Aybar’ın Şerefli Amatörlüğü Uğur’un Aptal Profesyonelliği

duman olan yerde…

YORUM

A_YBAH’IN SEBEFLİ Amnıünıüüjığ_
uauıruu APTAI. PROFESYONELLIGI

ıl 1981… Yani, 12 Eylül münase
betsizliğinin en lânet. en gözükara

günleri… Mülkiyeden henüz atıl
mamıştım, telefonum çaldı. Hüniyet’ten Doğan Koloğlu ağabeyimizdi aravan…

“Bizinı derneğin (spor yazarları) Istanbul’da bir sempozyumu var. Katılır mısın?” diye sordu.

Mikrofon gördüm mü çenemi tutmaşi
pek beceremediğimi bildiğim için tereddüt_
ettim… Kaytarınaya çalıştım. olmadı. ‘

“Mehmet Ali bey de
katılmaya söz verdi…”
diye sözümü kesti Doğan
ağabey, “Mehmet Ali Aybar…”

Tereddüt mereddüt
kalmadı bende… “Geliyorum!” dedim.

Toplantının yapılacağı salona “yalnız adam”
olarak girdi Mehmet Ali
bey… Ama, yalnızlığı fazla sürmedi. Biz o tarafa
seyirttik, sporumuzun
“okumuş takımı” olan
basketbolcularla halterciler etrafını aldı.

di atletiyle sözleşip erken start veren. bizi
üç metre geri çıkarttırıp yarış kaybettiren
starteı’ oradaydı. Hemen idarecilere gittim, durumu anlattım, startı 0 adam verirse koşmayacağımı söyledim. Ellerinden
bir şey gelmeyeceğini söylediler. Ben de
eşofmanlarınıı giyip soyunma odasına
döndüm. Az sonra. elinde bir kâğıt parçası, federasyon başkanı Burhan Felek geldi. ‘Ismet paşanın özel emri’ dedi, ‘KoşacaksınızÄ.. Paşa emriyle, devlet zoruyla
koşmam. koşmayacağım, koşturamazsınız
dedim. Israr etti Burhan
bey, ‘Şu kağıdı imzalayacaksınız` dedi. Alıp okudum kağıdı. Idarecilerin
her dediğine itaat edeceğime söz verdiren bir belgeydi. ‘Ben amatörüm’
dedim, ‘Ister koşarım, ister koşmam… Hem sizleri iyi bilirim, böyle bir
belge imzalarsak, yarışmalardan önce, bonfıle
yerine, kuru fasulye çıkarırsınız adama… Imzalamıyorum, koşmuyorum…’

Koşmadı Mehmet Ali

Göreceğim tepkiden çekinerek elimi uzattım, “Hoşgeldiniz sayın genel başkanım…” dedim.

Elini-uzattı, sıkıştık, ama, cevabı sitemliydi. “Aklımda yanlış kalmadıysa, on
üç yıl önce pek öyle demiyordunuz sayın
Fişek…”

On üç yıl evveline, meşhur Prag Sonbaharı`na gitti aklım… Mehmet Ali beyi
TIP genel başkanlığından indirmek için
başlatılan kıyasıya kavgaya…

Doğan ağabey girdi araya… Bir önceki
( 12 Mart) arakara rejimin buçuk yıllık
kurbanlarından olmanın getirdiği çelebilikle hepimizi, herkesi güldürdü.

“Kanundur, ortak askeri kabuslar, ayrılmış demokratik yolları birleştirir…”

Anlatılması çok zor olan bir “spor ve
demokrasi” dersi verdi Mehmet Ali bey…
Balkan atletizm şampiyonalarının ikincisine, elli yıl evveline, Türk-Yunan yakınlaşmasının sembolü olarak Venizelosla
İnönü’nün şeref tribününde yan yana
oturdukları günlere taşıdı hepinıizi…

“100 metre finali için Semih Türkdoğan’la beraber start yerine yürürken donup kaldık. Geçen yılki şampiyonada ken
THPO 144

bey… Iki gün sonraki
bayrak yanşında starter değişmişti, koştu,
altın madalya aldı.

