Barolar ne avukatlar doğuruyor! (2)
RAHMETLI Muammer Akso
hocamız 29 Mart 1971 günü göza tına alınmıştı. 12 Mart zorbalan Iarafından… H_ukuk tahsilinin büyük
bölümünü medenî dünya ülkelerimizden İsviçre’de yaptığı için, başı
Kurtharıf SEK
Barolar ne avukatlar ılıığuruyurıizl
***k
Sayın Turgut Özal
Cumhurbaşkanı
Çankaya-Ankara __
On beş yıldan beri Ankara Universitesi Hukuk Fakültesi’nde “İdare
Sa gelenleri bir türlü anlayamıyor- Hukukun ders;
u. _
Hukuk hakla~ oım vıırz se İfğânğğğnhğ_
rını aramanın ilk HmMi-ŞİÃT Ş” küıtenin idare
YÜll-‘nu Seçti Dİ’ ‘ x hukuku anabilim
lekçe yazdı. Ikı- da’, öğretim Üye_
üç sayfalık özlü
bir şey… Sıkıyönetimin hakimlerinden, savcılarından tık yok,
gözaltına, mapusluğa devam…
Dilekçelerindeki
sayfa sayısını artırdı, hatırladığım
kadarıyla,rgünde w
25-30’a kadar çıktı. Tahliye ettiler
sonunda… Hakimler, savcılar okumaktan baygınlık geçirdikleri, hatta
bir tanesi (Abdülbaki Tuğ) sürmenaj
raddesine geldiği için…
***k
Hukukçular böyledir efendim…
Dilekçe, ârızâ, lâyiha yazmaya başladılar mı,. durmak bilmezler…
Cumhurbeyin özel işlerini mahkemelerde takip etmekten başka hiç
bir hukukçu özelliği olmayan Bilgin
Yazıcıoğlwna tahsis edilmiş ve dev- ı kara
letin ko luk kuwetleri tarafından korunmaya alınmış arabasını bekçinin,
zabıtanın elinden kurtardıktan sonra, keyifle makinesinin başına__oturdu, cumhurbeye, “Şahsa Ozel”
mektubunu yazmaya devam etti
Günday…
si bulunmama
rağmen, mevzuatımızda cumhurbaşkanlarının
özel işlerini takip
eden avukatlara
kamu emlâki
üzerinde mün.. hasır otopark yeri
ı – ayrılmasını öngören bir yasa
hükmünün mevcut olup olmadığını
bilmiyorum. Zat-ı âlîlerinin çok değerli tavsiyeleri üzerine, hem meseeyi daha iyi anlayabilmek, hem bir
kez delindiğinde bir şey olmayan
1982 T.C. anayasasını daha özlü
kavrayabilmek için, işbu anayasanızı 104’üncü kere okuyorum…
i**
,Sabahın körü… Günday’ın kapısını yine bellşeçyilğılidı.
“Bi ‘n ‘ ‘ or, arabasını ‘çı
callêlıar efendinııîl..”_
Yine yazmaya ara verdi.
Arabasını çekilmekden kurtarabilirse, cumhurbeylik makamına yazdığı dilekçeye yarın devam edecekler efendjımuußekleriz, ben buradayım, Günday daktilosunun başında….
ş ı» ca
mmllllllll
l f `
ß
.l
î ş
s. “y”
,ýf
Hlîinı
!alan istemem!
TATÜRK’ün “lstîkbâl gölderdedir!” demesinden yarım
asır, Demirel’in .”Ulkemiz
deki havaalanı sayısını artıraca- .
ğız!” buyumıasından bir hafta sonra, Ayvalık yakınlarındaki Küçükköy’ün DYP’li belediye başkanı Selahattin Gencer büyüklerine isyan
bayrağı açtı. Türk Hava Kurumu’yla Millî Emlâk Genel Müdürlüğü arasında imzalanan ve 960
dönümlük bir araziyi havaalanı inşaatına tahsis eden anlaşmaya karşı, iki yıl önce mahkemeye gitmişti
zaten… Karar safhasına gelindi,
Gencer’in isyanı arttı, “Buraya
uçak indirirsem nâmerdim!” diyormuş, karar ters çıkarsa Yargıtay’a gidecekmiş…
Türk Hava Kurumu Ayvalık şubesinin (ve oraya bağlı havacılık
kulübünün) başkanı olan Kamil
Koçman’sa, ‘Gencer’ in niye direndiğini anlayamadık, gitti…” diyor,
“Bu üne kadar zeytin ilaçlaması
için ullanı orduk orayı… iniş pistini 4-5 kilometre uzatabilirsek,
havaalanı deniz kıyısına 5-10 dakika mesafede, iet sosyetenin gözbebéği haline gelir Ayvalık…”
Bu konuya önümüzdeki günler
” de devam ederiz…
Televizyonda ‘
ıiün, bugün, varın
UHALEFEITEKİ bütün parti
ler televizyon kanallarımız. dan şikâyetçi… Daha doğrusu, kanallardan değil, onlardan babasının malı gibi yararlanan Baba’dan
şikâyetçi…
Çiçeği (pardon, “çınar ağacı”) burnundaki CHP’nin çiçeği burnundaki
genel başkanı Deniz Baykal şikâyetçilerin başını çekiyor. Arkadaşlarla konuşmuş… “Hızla örgütleniyoruz, yayılıyonız, ama, zamanımızın çok
“k bölümünü örgütlenme çalışmaarı alıyor. ‘Siyasî platform’ oluşturabilmek için kullanıyonız artan zamanımızı… Bunun zaman bakımından
en ekonomik yeri televizyon… Parti
liderlerinin katılacaklan açık oturumlar, paneller hani her ay muntazam
şekilde düzenlenecekti? Demirel kanallardaki zamanın büyük bölümünü
parselleyince, verdiği o unuttu.”
Sahi, “Her ay muntazam şekilde
parti liderleriyle toplanıp tartışacağız, doğru yolu (küçük harflerle) bulacağız!” diye söz vemıişti Demirel…
Ama, yine sahi, başka bir şey de
demişti: “Dün dündür, bugün bugündür!”
ya ladı mgün yazar
olaléaağımağilnandım…”
(PD. James, 1976)
‘ı İLQ (ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖR/VV GUTU) Yalnızca Türkiye’de değil, dış
“isa temsilciliklerimizde, yavruvatan Kıbrıs’ta,
Türk cumhuriyetlerinde, orta doğu ve
‘ balkanlarda, mağrip (batı) ve maşrıkta
v (doğu) selsenli yıllara damgasını vuran
cumhurbeyimizi üzmüşsün.., Ayıp! Birleşmiş MiIletler’e üye yüz altmış
küsur ülkeden üç tanesi o senin “insanca çalışma ve yaşama düzeni”
sözleşmeni zaten imzalamamış… Sao Tome Demokratik Cumhuriyeti,
Santa Lucia, Vanuatu… Biz imzalamasak kaç yazar? Kaldı ki, bizim
mühendisler, senin o gâvur hukuk uzmanlarından daha iyi bilir hukuku… Bizim mühendislerin dediğine göre, “ILO Sözleşmesi” denilen o
gitti seninkisi… Ustümüze gelirsen, üslûp taklit etmek gibi olmasın,
ama, “4 route de Morillons, CH-1211, Cenevre 22, İsviçre’ye gelirsem
fena yaparım adamı…”
şey, bizim genelhukuk düzenimizi bozarmış… Neyse, geldiği yere geri l