Anti-tembellik manifestosu
-kettin, izin iste de bir’
iKURTHAN FİŞEK
10 Haziran 1994
CUMA
ısi _
Ati-tembellik manııesıosu
‘LKBAHARIN sonu bastırınca, çoluk-çc› sin… Demek ki, çalışmak için 261 gü
Icuğun tırıvırısı başlar. “Canım, ciğerim,
koçum, erkeğim benim, babacığırn,
anacığım, çok yorul- w
dun bu yıl, tatili hak
yerlere gidelim…”
Adam gerçekten
de yorulduğunu düşünür. Köleyse efen- _.
disinin, yanaşmaysa ı
ağasının, memursa
sicil amirinin, üst yöneticiyse patronunun kapısını usulca
tıklatır.
“Yıllık iznimin bir v_
bölümünü kullanmak F? » u .istiyorum efeeenım… Tabı, sizce ve müessesemizin âi` çıkarları açısından bir
mahzuru yolsa… Çok yoruldum…”
Cevap otomatiktir. “Sana tatil yapman için değil, yorulman için para veriyoruz…”
t**
Bu aşamada sızlanmalar, acırıdınnalar, davulcu pazarlıkları başlar: Iki hafta
bir güne iner.
“Bari bir gün izin yapayım efeemmm… Elini aya ını öpeyim abiciğim…”
Onun da ceva ı hazırdır, refIelGtir.
“Demek bir günlük izin istiyorsun…
Gel, sana ne istediğini anlatayım… Ça_lışmak için yılda 365 günün var. Dört
yılda bir, 366 gün olur. Yıldaki 52 haftanın her cumartesi pazarı zâten izinli
..ama aim.. .
o na sos/Av** .
A var 0A
.Il ı
nün kalıyor. Zâten her gün 16 saatini
evde, kahvede, yani tatilde geçiriyor
sun… Gitti 170 gün
daha, kaldı 91
gün… Her gün
zâten 30 dakika cigara-çay molası veriyorsun, eder yılda
23 gün, çalışmak
için kalıyor 68
gün… Yemek tatilini
de unutma, 1 saatten 48 gün eder, kaIır 20 gün…. Yok dirı”,.yok resnı^ bay _ ‘ ramdı, yok hamin’ ‘ ~ nenin cenazesi di,
yok baldızının aydönümüydü, hesabını
tuttum, geçen yıl 19 gün izine çıkmışsın… Kaldı 1 gün…”
Fırçayla karışık noktalamanın sonu
daha çarpıcıdır.
“Çalışman için l tek günün var. Onda da sana izin yaptırırsam nâmerdim…”
‘k *k *k
Yazının buraya kadarki bölümünü
okuyan editörüm beni ikaz etti, şu notu
düşüıttü. u u
EDİTORUN NOTU: Bu köşenin yazarı, yıllık izninin tamamını, gıkını çıkarmadan ve kendi özgür iradesiyle gazetede geçiımek istediği için, ;gazı/anna maalesef ara vermeyecektir. Uzüntüyle duyuru/ur.
İNÖNÜ: PoLlTlK
BEN PoLiTîkAYl BIZAKNOÂ
55k) ALDUUYA , BUNLARI ,
İ. ßııeAıcmcA DA ALıızerxı zAmeîfrı/vl
AYDIN POLATCAN
CUMHURİYETİMİZİN kurucusu Atatürk’ün “Herkes cumhurbaşkanı olabilir, ama, sanatçı olmak herkesin harcı değildir!” sözlerinin canlı tekzibi olan Ahmet
Kenan Paşa’nın, “Inek Sağan Kadınlar ve Çocuk” tablosunu, 30
milyon tikka paraya satın alıp güzide (ve nadide) kolleksiyonuna
mâlettiğini öğrenince, kim olduğunu, kaç para vergi ödediğini, o paranın vergiden düşülüp düşülmeyeceğini merak ettim.
Ya meraktan, ya taraktan gidildiğini bildiğim için merak etmekten tez vazgeçtim. Sâdece ,iki soru
soraçağım…
“Inek Sağanlar” gibi bir resim
ismi sana mârfdar gelmiyor mu?
Resimden alınan paranın Körler Vakfı’na bağışlanması sende
anlamlı çağrışımlar yapıyor mu?
Normandiytrnın
ellinci vılı
ÜNYANIN faşizmden kurtuluşuDnun ellinci yıldönümü olan Nor
mandiya Çıkannası kutlandı. Almanya davetli değildi.
iki dünya savaşını başımıza belâ ettiği
ıçın…
Herkes oradaydı. Mitterand konuştu:
“Bizi kurtardığınız için yürekler dolusu
teşekkürler…” Clinton cevap verdi: “T eveccühünüz, ama, sizin reziztansınızın
da büyük faydaları dokundu…”
Almanya’nın dâvet edilmeyişini anlarım. Vebali onların…
Peki, “Bizimkiler niye yoktu? Dâvetli
değiller miydi, yoksa çağrıldılar da gitmediler mi? Iki dünya savaşında Almanya’ya endekslenmenin faturası nihayet
çıkıyor mu?”
Küçük kumrular aynen soruyor, ben
aktarıyorum. ‘
Türkiye’nin zâten karmakarışık olan
gündemine, TBMM’nin gündemine bu
konu üçdört güne kadar gelecek… Refah
‘ Partisi getiriyor.
“‘ “Modanın
kökü, zevk
değil,
ı l ‘ß
imi özentidir…”
(Voltaire, i 746)