Bana Apo’nun kellesini getirin!

BİR GÜNÜN ııiııîııııssi
KURTHAN FİŞEK

bir iç-dış politika cenderesine girdik.
ün yazmıştım. “Apo’y|a oturup konuşalım!” diyenler var, “Apo her görüldüğü yerde ezilmelidir!” diyenler var.
Bütün bir akşam yüksek sesle düşündüm, komik şeyler buldum.
Uzağa gitmedim, dört-sene önce (olaylar tam bu kadar tınnanmamıştı) yazdıklarımı buldum.

l PO’nun yokedilmesine endekslenen

***k

“Ankara ‘nın Mamak ilçesinde, 1978 yılında, bir grup doğusoylu vatandaşımız tarafından kuruldu PKK… Abdullah Oca/an o sırada
Mü/kiye’de ikinci sınıf talebesiydi. Cemal
Mıhçıoğlu’nun amme idaresi (kamu yönetimi) dersinden üç kere Üst üste sınıfta kalmıştı.
Askere çağırıyor/ardı, kaçtı, PKK’yı kurdu…”

Kurdu da ne oldu?

‘Anadolu’nun güneydoğusunda ortaya
çıktı Öcalan… Adı Apo olmuştu. /lk eylemini $iverek’te, Bucak aşiretine karşı yaptı.
12 Eylül 7980’e kadar… /ki yıl sus-pus oldular, tekrar başladılar… ”

‘A’ ‘k ‘k _

Aslında, devletin içindeki devlet “akılsız” değil…

Devam edelim, yorum sonraya kalsın…

“Kürdistan ‘da topoğrafya çalıştı/ar. Kendilerine karşı geliştirildiği iddia edilen özel
tim/er deniz seviyesinde (Oıen midir, ne?)
eğitim görürken, yüksek irtifa idmanı yapıp

Bana ıınırnun kellesini getirin!

akciğer/erinin vital kapasitesini geliştirdiler.
Dağda oksijen biriktirip deniz seviyesinde
koşuşturmak kolaydır, akciğerler iyi randıman verir. Deniz seviyesinde idman yapıp
olcsıjeni az irtifa/ara çıkanlar fena olur…”

Fena olmamak için ne yaptılar?

“Topoğrafya çalışmalarına devam ettiler… Eyâlet sistemini kurdu/ar. Garzan (Bingöl, Muş, Bitlis ve mücavir alanları), Bahtinan (Cizre, Duhuk ve öteberisi), Botan (Siirt-Diyarbakır bölgesi), Dersim (Tunceli ve
çevresi), Serhat (Kars-Ağrı civarı), Amed
(Diyarbakır, Kulp, Lice ve etrafı)… Bölgedeki eylemler arttı bundan sonra… ARCK
(Yüksek Askeri Şura) kuruldu. Avnıpa merkezli Eniya Rızgariya Naveta Kurdistan
(ERNK) harekete geçip hem askeri, hem sivil hedeflere yöneldi. Parti-ordu-cephe üçgeni oluşmuştu artık… Gerisi mâlûm… ”

‘A’ ‘A’ *k

Tavsiyemdir. Yüksek sesle düşünün,
herkes yüksek sesle düşünürse belki doğruyu buluruz… Ama, güneydoğu meselesi
“şahin tezi”ne döner, dönüşürse, nerede
yaşıyoruz?

J 21 Aralık 1993

_ SAU

.êıı ı s»

GİZLİ NOELBABA HEDİYE DAĞITMAYA

mm ,tı . . ..i/.wıé/.ûıf/î( ww . ı

DEVAM EDİYOR…

gü# “Öz “rlüğün

Vl D bedeîlı devaınlı
teyakkuz halinde
olmaktır…”

(John Philpot Curran, 1802)

çalışıyorsun… Saygım

TÜRKAN AKYOL 1 .

‘l ne biçim kanun ü 4/ Var- 12 Mamakl
Oteklifi? O ne W. ‘i bakanlığınla 12
biçim “reform”? __ğ-î.. f` EYlÜrdekl

çocukıar 13 rektörlüğünde de

hakşinas
olmuştun… Ama,
Ankara siyasi kulislerinde yine
dedikodular dolaşıyor.

yaşından gün alana kadar babalarının
soyadını taşıyacak, sonra istedikleri
soyadını alabileceklermiş…

Benim bildiğim kadarıyla, soyadı
tashihi mahkeme kararıyla olur. Zâten,
evlenen bir kadının kendi kızlık
soyadını mşımasına izin veren bir
kanun değişikliği, hem senin
bakanlığına, hem meclis
komisyonlarına, hem meclisin genel
kuruluna takılmıştı.

Biliyorum, adâlet dağıtmaya

Ozer Uçuran (sonradan Çiller) telefon
etmiş, “Bizim yaptığımızı herkes yapsın
lütfen!” demiş…

“Sırf dedikodu” yüzünden ilk defa
birini elektrikli sandalyeye
oturtuyorum… Doğruysa günahı senin
boynuna, uydurmaysa elektriği bana…

__ Günahı dedikoducuların boynuna,