktu_ . . unuttu özene m_
– Keynes Marx’ı Musa’ !Ş OL5Uk1–›5O 5941’e ‘ . . .Ş. .
.okudu göçmüş î Açnêunkîuxuğgdsmß meye gıttı, ışçıyı
kapitalizme Çıkış ?M ı.” kapmm ö”ü“e
yollarını gösterdi. .l . l koydu’ Id 2 I
Avustralya’dan – g …Nç .o İl’ Ge `
buğday yüklü iki – r i” ” d’8’8’b’8’ü’~..
geminin ”hava Niye gitti? lşsizşartları” sebebiyle kol gezdlğ’
Marsilya limanına lçm”
yanaşamayışı, yük f, ***
Friedman’ın ismini doğru dürüst
telaffuz edemeyenlerin Friedmancı
ekonomiye özendikleri bir ülkedeyiz…
İşsizlik var.
Terör de var.
Fırat-Dicle hattının doğusunda liseyi
bitirenlerin yüzde 94’ü işsiz… Ağzına
bir kaşık çorba, bir lokma ekmek, eline
uzi, kalaşnikov, sırtına çul-çaput verenlere “takılıyofC
lşçiye, memura verilmeyen, onlardan esirgenen paraları 12 Eylül boyunca “ham” yapanlar da, birer ikişer hileli
iflasa, hileli konkordatoya gidiyor. Paralar nerede? Püffff…
Dedim ya, ben ekonomiden anlamam…
vwsx› ss› *s* .
Biz AiLEYiZ EVLADjM.
OL6A VEIZMEZ MİYIM 2.
APT ‘
B” ”êlâézeupâma İ?”
ELEKTRİKLİ ”
sınırını:
II ı
Tlukes ten TANSU ÇİLLER
” r k “s
ornek alın AêĞîÃ,’ÂçeîIll”êycll7`âıîî ıanîî!
TILDIĞI bir törende heyecana ge- ülğl Tan?” .Çiller ‘est çekti’
mp havaya üç e] sıkan ülkücüler] “Çocuklarımı bırbırınden ayırmam,
aylamış Türkeş… “Kesin şu saçma- be” hepsini” anaslwmm”
hğb fena yaparımmu Ankara’da .espriler başladı..
Tetik çeken elle tespih çeken elin aynı Râhmetl’ Pwlj?” lbrahlm _Y_a`
olmadığını bilecek kadar tecrübelidir _ Sa W” devşlrçhg/l Anadçl” °Z`
kendisim deyışlerınden bırı ( Ana bır bacı
iki”) dolaşıyor ortalarda…
Bir başka espri var. Mâdem
çocuklarını birbirinden ayırmıyor, kendi çocuğu niye Amerika`da
okuyor?
Yunus’un dizeleri tekrarlanı
yor. “Mal sahibi mülk sahibi,
hani bunun ilk sahibi…” Türkiye’deki vergi gelirlerinin kaçta kaçını “bordro mahkûmu” tabir edilenlerin karşıladığını açıklasın (cesareti
varsa), ondan sonra halktan fedakârlık istesin…
İstanbul valisi Hayri Kozakçıoğlwyla
emniyet müdürü Necdet Menzir’in aynı
hassasiyeti göstermelerini isterdim.
Pazartesi gecesi arabayla eve dönüyordum. Saat tam 21 .23’te patlamalar
başladı, üçte kesildi. Yanlış anlamayın,
sabahın üçüne kadar devam etmedi, 3
pâre atıldı. Patlamaların durmasını beklerken, yanımızda belirip “Devam edin!”
işareti veren trafik polisine sordum: ”Bir
yeri mi bombaladılar, yoksa hıyarın, zontanın birinin düğünü mü var?”
”Bilmiyorum…” dedi, ”Merak da et
. .. … ,, K’ ` ‘ d I`t`k ,Th tmW°rUm~~ Be” mk P°“SW'”*-~ ~~ 9 hâilîgîéîerğîıîîn’ıloîusuîâa
“D k . verdikleri iki saatlik randevuların
çoğßîğûsl’ ederi 2 bin dolar… Basın toplantı
sından sonra.ANAP’lı Engin Güner
espri yaptı: “lki bin dolarlık akıl bu
kadar olur…”
Yorumsuz, ama, yüksek voltajlı
yüceltmek için,
bireyi küçültmek
zorunda bırakılmamalıdır…”
(Amos Bronson Alcott, 1876) d”