Türkiye’ye döndüğünde de “ebedi boykot” aldı. ‘

Para kazanmak için değil, “zevk için”
spor yapan adamdır “amatör”… Keyfınin
kahyası yoktur, ister yapar, ister yapmaz…

Ama, aynı zamanda “kazanmak için”
yapılan bir iştir spor… Kazanırsın, kazanmazsın, 0 ayrı mesele, ama, kazanmak

~ . için vargücünü koyarsın…

Mehmet Ali bey böylesine bir amatördü. Profesyonel kafalı ciddi amatörün,
amatör kafalı gayrıciddi profesyonelden
nasıl ayrıldığını o gün ondan öğrendim.

Galatasaray-Roma maçında Uğur’un
kırınızı kart gördüğü tekme sahnesi gözümün önünden gitmiyor. Dahası, yaraya
tuz-biber ekercesine, “Ortada büyük şanssızlıklar var…” demiş Uğur, “Onun yaptığını görmedi hakem… Benimkini gördü…”

Profesyonelleşip çağ atlayan sporumuzun, atladıktan sonra düştüğü yere bakın,
nasıl çağ atladığımızın yargiçlığım siz yapın…

NOT DEFTERİ

gördüğü için)

HÜSAMEITIN CINDOHUK (“Halk burun-.
meclisten ıcraat bekliyor” aklını enıği içın) ‘ ”

İXWÄNCAN AKYÜREK (Sıgarayı bırak ›
olduğunu zannemği ıçin) ………………….. …

BÜLENT AKARCALI (Millete sıgarasını; v; ›. :l
bakan olduğunu zanneniği için) ………… .. ‘ `

MEHMET BATALLl (Millet acından ölürken 3.› ..
porsiyon cartlanığı için) …………………………………… .. ‘ ‘ ‘

SÜLEYMAN DEMİREL (Leyleği havada. sung v,

İBRAHİM TH (Ağlamayan bebeye gemi verrg; . ,_
anlayamadığıiçinl……………………………………….._ , `

İNGİLİZMILLETVEKİLLERHMaaş.. m_ u
devam edebileceklerianlaşılmadığıiçınk. . ” .

TANSU ÇILLER (Kimse anlamamaya devam eng .:
srrşncı HOCA (Kendi halin; bakmayıp başkaıany; g,,
ıçın ………………………………………. ..

_ n’ .ı ı’

EY FIYASKO!

CEZA MUHAKKEMELER| USÜLU KAAJ.
EE, u.s.A. HALA MEMNUN, ::Lan
ucuz

(“E.T. Joker)

SEYF_İ OKTAY F I

(“0Y” Joker)

YAŞAR TOEŞU
OBUR T.C., AT UYU PAŞA’
( “BOYA BA r” Joker)

MESUT YILMAZ _
KOYU LAZ PRESTE MI?

-. ..1
: ” Y l
MEHMET KAHRAMAN 1 _ ._ı
EHH, KAYTARMA MEMO!
.v7

(“POKER” Joker)

MEHMET KEÇECİLER
PEÇECI KEL MEHTER
(“P” Joker)

HASAN MEZAHCI
AH, NE AHSIZ AMCN
(’34 ” Joker)

YÜKSEL ÇAKMUR
“YES” DE. YOKSA CMUK BF
(“SOL BELEDIYE” Joker)

BENAZIR BUTTO é’
TESBIT:OTUR BE, ş
NAZİK BAYAN! ı
( “E Y PAKİS TAN” Joker)

HÜLYA AVŞAR r
HAŞARı YAVRU
(“IR” Joker)

