aşkın ördeğin dalış yönü… (1)

‘bile istiab etmez…”
Ama, çok bü
,muhalefet süsü ve

Kurthqn FISEK ‘

Şaşkın örneğin dalış yönü… (1)

OALİSYONUN oyca kısa,

boyca uzun ortağı kaypak…

“Vallaaa 500 gün lafını ben telaffuz etmedim…”

Koalisyonun oyca uzun, ence geniş ortağı dünün dün, bugünün bugün, edilen lâfın edilmiş olduğu havasında… “Beni
500 gün bağlamaz, ebediyetler

yük şansları var.
Ke n d i le ri n e

renler bir harika!
i’ *k i’

Çağ atladığı (ve
atlattığı) varsayılan
partinin karizmatik, mânevı* ve nostaljik babası, yavrusunun kucağından on altı bebeyi
aldı, hepsini cami avlusuna bıraktı.

“Babana bile güvenmeyeceksin!”
lâfını doğrularcasına…

Babasına güvenmediği için yuvada kalanların en tecrübelisi, “Bakalım, ne hikmet buyuracak?” diye ağzının içine bakanları heyecanlandırdı.

“Çiçek ve çelenk aralarıyla kokteyl masralîarını dev ete ödettiğiniz
doğru mu?” diye sordu İnönü’ye…

Pakdemirli’nin yazılı soru önergesini cevaplandırırken İnönü sakindi,
alaycıydı.

“Hayırm” dedi, “Çiçeklerin, çelenklerin büyük
bölümünün parasını ben ödedim,
gerisini de SHP
genel merkezi…
Kokteyllere, yemeklere gelince…
Dostlarıma veriIenlerin parasını
ben ödedim, parti
toplantılarınınkini
SHP, başbakan
yardımcısı sıfatıyla
verdiklerimi de
başbakanlık… Başka soru var mı?”

Yok… Çıkan
ses “tıısssssm”

Mahdumbey gerçi iktidar ortağı,
ama, muhalefetin öbür partisinde pederbeyin (Ismet Paşa) sözleri yankılanıyor.

“Muhalefette muvafakat olmaz!”

Muvafakat etmedikleri doğru…
Nasıl muhalefet ettikleri ayrı mesele… Yarın devam ederiz…

` Bûûsüms vAv oızTAk ı..
now YAR
o DA sızlşsğ

n u îîııiyî-‘zz’
x “f

U
.r

~
;MAK .4 ı
:f: :rcx-“xéz- `

f

v’
az-;ş-;a-Ãâ*
9, %2/

Demirel’in
1 Mayıs mesaiı

Mayıs’ın resm” bayram sayılma
yışının bunalımına giren ŞHP’li
lerin bütün dikkatleri DISK ve
Türk-Iş’in üstünde olduğu için önemli bir şeyi kaçırdılar. Hak-İş, 1 Mayıs’ı
kutlayacak… Hem de Taksim Meydanı’nda…

“Katılsak mı, katılmasak mı?” telaşına düşmüşler bu sefer…

Katılın, katılın…. Babanın Nevruz
mesajında 1 Mayıs’a da izin çıktı.
“Kâbusa girmeye gerek yok, herkes
bayramını kutlamakta serbesttir.
Türkiye, meclisi, okulu, camii, meydanı hür bir ülkedir…”

“Sırf bana ait

w oıayarın üstünde otumıayı, başkalarıyla pa laşacağım kadife yastığın üstün e
oturmaya tercih ederim…”

(Henry David Thoreau, 1858)

MEHMET ALİ YILMAZ

O gün orucu neyle açtığını bilmiyorum, ama vişne suyu, kızılcık
şerbeti cinsinden bir şey değil herhalde… Büyük Ankara’daki iftar

ş yemeğinde, “Politikaya ısınama
dım, uyum sağlayamadım, frekansım tutmadı…” demişsin, “Onümüzdeki günlerde istifa edeceğim…” Frekansının tutmadığı belli… Gazete okumadığın daha da
belli… Türkiye’nin gündemindeki
en acil ve önemli madde, Nevruz
arifesinde Apdnun yaptığı açıklamadır. Sen gidersin, başkası gelir,
o ayrı mesele, ayrıca dert de değil… Ama için için fokurdayan, taşmak için bahane arayan bir koalisyonda, senin o istifan, tencereyi taşıran fıstık olabilir. Sözün kısası,
frekans uyuşmazlığı için tam zamanını buldun dostum…