Barolar ne avukatlar doğuruyor! (SON)

Kurrhan F SEK

Barolar ııe aııulıatlarıloğuruvor! (son)

İLGİN Yazıcıoğlu cumhurbe
yimizin hüdâ-i zabit avukatı
dır. Ellemteretîş, kem gözlere
şiş, ne anlama geldiğini bilmediğim
“şahsiyat haklarına tecavüz vak’alan” karşısında, milletvekillerini, gazetecileri hemen mahkemeye verir.

Yüzde 15-20
vekâlet ücretini
almayı eksik etmeden, kuwetli
para (“maddî ve
manevî tazminar” diyorlar) ister. Sonra da, çıkıp, “Allah bin
bereket versin!
Gazeteciler, ,muhalif politikacılar
olmasa aç kalırdık!” deyip dU-x
rur.

Gel de, aynı
mahallede onunla otur… Sıtkı sıyrıIan, canından bezen, “Bil in bey
geldi” diye kargaların kahva tı ettiği
saatlerde devletin kolluk kuwetlerince yatağından kaldırılıp arabasını
çeken hukuk profesörü Metin Günday’ın yerine koyun kendinizi…

Gözü tekrar uyku tutmayınca,
devam etmiş “cumhurbeyin şahsına
özel” mektubuna…

t**

Sayın Turgut Özal

Cumhurbaşkanı

Çankaya-Ankara

,Zat-ı âlîleri takdir buyururlar ki,
en ziyade müsaadeyi mazhar (Y.N.
“kıyak vaziyetleri”) Bilgin Yazıcıoğ|u’na, kamu emlâki üzerinde özel
otopark yeri tahsisini mümkün kılan

SENİN oRS

keske SEN cunııuRB/ls- m’
FANLBE AvurMIN Otğııêl/AQIM

bir kanun hükmünün mevzuatımızda mevcut olup olmadığını, ayrıca
böyle bir hak mevcutsa, başına devletin resmî kolluk kuwetleri mensuplarının dikilip dikilemeyeceğini
araştırmam uzun zaman alacaktır.
Onu araştıracağıma, kapımın her
çalışında arabaçekiyorum.
Semt sakinleri de
çekiyor. Bu nedenle, böyle bir
. kanun hükmü
mevcut ise, çok
ehil hukuk danışmanlarınızın zaten mâlûmlarıdır,
kendilerine verilecek bir talimat
Üzerine, beni
mâlûmattar ederlerse, çeyrek asırlık hukukçulu
ğumdaki cehalet ve elsikliğimi gide
rebilirim. Bilebildiğim kadarıyla, kamu emlâkinin şahıslara devir-teslim
usûllerinde değişiklik yoktu. Olduysa, talebelerime yanlış anlatmayayım… Yok, kanunlar değişmemişse,
olup bitenlerin tek anlamı vardır.
Zat-ı âlîlerinin özel avukatlığının arkasına sığınılarak, abanın altından
sopa ihsas edilerek gösterilen mutâd
bir zorbalık… Derin saygılarımla…
Prof. Dr. Metin Günda , A.U. Hukuk Fakültesi Idare Hu uku Anabilim Dalı öğretim

***k
“Geçmiş olsun” -(veya ”keşke
geçse”) dediğimiz bir döneme bizden de en içten ve derin saygılar
efendim…

RUSYA’DA SEKS SKANDAU…

Sosyal demokrat
tttiolmak zor
zenaat!

Herkes parası a ..oî:%ı^.z$:ı::::s”5; 2.2221:

derede kaldılar. SHP’ye mi (Erdal),

DSP’ye mi (Bülent), CHP’ye mi (Deniz) gitsinler, şaşırdılar. 12 Eylül zor
EÇEN hafta bu Vaklîleß Ça- balığından önce CHP’nin Mardin

G nakkale Ticaret ve Sanayi belediye başkanı, hemen sonra SOOdaSVnln Ödül töreni (Ve DEP’in kurucusu, ardından İnönükokteyli) vardı. “Vergi rekortmeni” Baykal ittifakının (biri genel başkan,
kişi, kurum ve kuruluşlara ödül, ka- öbürü genel sekreter) genel sekreter
tılanlara az ordövrlü kokteyl verile- yardımcısı olan Edip Servet Devrim
cekti. ci kararını verdi sonunda… CHP’den
Tören saati akşam üstü beş bu- ayrılıp SHP’de kalacakmış… ş

çuk (dijital sistemle 17.32) olarak Ama, bir önerisi var. “Beş yeni,

tesbit edildiği için, kimse yemek ye- genç yönetici bulun… Tek bir rti

meYe Zaman bUlamadbêÇ geldi ıçin, üç ‘sol’ partinin lideri e

Oda başkanı N’ ionenlDar- adamlık, kayyımlık yapsın… Es i
danel CıIda’A.Ş. sa ibi) nefis körel- hizmetler unutulmaz, yenileri hatırten bir açış konuşması yaptı. DYP’li lanır…”
dört Çanakkale milletvekilinden bi- Sosyal demokrasinin 1889 yılınri olan Nevfel Şahin’in gözlerinin dan bu yana devam eden tarihini
İçin& bakarak, “Memur İaYİnleÜn- – gözlerimin önünden geçiriyorum,
de uzmanlaşmış milletvekilideğîl, hayal kurmaktan kim ölmüş?
yöreye alt yapı getirecekleri istiyo dedi.

Onen’den sonra protokol ko
nuşmaları uzadıkça uzadı. Tam o :l
sıra, az konuşanlardan (ve az ko- v_ _ _f
nuştuğu için pişman olanlardan) bi- î İ”

rinin sataşmasına kulak misaûri ol

du Çanakkale-hha şefimiz…
“Herkes parası kadar konuşa
cak Sa”b3—” ‘ NUR KUMBARACIB ı i Ağzından yel alsın, konuşma sı- Otanbuı Boğazı’nı nasıhgşeçğ_

rası Çanakkale Seramik’in sahibi
İbrahim Bodur’a gelmişti. Çanakkale’nin en zenginidir.

Kronometre tutmuş arkadaşlar…
Tam 1 saat 37 dakika konuşmuş
Bodur… Herkes aç kalmış, komşu
kebapçılara, lokantalara kendilerini
dar atmış…

ceğine artık bir karar ver lütfen!
Aklımda yanlış kalmadıysa, hükümetin ilk kurulduğu zamanlardı,
“Uçüncü köp ” e Iüzûm yok!”
demiştin… Geiukçelerin haklıydı.
Uçüncü köprünün yapılacağı yerde yatırlar vardı, tarihî eserler vardı, köprü yapılırsa hepsi telef (ve
yazık) olurdu. Daha önemlisi, Talan (imlâ hatası olabilir) döneminden kalma estetik büsbütün bozulabilirdi. Dellenmiştin o zaman… Anayasanın bir kere delinmesiyle belki bir şey olmaz, ama,
estetik bir kere giti mi, geri gelııHükümet etmek, mez… “lcraatirı içine”, aradaki

_ . . birkaç ayda ne değişti? Tek katlı
uzlaima ‘ster/ esnekhk ikinci köprünün ışıklandırılması

ere Kürlr- Kmlmaktansaı bile bitmemişken ,çift katlı üçünükülmek evIâdır…” cü köprü senin neyine? Artık sus
sam iyi olacak, ipin ucunu
(Edmund Burke, 1786) kaçwabiıgrim”