Bayrağı bayrak yapan çekildiği direktir!

â Eiêîîîî %993

Bayrağı bayrak yapan
çekildiği direktir!

ÜRKİYE’nin günde
mini komediye çevirdiler. Toprağı bol olsun, Karl Marx da

l
l
ı
l
tarihin iki kere tekerrür ettiği- l
ni; ilkinde trajedi, ikincisinde l
fars (tülûat) olduğunu söylemişti zaten… Ş

Başbakan Necmettin Er- l
bakan Mısır’a dört saat gecikmeli gitti.

Karanlık bastırmıştı. Ortada Türk bayrağı yoktu.

Hazreti Başbakan hazretleri bundan yüksünmedi, ama, medya olayın
üstüne gitti: “Skandalz Bayrağımız
göndere çekilmedi…”

Birdenbire hassaslaşıverdi kamuCW

‘klaaaayyyyl Bize hakaret edildi, ulusal gururumuz incindi!”

*ik*

Hazırcevap hariciye bakanımız
Tansu Çiller ulusal gururumuzun
imdadına yetişti: “Gerekli mercilere sordum, durumu öğrendim.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Mısır’da da, güneş battıktan sonra bayrak çekilmezmiş… Zamansız bir dış geziydi
netekim…”

Köktenlâik kesim tam yatışmıştı,
Erbakan’ın Mısır ziyareti bu sefer sabahın köründe bitti. Gerekli yer, zaman ve mekanlarda müteaddit namazlar kılındıktan sonra’ havaalanına
gidildi.

Hoppalaaaa! Yine gönderde Türk
bayrağı yok… Ama, Mısır bayrağı var.

Başbakan Erbakan bu eksikliğe
aldırmadı, uçağa doğru yürüdü.

Derken, “menfur medya” yine
turp sıktı.

“Aaaaal Bayrağımız çekilmedi. Bizi istiskaldir bu…”

Erbakan uçaktaki yerini alırken,
çekili Mısır bayrağına saygıda kusur
etmedi, uğurlamaya gelenlere elini
salladı, koltuğuna oturdu.. . .

‘ Şimdi kendi kendime soruyorum.
Erbakan değil de Süleyman
Demirel başbakan olsaydı, onun başına böyle bir olay gelseydi, gazeteciler “Bayrağımız direğe çekilme
di. Ne düşünüyorsunuz?” diye üs- .

tüne üstüne gitselerdi, o ne derdi?
Tastamam 34 yıllık bir “baba

watcher” olarak, adım gibi biliyorum, Erbakan gibi susmaz, şöyle
derdi: “Çekilmemişse çekilmemiş
demektir…”

***k

Bayrağı bayrak yapan üstündeki
kandır. Gözü bayrakta, kulağı ezanda, eli Kuran’da olan bir hükümete bu
yakışır ancak… Bayrağımız direklerde, gönderlerde dalgalanıyor, sokakları kan götürüyor.

Bayrağı bayrak yapan çekildiği direktir. Çeken bilir, çekmeyen utansın!

Ama, asıl önemlisi, tarihin iki kere
tekerrür etmesidir.

Ilkinde trajedi, ikincisinde tülûat
olarak…

i’ i’ ‘A’

12 Eylül’ün ilk kapattığı yayın organı, mizah tarihimizin hem kalite,
hem satış bakımından tartışmasız bir
numara’sı olan GlRGlR`dı. Cuntaya
yalakalıkta yarışa girenler arasında
şarkıcı-türkücüler ön plandaydı.

Sevgili Oğuz Aral’ın çizdiği kapakta Müşerref Akay vardı. Başında ay yıldızlı fes, körpecik bedeninin
etrafında ay yıldızlı bayrak vardı. Cuntacılara (ve özellikle deniz paşasına
şarkılar söylüyordu. ‘

Sevgili Oğuz’un uydurrnası değildi. Müşerref hamfendi “cuntaya
özel” Gemlik konserinde yapmıştı
bunu…

“Bayrağa hakaret” edildiği gerekçesiyle, tastamam bir aylığına kapatıldı GIRGIR… Sevgili Oğuz, aynı
suçtan, iki buçuk yıla kadar hapis istemiyle yargılandı. Allah’tan memlekette yargıçlar var. Beraat etti.

Herkes gülüyor bu geçmiş olaya…

Ama, Kardaktaki üç-beş uyuz keçi
uğruna bayrak diktirenlerin, bayrak
çekilmeyişine mazeret aramalarına
gülemiyorum. Kusuruma bakmayın…