aşkın ördeğin dalış yönü… (2)
Kurfûhqn FISEK
Saskın örneğin dalış yönü… (2)
OALİSYONUN kendisine “sos
yal demokrat veren” orta
ğının en büyük muhalifi Cumhuriyet Halk Partisi…
“Gerçek sosyal demokrasi biziz…” diyorlar, ‘Taklitlerimizden sakının…”
Biraz oy potansiyelleri olsa, başka
şeyler de söyleyecekler… Mesela,
“Oylar babaya, oklar size emanetti…” diyecekler,
sonra, Uluç’u kıstırmış bir gazeteci…
“Yanlış bilmiyorsam, özelleştimıe
maddelerinin tamamı, TBMM Ana asa Komisyonu’nda, SHP’Ii milletve ‘Ileııtriinin teklifi üzerine yasadan çıkartı ı…”
Uluç’un basın toplantısındaki salvosuna esas olan haberin kaynağı,
CHP’nin komisyondaki temsilcisi Kırşehir Milletvekili Coşkun Gökalp atıldı ortaya… Gaze
“Geri verin…” teciyi azarladl.
Tabii, kimse “Boş laf edeceyemediği için, ğine, komisyon
tartışmalar kızışı- toplantılarını izyor, sertleşiyor. le!”
Biraz da Çarplkla’ Aradan yarım
ŞİYOF» saat geçti. Doğuş*t* tan şüpheci olan
SHP’ye bir Uluç pimpirikdefa daha çat_ lenmişti. Sordu,
mak için basın SOTUŞİUTÖU› komistoplantısı düzen- Y°nd_a Olaüla” Öğ’
leyen Uluç Gür- ‘end’kan dostumu, “Komisyon
partisindeki bazı toplantısında
aklıeweller dolduruşa getirdi. Tamam, onlar getirdi, ama Uluç da geldi
“Üçüncü b – asasından özelIeştirrneyle ilgi ipnîaîlzleler çıkartılmadı…” dedi, “SHP, koalisyon ortağına
biraz daha boyun di.. Bunların artık s’osya| demokrat adını bile kullanmaya hakları yoktur…”
Ankara büromuzdan Saffet Korkmaz, basın toplantısının perde arkasını aktardı. He`rkesin ortasında ayıp olmasın diye, toplantı bittikten hemen
SHP’Ii üyeler sustu, konuşmadı. Çünkü, buna gerek oktu. Deği iklik
ğnergelerinı hazır ayıp vermışferdi.
Onergeler okundu, kabul edildi, özelleştirme le ilgili hükümler metinden
çıkartıl ı. Böyle ince işlemleri anlamayan CHP’lı üye de muhalefet şerhi
azdı. Neye muhalefet ettiğini de
imse anlamadı doğrusu…”
500 gün sonunda muhalefetin
edeceği “muhalefet” bu sa (dünkü
ANAP’ın devamı), değil 00 gün, 5
asır daha gider baba…
255% M›
AHMET ÖZAL:”Bİ
R KOYUP 20` ALIYORUM…”
ÜSTÜNE 20 VERİYORUM
ta&
lêlıitßiıîîıâlm
ÂLÜMUNUZ, bir yıl ayrı yaM şayan çiftlerin otomatik “boş
olma”larını öngören kanun
teklifi, kamuoyunda ateşli tartışmalara yol açtı. Kamuoyunun erkek tarafı
“Zorla güzellik olmaz!” çizgisinde
birleşirken, kız tarafı olaya “kadının
mağdur edilmesi, kapı önüne, cami
avlusuna bırakılması” yönünden
yaklaştı.
Peki, aynı durum erkekler için de
söz konusu değil mi?
Oğuz Atala ‘ın durumu çarpıcı
bir örnek… Un ü iş kadınlarımızdan
Sıdıka Atalay, kocasının çapkınlıklarına dayanamadı, mahkemeye gitti.
