Baba’nın “Kaval Formülü” ve zurnanın son deliği

. _ mıştım.

Z-Â

l 4 Odak »1 996

,_ı1ınr4~

Baba’nın Formülü”

.SMIST Berkan dostumuzun Yeni Yüzyıl’daki cumartesi yazı
sı çok ilginçti. Değerli

devlet başkanımız, büyük Türk büyüğü Süleyman’ Demirel’in
koalisyon hükümetleri
konusundaki özlü sözlerini aktanyordu.
“Hükümet kaval
gibi olmalı… Kavalı
üfleyen dudaklar kadar, delikler üzerinde gezinen parmaklar da önemlidir. Biri üflerkeıı, öbürü de parmaklarını deliklerde gezdirsin ki,
uyumlu ses çıksın, koyunlar
ıçobana doğru gelsin…”

*i*

ve zurnanın son deliği

siyasetten az-buçuk anlayan biri olarak irkildîm. Nemene bir
benzetmeyse, politikacı “çoban”, millet “koyun”…

Neyse, “Çoban Sülü” sıfatını
kendisine yakıştırarak siyasete atılan başbabamızın mantığına uyar.

Peki, trombon, trompet, saksa
`fon, ney, gırnata, flüt, panflüt,
klamet, obua gibi onca “üfleme
– li çalgı” dururken, niye başkası
değil de, kaval?

Herhalde aynı sebeptendir.
“Çobansal alışkanlık”…

***k

Müzikten zerre anlamam, ama
cumhurbaşkanımızın “üflemeli
çalgılar” uzmanlığını biliyorum.

Adnan Kahvecfye, vaktiyle,
“zumanm son deliği” demişti.

O da “üflemeli çalgı” olduğu
için, merak edip, zurnanın son
deliğinin ne işe yaradığını araştır
i: t
Ünlü` rrıüzikologlarımızdan

Etem Ruhi Ungör’e göre, “dil, liler” rtölümiiıiden, boyu 30 san
.tirnle 56 santim arasında değişen, ‘

. .ağıza alınıp üflenen bir çalgıymış
, zurna… Edirne’den Ardahan’a
kadar çalınır, ama batıdan doğuya
gittikçe boyu kısalırmış…
_ Yine aynı kaynağa göre, biri
` gövde, öbürü sipsi iki parçaya ayrılırmış… Gövde iki parçadan oluşurmuş… Zurnanın “ses getiren” kısmı 5-6 santim uzunluğundaki sipsiymiş… Sipsinin “ağız

s

lık” denen kısmı işe yaramazmış,
ağıza ginnekle yetinirıniş. ..

Müzik enstrümanları konusundaki bilgi dağarcığım genişlemişti,
ama bilginin fazlası zarardı.
Avamlaşıp sorrnuştum.

“Zamanın son deliği neye
yarar?”

Enstrüman imalatçısı dostlarım
cevap vermişlerdi.

“Zumanın son deliği diye
bir şey yoktur. Zurnanın yanında ‘şeytan delikleri’ denilen hava delikleri vardır. Hava vermekten başka ‘işe yaramazlar. Son delik de onlardan biridir, ama_ en hassas olan deliktir. Uflerken,
parmak gezdirirken, titizlik
gösterilmezse, ya kötü ses
verir, ya hiç ses vermezş..
Zurnanın son deliğinden çıkan ‘zırt’ sesinin müzikal anlamı yoktur. Ya kamışı kıvamına getirmek. akort etmek,
ya kutusundan yeni çıkmış
zurnanın içinde birikmiş olabilecek havayı, nemi, suyu
atmak için işe yarar. ‘Zırt’
sesi geldiğinde,

zurna
‘akortlu’ demektir…”
‘A’ ‘k *k
Sayın cumhurbaşkanımızın

“üflemeli çalgılar” benzetmelerine bayılıyorum. Teşbihte hata
olmayacağını söyleyenlere kulak
asmayın! Teşbih hatanın ta
kendisidirl

Koalisyon hükümeti kurmak
kaval çalmaya benziyorsa, kaval da zurnanın varyasyonudur. V

O dönem ANAPimn önde gelenlerinden Ahmet Karaevlfnin,
Adnan Kahvecfye yöneltilen
“zumanm son deliği” benzetmesine verdiği cevabı hatırlamak
_bile istemiyorum, ama aklımdan
çıkmıyor.

“Askercilik oynamayınl”