ş, snîiill( sııııııiı- ivısı

“ER BAŞIZ AĞRİSE. bir
üzüm sirkesini geniş nefes
var kuwetinizle genzize çe
.zy eğer başız yarım ağri_ _.’ıziİı_:~“.ı.’ i.ı cv/,Jııv ıtı/ıııilıkı ıLıi’ _ı’.’ııılı,~.~.ı. gunıı gt’ç`llll.$.`t’.’ i:: dogru 11.1( ra’ her Sabah’ ac gamma bire!.
d ııııı/ış ııiciıd.: _şiruıı LIİH/ ııııı uıkıluı’ _ııı/ııızsıı? .`u_:~’c. ilşıç’ ku/İıııııııgıılıııı

. ih- mne it gavunu havanda
V› “Pa yaparak ağııvan tarafı
« ngcağsız. v ı
”Şiiri GULAGIZ AGRISE. bi
apâğîîîeîaslciızyi, gıılagızın tor
mgn çözÜz AĞRİSE. bi
we dem*
noswêevîêgl ?d g Ü.. .. 9. ,
bıaısuduııîısagduırup ğozuzu açıp yu,ıh, sudu ıçırı gi e._ _ u H

EĞER BURNUZ AGRISE, meşe kozune
g” gahve (şekerınfı atılp dunıaîıpiı geniş,
Fiş lıumuz an ne es a acag şe ı e içen’%3 SAÇIZ TÖKİLİSE YAHUT KAZ
IAZLAGSA, bi avuç eşşek fışkısı, iki yugna sarısı, yuz gram gara sakkız, ellı
pm çirişi gatuşturup gafaza saracağsız.
&ççigarınadan bıbuçugiı ay gafazla galagı, sora sökeceksız, ondan sonra yenı saç

Hor (İLTL/t’ (İL”.’I…

ma gazete kağıdı anaza veya bacıza
‘ yahut
da kö. 75 l ‘ , roğluna, gazete
5;’ (J kağıtlarını kupalarını içine
atıp yagar yag` maz alavlı alavlı
agıiyan yerize basturun… Düşene kadar kupa orada galsın… Düştükten sonra,
yerine tentürdiyot sürüp üşütmemek için
yün guşağıdan eyicene sarın… Geçmiş ola…
EGER BELUZ AGRISE, iki tutam çejli
yunu yıgamadan bi gaşuk gara biberi yunun, üstüne sepip gine yun guşağınlan belinize satın… Gurtanr…
EGER BASURUZ VARSA, iki yüz elli
gavrulmamış çedene, gine o gadar böğürtlen

.-`

EĞER GOSGUZ AGRISE, haşıllı bi havhyu, gızgın su buharında eyice gızdurup,
Kime toz garabiber töküp sıcagı sıcagına
&ûnüze sarın… Dilinizin altına da, gamü! gonciyi alıp emerekten yatın… BizÂh, artuğ gendinizi üşütmeyene gadaa

da gösgüz ağnmaz…
~ ,EĞER SIRTIZ AGRISE, zobayi eyi yağın,
*neyice gızdurun, belden yukarı soyunup
:ç sobay verin… Ağrızın büyüklüğüne gö
‘~ (Aman insanları Dikkatli Sevin) yüksek lığı, “Yılın En Cins Gazetesi: Önce Sağ
‘ fıyesi Prof.Dr. Cemal Gezen, “mâlûm lık…” , `
_ı konusunda gereksiz bir korku yaratıl- Başlığın altındaki haber şuydu: “Sağ
lıendılerinin “bizzat ve şahsen” tüberkü- lık bakanı olduğu zamanlarda sağlık
‘ verem” veya “ince hastalıkU daha hafif hizmetlerinin belini iyice büken ı
= k olduğunu beyan (ve ferman) buyur- biri vardı. Halil Şıvgın… Bu gazemuş.. “Türkiye’de telefonla, çağrı teyi çıkaran Sağlık Eğitim _Vak. cihazıyla fuhuş yapılıyor…” de- fı’nın başkanı, sorumlu yazi işleri
miş, “Kızlar ters ilişkide bulu- müdürü ise Sağlık Bakanlığfmn eski
narak bekâretlerini koruyor, personel genel müdürü Ahmet Akpı
erkekler eşeklen’ muhatap alı- nardı. Her ikisinin sağlıkla tek ilgileri,
o., yor. SırfAlDS korkusuyla… Bu- vaktiyle sağlık bakanlığında memur olı 3 m1 korkulur bir hastalık_ olmak- malarıydı. Başka ilgileri yok! Kendi siyatan çıkarmak gerek… ‘Oğrenil- si reklamlarını yapmak için nereden fi- -w
_ mesi ve öğretilmesi’ gereken bir nanse edildiği bilinmeyen bir vakfın yayını
. hêîtallk… olan bu gazeteyi çıkaranlara gazetelerini _ı
Nlye acaba? geri postalayın…”
_ 00 ooo
= ‘ğntlfyell hekimlerin çıkardığı “Pratis- Refah Partisi’nin “oy patlaması” oldu ya, herkes
n ‘ ye” dergisinin yedinci sayısının “Ho- ya sebep, ya bahane arıyor. İzmirli psikiyatristg), parlöî” köşesinde bir yazı vardı. Baş- lerden ProfDr. Bekir Grebene “RP cinsellikten,

