Başsız tavuğun serüvenleri…

Kuıfhcın FISEK

SHFIİG noolacak SİIİIIİİ?

‘ Kl üniversite hocası kafa kafaya
verdiklerinde ne olur, ne çıkar, bilmem, ama, bana kalırsa SHP-DYP
Uçüncü MC’nin çağ atlamışının

kokuları geliyor.

İsmet Sezgin seçilseydi koalisyon
devam ederdi. “Türkiye’nin en önemli
problemi asayiştir, güneydoğudaki terörün önlenmesidir!” diye yola çıkan
hükümette SHP mutlaka olacaktı. Erdal bey hükümete girmiş, girmemiş,
fark etmez…

Köksal Toptan seçilseydi, koalisyon
belki devam eder, belki etmezdi. Yapılacak pazarlığa bakardı.

Tansu Çiller ezdi, geçti.

Koalisyon bitti.

Hem SHP’nin kendisine, hem
SHP’nin kabinedeki üye sayısına soğuk bakan DYP’nin şahinleri, ÇilIer’in
etrafında kerıetlendiler, başparmak, ortaparrnak ve nişan yüzüğü parmağını
avuç içine bastırıp serçe ve işaret parmaklarını dikleştiren “kurt” işaretini
verdiler.

Hemen arkasından SHP’nin “koalisyonda kalma” şartları sıralandı.

o Demirel’in başbakanlığını, Erdal

beyin başbakan yardımcılığını
öngören koalisyon protokolü aynen
devam edecek…

9 Bakanlıkların sayısı aynen kaldığı

gibi, kabinedeki SHP-DYP koltuk
oranı değişmeyecek…

3 Dışarıdan (TBMM dışı) bakan ol
mayacağı gibi, MHP kökenli ve
hatta eğilimli hiç kimse hükümete girrneyecek…

“Yeni siyasetçinin gelmesi
zordur. Eskilerinin ihtiyarlıktan
ölmelerine bakar…”

(Thomas Jefferson, 1801)

e KlT’lerin ve özellikle PTT ‘nin satışında acele edilmeyecek…

Bizim arslan SHP’Iiler sanki seçim
kazandılar, şartlarını dikte ediyorlar.
Onlar da kendilerince haklı… 1994
belediye seçimlerine “apranti yarışı”
gibi “mahmuzsuz” girmek istemiyorlar…

***k

ANAP (ve Mesut Yılmaz) fetişizmine kapılan DYP, rakip zannettiği
ANAP’a karşı alternatifîni çıkardı. Tansu Çiller…

ANAP’ın kökenindeki dört eğilimden kendisine en yakın olanlara yönelecek… Bunun özeti MC’dir.

SHP ne yapacak?

Ya eskiden yaptığını yapıp, dünyadan habersiz, birbirini yiyecek… Ya
“iktidar alternatifi” üretecek… Koalisyonun tamamen dışında, muhalefette
muvafakat olmadığını öğrenerek…

KURTHAN FİŞEK
(Erken Oten Horoz)

RKEN gıdaklayan tavuğa

hiçbir şey olmuyormuş

meğerse… Tansu Çiller,
benzetmek gibi olmasın, ama
tank gibi ezdi, geçti.

Peki, ya erken öten horozlara ne demeli? Biri benim…
Obürü “Ism_et Abi…” “Adaylığımı koyarsam fena yaparım
adamı…” demişti, kurultay bitiminde yüzünün rengine bakılırsa kendisi fena yapıldı.
Bense “bozum oldum…” Hayatımın her döneminde bir sürü siyasûı tahmin yaptım, bazen yanıldım, bazen bildim,
ama bu kadar komik duruma
düştüğümü hatırlamıyorum…

“Bundan sonra siyasi tahmin yapmam!” diyeceğim,
ama tavuk poposunun tövbe
tutmayacağını da biliyorum.
iyisi mi, elektrikli sandalyede
kendimi misaûr edeyim… Son
sözüm mü? DYP’nin anası,
annesi, haminnesi, demir gacısı, sarı gacısı bundan böyle
dünya ahiret bacımızdır.

Kurthcın FISEK

ııAıAıııvııN 3 ııısıııoımnsi ııısnsi…

dersi aIdım.İIk hocam Şarköylü

Ahmet Başer ağabeyimdi. Her
yıl giderim moteline… 1973 yılında ilk
gittiğimde sormuştu: “Ne iş yaparsın
sen?’f_

“Üniversitede hocayım…” demiştim.

“Adam olmazsınız!” demiş, kestirip
atmıştı.

Usteledim, niyesini sordum. Genellemeyaptı.

“Ustüne alırıma! Adam olmak, demokrat olmaktır. Siz de olaınazsınız,
askerler de olamaz, öğretmenler de
olamaz… Sebilâııe gibi dizersiniz insanları karşınıza… Lan da lungada konuşur, karşınızdakini inlemez,
duymazsınız… Herkes sizi dinlemek
zorunda olduğu için her şeyi bildiğjnizi
zannedersiniz, aına, dün ayla, “nlük
hayatla ilginiz, ilişkiniz yo .. Ev eşle
riniz olmasa tuvaletin yolunu bulamazsınız…”

Arkasındanbeßedi. ed baş

“Her şeyi i i ‘ni zann en,
kasını dinlemeyemğdemokrat olaınaz…
Ayrıca, beşikten itibaren poposu ıslak
pamukla temizlenen, tahretiytaşla alma ı bilmeyen, çile çekmeyen de de
t olanıaz…”

Hayatımda üç defa demokrasi

Bakıyorum, demokrasimizin zirvesinde iki tane var şimdi…

#it

lkincidemokrasi dersimi Aşanti, Bakongo, _Ewe, Fang, Fanti, Fulani, Hausa,
Hutu, Ibo, Kikuyu, Tutsi, Yoruba, ve
Zulu kabilelerinden aldım.

Afrikalı oldukları için “ilkel”, “y yam” deriz kendilerine…

Ama, kadınla erkek eşittir. Hatta,
anaerkill ik ağır basar. Kabileyi ilgilendiren hayat* bir mesele oldu mu, her şeyi
bir kenara bırakır, beş gün, on gün, bir
ay, altı ay, ağaç gölgesinde oturup tartışırlarmış meğerse… Herkesin aklının
yatacağı, içine sindireceği bir ortak çözüm (vizyon sahipleri “konsensüs” diyorlar galiba) bulunca dağılırlarmış…

Bilgelik kimsenin tekelinde değildir.
Herkesin bildiği, katacağı vardır. Ama
“hakkedilmiş”, ama “hüdâ-i zabit”
akademik unvanlar kimseyi bilge (ve
“herşeyibilifû yapmaz…

Ikinci demokrasi dersim buydu.

Demokrasi benbilirimcilik, buyurmacılık, fennancılık değildir.

Ama, sayıları birdi, iki tane oldular
şimdi…

Uçüncü demokrasi dersi de yarına

kalsın bari…