Aerobik, amfibik ve de topografik demokratlık
i’
Z s….-..s… – i. ı….____,. __…-……._..ÃL._. s… .v
31133&
…ı..p«.,.w..-ııı…_ _.- .. .
Aerobik, amfibik ve de
topografik demokratlık
OKUZUNCU cumhurDbaşkanımız sakin insan
dır, sinirlenmez, sinirlense bile renk vermez. Ama.
bu sefer. damanna fena bastılar galiba… Uçakta kükredi:
“Ben karada, denizde,
havada demokratım…”
Görüp duyanlann yalancısıyım, enikonu sinirliymiş bunu
söylerken… Gerdanı titriyormuş… Asabiyetinin sebebini
sordum. söylediler:
~ “Süleyman beyin devamlı yurt dışında bulunması hem gerekli, hem
faydalıdır. Türkiye’de kaldıkça yedeksubaylık günlerini hatırlıyor, yurt
dışına çıktıkça demokratlaşıyor…”
Demokratlığının sorgulanmasına sinirlenmiş…
‘A’ ‘k ‘k
Yanlış anlaşılmasın, devlet büyüklerimizin dış gezilerine karşı değilim… Gitsinler, gezsinler. görsünler, eğlensinler, öğrensinler, tanışsınlar, konuşsunlar, hem ziyaret, hem ticaret, “piyar” yapsınlar…
Zarar değil, yarar gelir memlekete…
Bana bulaşmasınlar, benden mümkün olduğunca uzak dursunlar, başka ihsan istemem… Ayrıca, cumhurbaşkanımızın
ölümsüz sözleriyle. kendim için istiyorsam nâmerdim… Memleket için istiyo
i’ ‘k i’
Ben, cumhurbaşkanımın çok gezenini
severim… Devletimizin yedinci başı Ahmet Kenan Evren’e, sırf az gezdiği için,
bir türlü ısınamadım.
Şimdiki Schengen anlaşmasının yıllar
önceki istisna hükmüydü. Dünyada hiçbir
yere almadılar, serbestçe dolaşamadı, resim yapmaya başladı. bir tek Ziya-ül
Hak’la kan kardeşi oldu.
Ben, cumhurbaşkanlanmı nereye gittikleriyle yargılanm.
Sayın Demirel, başbakanken yurt dı;
şına fazla gitmediydi. Yerdeki kanncalan,
ırmaklardaki debiyi, havadaki karasinekleri
sayınaktan vakit bulamadıydı zahir… Şimdi geziyor.
Gezmek önemli değil, -nerelerin gezileceği önemli… ı ~
Şili’ye gitti. 12 Mart muhtırasından
sonra şapkasını bırakıp kaçtıydı Demirel… 11 Eylül 1973 günü, Pinochet
darbesinden bir-iki saat sonra, “kendi
kendine intihar etti” Salvador Allende Gossens… Tastamam 16 yıl sonra,
Şili insanı, insancığı Pinochet’nin sifonunu çekti. ‘
Arjantine gitti. Sayın Demirel, MC’lerin hazırlıklarını yaparken, “yolsuzluk
ve sûiistîmal patlaması” bahane edilerek, 1976 yılında, Arjantin’de “küçük
çapta bir askerî operasyon” yapılmış,
Bayan Peron hâl edilmişti. 9 Aralık 1985
tarihinde, beş cunta üyesi, iki eski cumhurbaşkanı Jorge Videla ve Eduardo
Viola, toplu cinayet (6433 kişi) ve insan
hakları ihlallerinden (8541 18 kişi) mahkûm edildiler.
Brezilya’ya gitti. 1930 yılında askerî
bir cunta oraya el koymuştu. Cuntalar gitti, cuntalar geldi, peş peşe 5 cumhurbaşkanının 5’i de “seytîye” (kılıç erbabı) kökenliydi. Derken, halk galeyana geldi,
1985 yılında, 55 yıllık bir aradan sonra,
gerçek sivil yönetime döndü. Hepsi yargılandı. mahkûm edildi.
‘A’ ‘A’ ‘A’
Devlet büyüklerimizin yurt dışına gitmelerine karşı değilim…
Gitsinler, ama, nereye gittiklerini bilsinler…
Aile (ve demokrasi) terbiyemiz müsait
olmadığı için, “devr-i sâbık yaratmayacağız” diyenler çoğunlukta… Hesap
sorrnuyorlar.
Adamlar soruyor.
“Kuwetler ayrılığı” prensibini deniz kuwetleri, hava kuwetleri, kara kuw
vetleri olarak görmek, “dördüncü kuvvet” olarak da jandarmayı kabullenmek,
yine sevgili cumhurbaşkanımızın deyimiyle, “abesle iştigaldir”.
Karada (topik-topografik), denizde
(amfibik), havada (aerobik) “demokrat”
olacaksan, demokratikleşme paketini açacaksan, hesap sormayı ögrenmek gerekir.
Hesap sormayan demokrasiden hesap sorulur.
Sahi, 12 Eylül anayasasının geçici
15’inci maddesinden naaber?
ı