&Nİ AYA TÜRK DUKTIIRLABINA, YA TÜRK AKTABLABINA EMANET EDİNİZ!

;ıl/.ılı hvrki-,si- ıiısip ersin. İ).I_’.’IlıIIl1.İ.’I hiç ı`I.-ıç kiıltııııııııilıııı…
Hup ı`çiıııili~ ImrAıı u/iliı. Y.ı tİ()kI()İ’_l’ŞlIl1I.$ Icşlıis kuyııp _izin/iş ı`İ.’ıç

kiı/Lııııırııı-ı k(“1(Uİ”. .ın.ı. Lıkkııın çıljqğiııi kııııiırr siıııı ;mp kşıııwri
ıcclııı eden şzırkıiıııı/;ırııı kul gezdiği İıir Ülkede _’.’lşı_`(>l’.`.’lli. .sgığ/ıklı
_ı ;ı.ş’.-ıııı.-ı_ı°:ı. İLNJIİIİ( c.ı_iİıı’ııı.ış;-ı ıııcıııklııısıııı. nc <›1.-ıi';ık?Orl:ıı:ı ııınııııksııı kcıııliııi.. "if/:ızığ İxiilriiı› Yak/i" lşııtıtiııılgııı Çlkilflllllll "Kiiızsıilx-ışı 9.7" ilcrgisi .ır (iııiiıııilu... ilızıııııı İniş/ışığı "Elıızr/İiıı (Fntıiunrı İI;Içİ;1ı'ı"... SAĞLIK DÜNYASINDAN "KISA HAPERLEBİ.. Beyoğlu'nda boş gezinen pembe bir fil görürseniz, bilin, o da bizdendir..." Hülyaanımı dinledikten sonra doktor açığının nasıl kapandığım çok iyi anlıyorum. KURTHAN FİŞEK gökünün yumrusunu beraber bi çaydanlığda gaynadan sonra suyunu dölbetten süzdükten son bardagı içun... Ne agır galur, ne de meme... EGER NASIRIZ VARSA, bi üsgük tosbağa tüpürüğü, nasırızın üsdüne töküp elize bi cımbız alıp bekleyin... Nasır gaşınmaya başlayınca, jımbızla zıpbiginden çeküp böpdibek alın... EGER IHTIYARSANIZ, şereetdöşeginde nıahçupsaz, dedügünıü yapınİ.. Saf zeytinyagının içüne guvvet eksüklüğünüze göre on veyahut daha fazla guru incir atın... Bi hafta gavanozun içinde zeytinyagu galmaya kadar incirler beklesun.. Sonra, her sabah, aç gamına bi inciri çeynemeden yutun... Eğer ki mığ gibi olmazsaz boşuna uğraşmayın, sizi teneşür pekler... Türk tıbbının en çilekeş emekçileri olan pratisyen hekimlerin dergisi "Pratisyen"de bir de yorum vardı bu yazı üstüne... "Saygıdeğer Elazığlflar, Mezireliler, Harputlu`lar, tamamen gerçek olan bu ilaçlara muhtap olmamanızı diler, hele illa da son reçetedeki derdin başınıza gelmeyeceğini bildiğimiz halde, fazla göz mal çıkarmaz bâbından, değneğe kuvvet üçün yolcu yorulmadan yoluna devam etsin diye âcizane tavsiyemizdir. Gelecek kına gecemizde buluşmak umuduyla hepinize sıhhat ve afiyetler dilerim... Doktorun asistanı Silo, Tahsin Ozyüksel..." eksten oy kazandı..." demiş, sonra devam etmiş. "Kitlesel olarak cinsel şok yaşıyotuz... Karasineklerle deniz yıldızlarının hayatını okullamrıızda öğretiyorlar, ama, ^ insan cinselliği hakkında belge, bilgi verrniyorlar... O cehaletten oylan patla Quelle