Allem etti, kallem etti Oğuz bey…
Diller döktü, ama bu sefer kadınlara
yazdığı aşk mektupları çıktı ortaya…
Sıdıka hanımın da tepesinin tası attı:
“Nafaka niyetine kapik çalışmaz…”
“Kapik” dediği 10 milyarcık…
Durun, daha bitmedi. Bursahha’nın konuyla dolaylı ilgisi bulunan bir haberi var önümde…
Körfez krizi sonrasında kumaş ithalatı serbest bırakılınca büyük sıkıntıya dokumacılar, hiç değilse emekli
maaşı alabilmek için, birer-ikişer, tezgâhlarını, atölyelerini, fabrikalarını
eşlerinin üzerine yapmaya başlamış(lar… Eşi patron, kendisi işçi olaca ,
Bağ-Kur’dan a rılıp SSK’ya geçecek,
prim ödeyece , vakti gelince daha
yüksek emekli maaşı alacak…
Haberin devamına göre, Bursa’da
daha şimdiden 100’ün üstünde devir-teslim olmuş… Aynı hülleler Istanbul, Izmir, Denizli, Bilecik ve Uşak’ta
da oluyormuş… Türkiye’deki 11 bin
dokumacının aynı yolu seçmesi bekIeniyormuş…
Kulaklara kar suyu kaçırmak gibi
olmasın, ama “erken-kolay boşanma” olursa, topun ağzında 11 bin erkek var demektir.
Tez, alışmaya
basladı hile!
ÜZMİN (ve gözde) bekârlarıM mızdanğ “denizsiz gemici” İb
rahim Tez’in nihayet başgöz
olacağını en son kabine arkadaşları
öğrendi. Bakanlar Kumlu toplantısında tam bir coşku hâkimdi.
Kabinenin hissiyatına baba tercüman oldu: “Nassın Ibrahim bey kardeşim?” Tez’in pişmiş kelle gibi sırıttığını görünce cevap beklemeden devam etti: “AnIaşıIdL Eyisin, eyisin…”
Kabinedeki arkadaşlarına yaptığı
ufak kıyaklarla (Hikmet Çetin’e bedava uçak seyahati vs.) tanınan Cavit
Çağlar balıklama atladı: “Balayınız
benden…”
Suratı asıldı Tez’in… Balayına çıktığı takdirde, denizcilik bakanlığının
kuruluş yasasının biraz daha gecikeceğini düşündü zahir… “Yok, işim
var, nikâh kıyılır kıyılmaz, hanımı’
eve bırakıp Bakanlar Kurulu toplantısına geleceğim” dedi.
Sert ve hamarat erkektir kendisi…
En kıdemli evlilerden biri mır_ıldandı: “Bizim gibi sen de eve zamanlıca gitmeye alışırsın…”
Neyse, son gelen haberlere göre
“alışmaya başlamış” Tez… En azından ağzını alıştırmaya başlamış…
Umit Kozan (Ankara-hha) arkada
şımızın haberine göre, Gölbaşı’nda
düzenlenen bir toplantıda tatlı konuşmuş… “Kadınların yapısı erkeklerden
daha pratik, daha çözüme yönelik…
Uzlaşarak çözüm bulma sanatı olan
politikada kadınlardan öğreneceğimiz çok şey var…”
~Var.mısınız iddiaya.? Bu gidişle
evinden zor çıkar Tez…
m “Kendi` me olan
saygım yüzünden ba
zı sözlerden nefret ediyorum.
Mesela, ‘imkânsız’ lafını sevmem.
Yalnızca aptalların lügatında bulunur…”
(Hugh lngersoll, 1879)
aradı.
#ax
m
de yorumlayıp yazmıştım.
YILDIRIM AKBULUT nekahat yatağından
“Aldığım siyasi ve ailevi terbiye o şekilde
konuşmama müsaade etmez, lütfen düzeltin!”
dedi. Ben de düzeltiyorum.
Elektrikli sandalyeye oturtmuştum kendisini… “ANAP’a döneceğime, evimde oturup,
torunlarımla oynarım…” dediğini istihbar ettiğim için…
Minicik bir eklemesi var Akbulufun… Diplomatça…
“Yanlış kişilerin dediklerine çağrışım yapıyor…”
_ Doğru, yanlışın yanlışı çağrışım yapıyor. Pötürge istikametinde… Ben de
“large” (“larj” okunur) yorum yapmıştım.
”Torunlarımla oynarım” sözlerini “Küçük Yı|dırım’Ia oynarım” şeklin