Arkama bakmayacağım!”

Kunhdn F SEK

“Arkama Iıaltmavacağım!”

seydi şöyle derdi: “Ben politika
TATÜRK söylemedi, ama söyle
Acının zeki, çalışkan, çevik, ah
lâklı ve sözünün eri olanını severim…”

Atatürk tanısaydı, Douglas MacArthur’u sevmez, içine sindiremezdi
herhalde… ABD yönetimine ters düşen “yayılmacı-istilacı” demeçler
verdiği için görevinden alınmıştı
muhterem… Amerika’ya dönerken afra-tafra binbeşyüzdü: “Ergeç dönece
‘ w

Asker sözü verdi, sözünü tutmadı.
***k

Rahmetli Atatürk’ün ömrü vefa etseydi, Süleyman Demirel’i çok severdi. “Ergeç döneceğim!” sözünü üç
kere verdi, üçünde de tuttu.

İlk sözü 24 Mart 1963 tarihliydi.
Eisenhower bursuyla gittiği Amerika’da dişinden tırnağından artırarak
aldığı devetüyü paltosunu Kızılay’daki
AP genel merkezinde bırakırken, ergeç döneceğini söyledi, iki yıla kalmadı başbakan oldu.

İkinci sözünü 12 Mart 1971’de
verdi. “Palto kalmadı, şapka bırakaIıın!” dedi, geride kalanlara döneceğinin teminatını verdi, sivil sözünün eri
çıktı.

Üçüncü sözü 12 Eylül 1980’de
verdi. Caymadı sözünden…

Atatürk yaşasaydı Demirel’i çok
severdi.

i**

Orpheus, Yunan efsanelerinin dillere destan olmuş bir ozanıydı. Delicesine sevdiği Eurydice’le evlendi, ama, sapık Aristaeus’tan kaçarkan zehirli bir
yılana bastı, öldü kızcağız… Karanlıklar
dünyasına, o tutkusunun peşinden gitti
Yalvardı, yakardı, Hades’in
acımasız kalbi yumuşadı sonunda…

“famamm” dedi 0rpheus’a,
“Ama, bir şartım var. karanlıktan aydınlığa, günışığına çıkana kadar arkana balanayacaksın…”

Tam güneş görecekken şeytan
dürttü Orpheus’u… “Aıkama bakmayacağım!” sözünü verdiği hâlde, dönüp arkasına baktı.

Hem Orpheus, hem Eurydice karanlıklara gömüldüler. Ebediyyen…

*t*

Baba DYP’nin bugünkü grup toplantısında cumbabalığa adaylığını
açıklarsa, daha önce verdiği “Arkama
bakmayacağım!” sözünü tekrarlayacak…

İki arada bir derede… Başbabalığa
dönse Atatürk’ü sevindirir, Hades’i
kızdırır. Cumbabalığa çıksa, sevinenlerle kızanlar yer değiştirir. Gel de çık
işin içinden… 4

– \ \~.\ \ »\
lamer oâıu
âül-EYMAN DEMIR&
cumıuızaasımuuêıım
KAÜUL EDıYOR MUSUNUZ 7

â
wý..

İN

EIzPALLişıöNü,

.
4:,.

nasıl kurtuldu?

ATMAN-hha’nın müjdesi
B var. Yimıi yıl önce SİT alanı

sayılmasına rağmen, llısu
barajının suları altında kalmaya
mahkûm olan tarilf Hasankeyfin
ömrü bir yıl daha uzadı.

Altı uygarlığın kalıntılarıyla 7
bin mağarası bulunan Hasankeyf’i ne kurtardı, biliyor musunuz?

Kültür bakanlığının çabaları,
çevrecilerin, arkeologların direnişi değil… DSl’nin parasızlığı…
ödenek bulunamadığı için 1993
yatırım programından çıkarılmış
baraj inşaatı… -‘

TÜLAY LEAOUENAN

EZAYlR’in Fransız müsCtemlekesi olduğu ‘günle
ri hatırladın galiba…
Fransa’dan bir sürü sanatçı
kalkıp gelmiş Türkiye’ye…
Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin balosunda şarkılar söylüyor. O kadarla kalmıyor sa
natçılar… Göğüslerinde
“2000 Olimpiyatı çin İstan
bul’da Buluşalım!” yazılı tişörtlerle, eşofmanlarla kenti
geliyorlar. Cezayir asıllı Hıri
co Macias “Dünya Çoculdarı
kardeştir” diye Arapça şarkı
söylemeye kalkınca, isterik
feryatlarla fırlamışsın ayağa…
“Burada Arapça şarkı söylenmez, Fransızca söyle!” demişsin… Cahilliğine, şımanklığına veriyorum. Dünyada
Arapça konuşanların sayısı
208, Fransızca konuşanların
sayısı 123 milyon… Ayrıca,
seninkine de, “Dağdan gelmiş, bağdakine beylik taslı
yor!” derler…

,éî ;- “Memleketine hizmet
eden hiç bir

Iitikacı,
memûbu olduğu partiyle
dvünmesin…”

(Franklin Delano Roosevelt,

1 934)