alaka? O O Lâf aramızda, Soroptomistler Kulübü'nün Eskişehir toplantısına katılan ' Hülya Koçyiğit, "'I`ı"ırk kadımmn proble nü, zührevî (cinsel) değil, ekonomiktir..." demiş... Rahmetli sağlık bakanlanmızdan biri şöyle demişti: "Tıbbiyeden şarkıcı çıkar, devlet adamı çıkar, herkes çıkar. Bir tek doktor IASTEWO BANA BAK, OTEL AYISI MISIN, DUZ AYI MISIN. BİLMEM, AMA, İKIDE BİRDE SURATIMA BAKIP GULME! . VALLAAAA SANA GULMUYORUM ABlClM foto-sıkı, foto-sulu: foto-sulu: FOTOĞRAFLAR' RECEP TANITKAN EH, MADENİ ÖYLE, GEL ÖPUŞUP BARIŞALIM, AMA. SENI BİR YERDEN GÜZUM ISIRIYOH VALLAAAA! TEMPO 146 AHMET KENAN EVREN (“Telefoncu Ayten" kızımızın çağ atlayıp evde kalmışı) Genç kuşaklar hatırlamaz, "Telefoncu Ayben" diye bir kızımız vardı. Muhalefet partilerinin telefonlarını dinlemedi. Iktidardaki Demokrat _ 1 Parti'nin genel merkeziyle Izmir il örguıu aram; daki konuşmalara "kulak nıisaliri" oldu_ 331:* ada duruşmalarında duyduklarını aktard, .J DPliyi darağacına gönderen iddiaları perçinlı-i Ayten unutuldu gitti, otuz yu] sonra "Teıhıl cu Kenan" çıktı karşınııza... Devletin emıiylg z, ruyla, daha heyecanlısı emir-komuta :incir-j W_ de, Demirel'in telefonlannı dinletır 51,5: hepsi "iddia"... Açıklama yapmış... `. . ,tmm ze gerek yoktu, orada konuşulanlan arkadaş' anında getirip bize duyuruyorlardı netekirı-__v demiş... Şecaat arzederken sirkatin söyleyen kah: man kıptînin hikayesi... .Yazmayacağım bu adamı gündemde tum. yacağım diye yemin~billah ediyorum, ama, 13x: poposunun tövbe tutmaması misali. " ~ ıeferL-,â sözümden cayıyorum... Noolur sen -ı s”, benı susayım artık! * .Z~'s'.'Iİ-.'İİ`ŞEİTVİ"'Ä""›`:`"?7î'î"?.?ğ'*l" 5 eâ.ı.5..'2î:.î±î.ê.ll.`:ßlhî ö? "Size sadece kım, ter. gisýııtısı ve ecir-sııbıı' vııııclecleliiliş. ı..." (Wîııslon Churclıill, 1939: Süleymnıı Dvınircl. 19V." Acemi er eğitim birliğinin komutanı Mehmet KW Yani, dedelerinin, babalarının ya sarhoş-ß? K5 _ ı ı I zamanına denk düşmüş "soyadı kaır-"W #T53rından biri... O konuda aşırı hassas :ıı h? karşısına dizip adını, soyadını iyice İ› u 20"' i" yemeyenin anasını belliyor. a ı "Ben komutanınızım... Adım Mehmet Kırç; v5.0" mu söyleyeceksiniz... Soyadımın arasındakl Y h' ni düşüreni oyarım..." ş Temel eğitimin dördüncü ayında, Fırat-Dicle N mn doğusundan Ziver'i yakalamış... "Ben kimim lan?" "G0mutanimsendir..." "Adım ne?" "Mehmetm" "Soyadım ne?" k Ziver duralamış... Aklına gelmez... 