Babanın alternatifi “emmi”

Kuıthcın F SEK

Balıanın alternatifi “emmi”

ra ayak bastığında babaydı. Yediden yetrnişe, beşikteki bebeden musallâ taşındaki dedeye kadar,
herkes aynı şeyi bağırıyordu: “Kurtar
bizi baba!”
Aradan 486 gün geçti, istenen vâdenin dolmasına
14 gün kaldı, ba- a
balık gitti, âhir
ömründe adı
“emmi” oldu.
“Amca-emmi” aşağı, “maam” yukarı…
Kendisine kan
bağı hakkıyla Ü
“amca” diyen
Yahya’yı yine
arıyorlar. Ankara
Güniz Sokak’ta
amcasırıddan 7-8
ev aşağı a oturan
Yahya “hayırsız
yeğen”… Emmisinin elini öpmeye
gitmiyor, banka kurup Türkiye’ye istasyon yaptığı Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’la şapur-şupur öpüşüyor.
“Matter/î yeğen” Ahmet daha hayırlı… Her fırsatta Güniz Sokak’a gidiyor, fahri amcasının elini öpüp hayır
duasını alıyor. Arada bazı özel yayın
izinlerinin koparılması hiç önemli değil… Önemli olan insanlık, yeğenlik…

B UNDAN 486 gün ewel iktida
Babalık tükendi, emmilik başladı.

Aslında, bizim siyasi’ ler başlatmadı, Ferdi Tayfur başlattı.

“Emmoğlu” türküsünü yakarak,
hem arabeski, hem emmiliği Türki

ye’nin gündemine getirdi. Apo da sazı Ferdi’nin elinden kaptı. “Maam
Celal” demek suretiyle…

Rivâyet o ki, baba bu lâfa bozulmuş… Bakanlar kurulu toplantısına
girerken, “Babalık gitti, emmilik vardı…” demiş, “Kimseye yedirmem…”