091W" aradaki "r" harfinin düşmeyeceği... "Görtsündür gomutanim!" ,l ERKEN SEQMEGE BUNlllm_ ıscus ALBIIMIINDE eıszıısııı... ıihıinıal lıesabı" tabir edilen biliın dalına ' ` gaygıııı büyüktür. Daktilonun (veya ;ßwgisaş-arııı) tıışlanııa nıaymun bile xıırsa. milyonlarca. ıııılyıarlarca ıııruştan sonra, .ama Shakespeare ııı başyapıtlanııdan bırı .. “ nasıl olsa çıkar. Meclis'te de öyle... Bir yere 450 kişi toplamaya kalkışııı. ne kadar kılı kırk yarsanız, ne kadar ince eleyip sık dokıısanız. ınutlaka iyisine, şâhanesine rastlarsıııız... “ TBMM on dokuzuncu döııeın albümünü karıştırırken ben rastladım vallaaa... S' . İ ~ ç mm] 1. "Yükselen değerler" hesabı, 7** görünmek zorundasınız... Seç -ne der, bilmiyoıum ama. benim a gidiyor. TBMM albümüne tarihini _vazdırınaytı cesa beeel Artık az küfür işiteceğim!" demişti. Milletvekili olmadan önce neydi? a. Cumhurbaşkanı b. Anayasa .Mahkemesi Başkanı dgdemediği lıalde "mini c. Başbakan "giyen saylavımız kim? d. Hakem g_ Z fiziği?, ,ğğğoğıu soniı 7. Hemıbekâr E& Méüke Hasefe ı olacaksın, hem milletve__ ' A .k t _ kili... Yani, "gözde be?ı İmren 'l u ;' kâr"... On dokuzuncu dö Ã-"wRU 2. "Az zamanda çok iş *"““ ' nıilletvekillerimizden bimîle-Fırat hattının doğusun- ' h' Mehmet Selim Eıısarioğlu... Gm yedi yıla on bir çocuk sığdırağ... Peki, ona ağır basan, 13 çocuklu "baFlim? nemin en "tohuma kaçan milletvekili" kim? a. Turgut Tekin (Adana ` 9.1/ DYT) b. Mustafa Çiloğlu (BurdurDYP) c. Ali Dinçer (Ankara -SHP) 7'i› Bülent Ecevit d. İbrahim Tez (Denizkenan-SHP) 'i h Süleyman Demirel _ g, Erda] İnönü ' SORU 8. TBMM'nin en genç üyeleri Leyla @Mustafa Zeydan Zana, Sedat Yurttaş ve Sedat Edip Bucak... Nerede doğdular? a. Fırat-Dicle hattının doğusunda b. Fırat-Dicle hattının kuzeyinde c. Fırat-Dicle hattının batısında d. Fıra t-Dicle hattının Paris 'inde SORU 9. Milletin vekili elbette yaşlanır, bastonla dolaşabilir, iki adım arkasında yürüyen seçmenlere dönüp onları bastonuyla dürtebilir... Hoş kaçmaz, ama, ne yapalım? Kim yapıyor bunu?, a. Ali Rıza_ Septioğlu b. Münif İslamoğlu c. Coşkun Kırca d. Alparslan Türkeş _SORU 10. Profiesörlük tezi olmadığı halde "profesör" olduğu, doktora tezi yazmadığı halde "doktor" sayıldığı iddia edilen hatunlar var ~ SORU 3. Tarsuslu İmren Aykuthlzmirli H!] Saygın ve Malkaralı Fethiye Ozver'in &k kaderleri ne? ı. Devamlı milletvekili olmak ş; Her yere davet edilmek ,G Evde kalmak ' Hepsi RU 4. TBMM'de dil bilgisi üçe ayrılır. İÜ!. normal... TBMM albümüne "az FranWl( Veterinerlik" bilerek kim geçti? - ”Pelin Balyalı usamettin Cindoruk mal Tabak Ulu? Gürkan . bağ; Seçmenleıi (Bolvadin) alınmasın, ~ Am Im Oğsoy (ANAP) adamın asâbını a› hekımdir kendisi... Ihtisasını bi mecliste... Peki, TBMM albümüne göre, Ingi i.. __ lizce, Almanca, Fransızca ve ispanyolca (artı l (ıîîîlnm (Jinekolog) 4-5 lisan daha) bildiği iddia edilen saylavımız ° 98) kim? Nömtatç' (OİTQPEĞİSİ) a. İmren Aykut b. Melike Hasefe _ :ı og (85351 Cocuk) c. Şeyh Bedrettin d. Kraliçe Elizabeth . , , - f* Yusuf Namoğlu, milletvekilliği ye- CEVAPLAR l)c, 2)d, 3)d, 4)c, 5)d, Gld, 7)a, 8)a, 9)a, l0)b. ı ?mp meclis kürsüsünden inerken, "Ohhh FISILTI Posjıı ımııuuu ,Kııvı alım? Posta, telgraf ve telefon hizmetleriınizin çağ atlamasından (ve atlarken mahkemeye düşmesinden) hemen sonra, "posta kodu" diye bir uygulama başladı. Alışmamış altta elbette don durmaz, istediğin kadar uyar, uyandır, haberleşmek isteyen ahali alıştığı gibi yazar... Ayniyle vâkî bir haberim var.__ Üniversiteli bir gencimiz liseyi bitirmiş, her ihtimale karşı, Amerika ve Avrupa üniversitelerinin bir sürüsüne başvuru mektubu yazmış... Cevaplar yanlış yere gitınesin, adres sapması olmasın, gecikme yüzünden kazık yenmesin diye, 0l1'i aramış, ev adresinin (bizde mahfuz). kod numarasını sormuş... P'I"I"nin kod numarası sorumlusundan ilgili numaramn 019 olduğunu öğrenmiş, orayı aramış... "Böyle bir adresin kod numarası bizde yok efeeemmm..." cevabını almış, "Siz, en iyisi, yakınınızdaki ilçenin PITsine sorun..." En yakın ilçe Çankaya... Beyoğlu ve Bakırköy'le beraber, nüfusu milyonu çoktan aşan üç ilçeden biri... Oraya varmış, sormuş, "Bizim kod numarası belli, ama, o sokak kayıtlarımızda yok... Siz, iyisi mi, dağıtım bölümünü arayın..." Orayı araımş bu sefer... Fırça yenıiş... "Sen o müdüre söyle, kayıtlarında görünmeyen .sokak, pastane binasmın 40 metre. aşağısında... Dalga geçmesinler..." , Gelgit, gitgel, sıtkı sıyrılnıış üniversite öğrencisinin... Her zaman alıştığı gibi, "Ankara-Çankaya" diye yazrruş adresinin dibine... Mektup zamanlıca gitmiş, cevaplar gelmiş... Onlar da zamanlıca... Milleti eğitmek için onca "posta kodu" ilânı vereceğine, bin kere daha ucuza gelecek "hizmet içi eğitim" yapsa, çok daha kârlı çıkacak Hem mektup yazanın, hem alanın, hem taşıyanın kafası karışmaz...