Tam o sıra, lzmir-hha’dan Bel
in Pasin’in ha
eri geçmiş eline… Bozulmuş…
Meğerse, özyeğen Yahya, Girne’de Asil Nadir’in borçları yüzünden SSK’ya
devredilen Bear
otelini satın alamamış… Otelin
34 odası, 110 yatağı varmış, ya
Yahya’nın nakit
parası çıkışmamış, ya Türl<-Metal Sendikası elini çabuk tutmuş... *t* Apo'yla barış çubuğunun lüp tüttürülmeyeceğinin konuşulacağı toplantıya girerken, baba neşesizdi. "Emmi-amca" sıfatlarına kendini tam alıştırmışken, "maam" (kürtçesi) diye bir lâf ortaya çıkmış, üstelik Talabani'ye yakıştırılmıştı. "Emm u" fon müziği oldu bakanlar kum u toplantısına... ktHükümet beklenmedik kadar sert çı ı. Stratejik olabilir, "emmi psikolojisi" olabilir. Kararı siz verin. HÜKÜMET, APO'YA KAPIYI KAPAMADI... _ KAPI AI2AL|K mem ~ pıâArzvAıcııAızı DUYAUM Büyüklerimiz kendi Ireyitlerlnıle! G EÇENLERDE yazmıştım... Yıl lık 5 dolar ortalama harca mayla, çocuk oyuncakları satışında dünya sonuncusuyuz... Yani, yorumlarsak, çamur misketlere, uzun eşeğe, çelik-çomağa talim ediyor çocuklarımız... Çocuklardan esirgeyen büyüklerimiz ne yapıyor? Izmir-hha'dan Elvan Damargüçün bilgi notuna bakın, ne yaptıklarını hemen anlarsınız... "İzmir'deki bir hediyelik eşya ınağazası Fransa, ABD, Almanya ve K0re patentli 'kınnızı noktalı' çakmaldan piyasaya sundu. Kadın vücııdu şeklindeki çakmaldarın bir kısmı rrıayolu, bir kısmı tamamen çıplak... Tanesi 170 bin liradan satılan çakmaldann ilk partisi üç günde kapışıldı, _bitti. İkinci parti kapış kapış gidiyor. Özel likle erkeklerin ilgi öste ılderi kırmızı noktalı çakmakğrın alıcılan arasında çok sayıda kadın da var..." Bir de "memlekette para yok" derler. İsteyen öyle bir buluyor ki..... Batman'da taze kan! ATMAN'ın iki problemi var. B .Faili meçhul cinayetler... işsizlik... Ozellikle önemli bu... 18-24 yaş grubundaki nüfusun neredeyse tamamı (yüzde 95 civarı) işsiz... "Devlet" tedbirli... Faili meçhul cinayetleri çözemiyor, ama, işsizliğin hâl yollarını arıyor. TUPRAŞ ve TPAO'dan sonra, TEK'ten de 29 kişiyi emekliye ayırdı. Arkasından sınav açtı. Alınacak memur sayısı 45... Partiler birbirine girmiş... "Bizim kontenjanımız, payımız ne?" diye... Hep diyomm, Diyarbakır'daydım. Mücavir illeri dinledim. Partiler arasındaki tek anlaşmazlık, etnik değil, açık işlerin kime, kaç tane dağıtılacağı... Çözsünler, sorun kalmayacak... Yeminbillah kalmayacak, HEP'liler de aynı şeyi söylüyor. "Ata kibirli binen, eve ' YürüYerek döner..." ("La superbia ando a cavallo e torno a piedi", ltalyan atasözü, on yedinci yüzyıl) Malırlumlıeırin tunus merakı ÜRKlYE'NlN dört bir yanında T "Nevruz gerginliği" devam ederken, gezip gömıek, dert dinlemek için memleketin en sakin yerlerinden birini seçti Erdal bey... geçen hafta Trabz0n'daydı. SHP'nin bölge toplantısını bitirdikten sonra DSl'nin sosyal tesislerine geçti, Trabzon-hha büromuzun kelimesi kelimesine aynı haberine göre, "Vali Kemal Eserıs0y'dan fuhuş konusunda bilgi aldı..." Şaşırdım doğrusu... Bülten haberinin gerisini okudum. " " msız Devletler Topluluğu ül keleriyfııe ekonomik ilişkilerimiz her geçen gün or..." demiş vali, "Ancak, basınfdleıvyaınlı fuhuşu ön plana çıkanyor..." _ Rivayete göre, hafif doğrulmuş inönü... Gözleri ışıldayarak "Nataşa'lan mı kastediyorsımuz?" diye sormuş... Genel başkanlarının gazetelerdeki "kırmızı noktalı" haberleri de yakından izlediğini bu vesileyle öğrenen SHP'liler gevrek gevrek gülüşmüşler... "Durum nedir?" diye sormuş Erdal bey... "Fuhuş olayı son zamanlarda iyice azaldı!" demiş vali... Rivayete göre, brifing beş dakika sonra bitmiş, SHP heyeti de on dakika sonra Trabzon'dan ayrılmış... î? YAŞAR TOPÇU Anayasa'nın (12 Eylül) 133'üncü maddesine dayanarak, valiliklere talimat vermişsin... "Bütün özel radyo ve televizyon istasyonları kapatılsın!" Olailir ama, mâdem anayasa emriydi, 487 gündür aklın neredeydi? Telsiz kanunu çiğneniyormuş... Olabilir, ama, güneydoğu gezisinde öğrendim, en çok izlenen BBC radyosu, en çok istenen HBB televizyonu... Mâdem telsiz kanunu vardı, arz-talep kanunları 487 gün sonra mı çalışmaya başladı? Bildiğim tek şey, 487 gündür demokrasinin, özgürlüğün öğrenilemediği, anlaşılamadığı... Belediye seçimlerine 10-12 ay kala 73 mahalî radonun susturulmasına ferman çıorsa, o seçimlerin sonııcu şimdiden belli demektir. Caydırıcısı da "sansür" olmaz...